✷⤵
Gecekuşu: Ben seni severken bunun farkında olmamıştım hiç.
Gecekuşu: Geceleri uyumadan önce aklıma düştüğünde bir mana arıyordum sürekli ama asla seni sevdiğimi düşünmemiştim.
Gecekuşu: Çünkü benim için birine böyle duygular hissetmek çok imkansızdı.
Gecekuşu: Birini sevsem bile karşılık alamayacağıma inandırmıştım hep kendimi.
Gecekuşu: Ama sonra seni her gün o pencereden öyle sessizce, sıkılmadan izleyince bir şey var dedim, böyle olmamın bir sebebi olmalı.
Gecekuşu: Nitekim vardı da, biraz geç fark ettim ama seni seviyordum işte. Bu, yani sevmek düşüncesi başta gerçekten ağır geldi, karşılık almayacaksın, niye kendine yapıyorsun bunu? Diye sordum sürekli kendime ama sevgiyi engellemek imkansız Yoongi.
Gecekuşu: Daha sonrasında kabul ettim bu duyguyu. Ben severdim ve senin de haberin olmazdı. Hem böylece kimse öğrenmezdi ve ben de zor durumda kalmazdım ama olmadı.
Gecekuşu: Dayanamadım, seni üç yıl uzaktan seyrettikten sonra, bir sefer bile seninle konuşmadan okulu bitirmek istemedim. Zaten bitince yolumuz ayrılacaktı ve ben seni nerede görecektim ki bir daha?
Gecekuşu: O yüzden sana yazdım. Sonunda başardım işte bak, seninle konuştum, hislerimi anlattım.
Gecekuşu: Şimdi o zamanlar yaşadığım duyguların aynılarını hissediyorum. Sen gideceksin, seni bir daha göremeyeceğim ve bu yüzden kabul ediyorum Yoongi.
Gecekuşu: Sene sonu balosunda karşına çıkacağım, seninle yüz yüze, benim kim olduğumu bildiğin bir şekilde görüşeceğim.
İletildi.
Düşünüyordum.
Yatağımda öylece yatmış tavanı izlerken bir yandan da son dönemde yaşadıklarımı düşünüp üzerinden geçiyordum.
Dün akşam saatlerinde attığı mesajdan sonra eve dönünce tüm gece gözüme uyku girmemişti. Şimdi ise sabah olmak üzereydi ve ben karara vararak ona cevap yazmıştım.
Doğruyu söylemek gerekirse, Yoongi'nin bir başkasını sevdiği düşüncesi beni çok etkilemişti. Elbette birini sevmesine karışmazdım ama insan ister istemez üzülüyordu işte. Bu sebeptendir ki kalbimde ince bir sızı hissediyordum aklıma geldikçe. Bir yandan da balo gecesi karşısına çıkacak olmanın verdiği heyecanı yaşıyordum içten içe. Çok kısa bir zaman kalmıştı. Yaklaşık bir aydan daha az bir süre sonra okullar kapanacak ve Yoongi yurt dışına taşınacaktı. Onu bir daha göremeyecektim. Bunları düşününce doğru bir karar verdiğimi fark ediyordum. Onu bir sefer olsun görmek, karşısına tamamen kendim olarak çıkıp onunla konuşmak benim hakkımdı.
__
Saatler hızlıca ilerlemiş, kalkıp hazırlanmış ve sonunda okula gelmiştim. Bugün hava biraz kapalıydı ve güneş de yoktu haliyle. O yüzden gözlük takmıyordum ve hırkamı da giymem gerekmemişti. Hafif bir esinti vardı, salık bıraktığım saçlarımı sakin sakin savuruyor, beni gülümsetiyordu.
Hava benim için uygun olduğundan annem okula yakın bir yerde beni indirmişti ve ben de yürüyerek gidiyordum. Okula yaklaştığımda gökyüzüne kaldırdığım başımı indirmiştim. Tam o sırada ise burnuma bir damla düşmüştü ve bu hoşuma gittiği için güldüm. Yeni indirdiğim başımı yeniden kaldırdığımda yüzüme birkaç damla daha düşmüştü. Yerimde durup gözlerimi kapatarak öylece damlaları yüzümde hissetmeye devam ettim. Biraz sonra yanımdan gelen sesle irkilerek gözlerimi açmıştım. "Yağmuru seviyorsun sanırım?"
Tanıdık ses beni şaşırtırken hemen karşımda beni izleyen Yoongi'ye baktım. Nereden bulmuştu beni? Gerçi okulun yanındaydım ama saat çok erkendi ve onu gelmesine biraz daha vardı.
Ben öylece bakmaya devam ederken o aniden atılarak endişeli ifadesiyle beni kendiyle beraber kenara çekmişti. Bir eli belimden sıkıca tutmuş ve diğer eli de başımı göğsüne yaslamıştı. Bu ani hareketi ile kapattığım gözlerimi yavaşça geri açarken karnımın içinde garip ama hoş bir his belirmiş, heyecandan hızlanan kalp atışlarımı dizginlemeye çalışıyordum. Acaba kalbimin sesini duyar mıydı? Çünkü bana sanki kulağımda atıyormuş gibi geliyordu.
Saniyelik olan ama bana dakikalarmış gibi hissettiren yakınlığımızı kendisi hafifçe geri çekilerek bozmuştu. Hâlâ aramızdaki mesafe çok azdı ancak şimdi biraz olsun nefes alma alanım vardı. Yani hatırlarsam alırdım herhalde.
"İyi misin?" diyerek endişeyle yüzümü süzdü ama ben daha ne olduğunu, beni neden böyle kenara çektiğini bile bilmiyordum.
"İyiyim." dedim başımı sallarken. "Ama ne oldu ki?"
Eliyle arkasında kalan bisikletli kişiyi gösterdi. "Bisiklet çok hızlı geliyordu, sana çarpacaktı."
Ah, o an yaşadığımız temas yüzünden bunu bile fark etmemiştim ki. "Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek ancak gözlerine bakmakta zorlanıyordum. Normalde olsa bunun için güneşi suçlardım ama bu sefer tamamen çekindiğim için böyle olmuştu ve Yoongi'de gözlerini asla üzerimden çekmiyordu.
Sonunda cesaretimi toplayarak elimle ileriyi gösterdim ve gözlerine baktım. "Gidelim mi?" Bir anlık farkına varmış gibi başını hızlıca sallamış ve eliyle önden yol göstermişti.
Daha sonrası ise sessizdi. Zaten bir iki dakika içerisinde okul bahçesine varmıştık ve o çok emin çıkmayan bir 'görüşürüz' kelimesini mırıldanarak banka yönelirken bende başımla onaylayarak okulun içine girmiştim. Günün geri kalanında ise ilk defa olduğu için aklıma takılan ve beni çokça düşündüren bir şey olmuştu.
Yoongi sürekli sınıfımın olduğu katın pencerelerinde göz gezdirmiş ve ben birkaç sefer onunla göz göze gelmiştim.
__
Bu bölüm güzel oldu değil mi? Hm? Oldu mu?
-Lilya'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Sun | Yoongi
FanficLilah, güneşe alerjisi olan, dört duvar arasına sıkışmış, yalnız ama aşık bir kızdı. Texting/düzyazı for @cleosera