✷⤵
Bazı geceler uyku tutmazdı. Hayatınız gözünüzün önünden film şeridi gibi de geçmezdi belki ama bir şeylerin tekrar tekrar zihninizde canlandığı geceler zaman zaman yaşanırdı. Bilirsiniz, bu zamanlarda insan o anıların verdiği duygu tutulmasına göre ya kendinden nefret eder ya da kendisiyle gurur duyardı. Çoğunlukla ise nefret ettiğimizi inkar edemezdik sanırım.
Ben bu gece kendimden nefret etmiyordum ama kendimi sevemiyordum da. Kimsenin sevmediği birinin kendisini sevmesi de zordu zaten. Hele ki her anımı beraber geçirdiğim, hayata gelirken bile beraber olduğum ikizimi kıskandığım için içimde büyük bir çatışma yaşıyordum. Saatlerdir gözüme uyku girmiyordu. Ağladığım için şiş olan gözlerim yarına nasıl inecekti henüz bilmiyordum. Uyandığımda göz kapaklarıma metal kaşık tutmak gibi planlarım olabilirdi muhtemelen ama şimdilik umrumda olan iki şey vardı; biri yarın nasıl okula gideceğim düşüncesiydi, diğerini ise söylemek, dillendirmek hatta zihnimden geçirmek bile dünyanın sonu gibi hissettiriyordu.
Akşam üstü yaşadığım şok sonrası eve nasıl gittiğimi bile hatırlamıyordum. Daha sonra, sözleştiğimiz gibi Lilya ve Taehyung'un yanına gitmediğim için art arda arayan ikizimin ancak üçüncü arayışında fark edip cevap verebildiğimi anımsıyordum. Sonrası ise oldukça netti, Yoongi'nin son mesajlarından sonra görüldü atmak dışında bir eylemde bulunmak benim için mümkün olmamıştı. Telefonumu odanın en uzak köşesine fırlatıp saatlerce yatağımda vakit geçirmiştim. Vakit geçirmekten kastım iste kendi kendimi yiyip bitirmek, uzun ve derince düşünmek, ek olarak da gözlerim şişene kadar ağlamaktı elbette.
Son birkaç dakikadır ise sırtımı yatak başlığıma dayamış ve ikizimin yatağımın ucunda oturup üzgün gözlerle bana bakışını görmezden gelmeye çabalıyordum.
"Lilah, merak ediyorum. Neden böyle olduğunu ölesiye merak ediyorum ama anlatmak zorunda olmadığını da biliyorum. Nasıl istersen öyle olsun. Yine de, en azından yanında olmama izin ver. Yalnız değilsin, hiçbir zaman yalnız olmadın; ben hep buradayım, bir nefes uzağındayım, biliyorsun."
Derin bir nefes almak istedim. Hemen sonra sanki saatlerce ağlamamışım gibi sulanan gözlerim ve sızlayan burnum ile beraber ne yapacağımı bilemeyerek konuştum. Söyleyeceğim şeyi saatlerdir düşünüyor, kafamda tartıyordum ve artık bunu kabul etmiştim sanırım. "Lilya, ben çok yoruldum." Ellerini titreyen ellerimin üstüne koydu ve güven verir şekilde sıktı devam etmem için. "Vazgeçeceğim." Dedim.
"Ne?" Diye konuştu yüksek sesle. Konunun ne olduğunu bilmiyordu ancak söylediğim tek kelime bile anlamasına yardımcı olmuştu ve duyduğu en saçma cümleymiş gibi bakıyordu şimdi gözlerime. Gözyaşlarımı geri göndermek için başımı yukarı kaldırdım ve derin bir nefesin ardından tekrar ikizime döndüm. "Vazgeçiyorum, Lilya." Dedim tekrarlayarak. "Daha fazla zorlamak istemiyorum. Yoongi bir başkasını seviyorken daha fazla yapamam."
"Ne?" Dedi tekrar şaşırarak. "Bunu da nereden çıkardın? Sevgilisi olduğundan bahsetmemiştin?"
"Yok zaten, benimki gibi, platonik bir sevgi." Dedim. Kaşlarını çattı. Suratındaki ifadeden bana katılmadığını ve yanlış düşündüğümü söyleyeceğini çok iyi anlıyordum. "Bu durumda pes etmeni anlayamadım Lilah. Karşılıksız bir sevgi var karşında." Dedi dudaklarına aşağı bükerek "Hem, gerçekten sevdiğine emin miyiz?"
"Bana onu anlatıyor, onu ne kadar sevdiğinden bahsediyor. Bugün ise kimi sevdiğini anlayacağım kadar net bir şey söyledi bana." Dedim ve derin bir nefes aldım yanağımda kurumaya yüz tutmuş gözyaşımı silerken. "Lilya, çok az kaldı, gidecek. Yurt dışına taşınacak."
Şaşkınlığını gözlerinden okuyabildiğim kardeşim heyecanla konuştu. "Tamam işte, karşısına çık o zaman. 'Gecekuşu benim, seni öyle çok seviyorum ki ismin geçince bile nefes alma düzenim değişiyor' de ona. Aşık olduğunu haykır, ne bileyim işte itiraf et!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Sun | Yoongi
FanfictionLilah, güneşe alerjisi olan, dört duvar arasına sıkışmış, yalnız ama aşık bir kızdı. Texting/düzyazı for @cleosera