EMİR BOZBEYLİ

15.2K 839 131
                                    

İyi ki doğdun Emir...


22.01.2011

İçinde neyi sakladığı bilinmeyen denize benziyordu gözleri...

O mavi gözlerin sahibi de içinde neyi sakladığını asla anlatmıyordu.

Kara toprak, içinde sevda dolu bir kalbi tüm dertlerini de kabul ederek kendine katmışken mavi gözler yorgunlukla mezar taşındaki yazıya baktı, Hasan Reis. Öleli, iki yıl oluyordu. Bugün, ölüm yıl dönümüydü. Bugün Emir'in doğum günüydü.

Bazen, reisliği kendisine doğum gününde bırakarak ölmesinin kaderi olduğunu ve emanetine sahip çıkmasının bir yükümlülük olduğunu düşünüyordu. Eziliyordu. Çok yoruluyordu. Herkesin derdine koşmaktan kendi dertlerine yetişemiyordu.

Okuduğu duaya âmin derken ellerini yüzüne sürdü, dünkü kavgadan kalan kaşındaki yara sızlarken başını eğdi. "Eyvallah Reis."

Mezarlıktan çıkarken, bir gün ezdiği toprağın altına gireceğinin bilinciyle adımları sakindi. Elindeki defteri yuvarlamış rulo halinde taşırken bir saat önce çıktığı sınavın soruları zihninde dönüyor ve yanıtlarını tarıyordu. Bakışları yolu tararken aklında başka sıkıntılar vardı, dün ettiği kavganın sebebi.

Sol bacağı dün yediği tekme sebebiyle biraz aksarken yorulmuş bedeninde bu aksama daha belirgindi. Uykusuzluktan gözlerinin altı morarmışken derin bir nefes alarak içinden çıkmasını umduğu gücünü toplamayı denedi.

Mahalleye yaklaşıyordu ve dik durmalıydı. Dik durmalıydı ki insanlar dertlerini söylemeye cesaret bulmalıydı. Oysa yirmi yaşına bugün giriyordu. Tüm dertlerin altında çok yıpranıyordu.

Çökmüş omuzlarını dikleştirdi, kabanının yakalarını düzelterek boynundaki bıçak izini sakladı. Bacağının acısını dişlerini birbirine bastırarak yok saymaya çalışırken yürüyüşündeki aksamayı düzeltti.

"Nasılsın Emir Reis?" diye soran kuyumcu Suat Dayı'yla, Emir bir an duraksayarak başıyla selam verdi. Ailesi ve dostları hariç en son ne zaman halinin sorulduğunu hatırlayamadı. Reis, derken adamın sesindeki alaya dudaklarındaki boş bir kıvrımla karşılık verdi Emir.

"İyiyim dayı. Sen nasılsın?"

"İyiyiz biz, çok şükür." dedi ve gözleriyle Emir'in kaşındaki yarayı göstererek konuştu. "Hayırdır, bir sıkıntı mı var?"

"Hallediyorum, eyvallah dayı." derken bakışlarını çevirerek yürümeye başladı Emir. Arkasından konuşulduğunu biliyordu. Üç günlük çocuk mu onların dertlerini çözecekti? Hasan Reis arkasından bırakacak başka birini bulamamış mıydı?

İnsanın içinde gurur vardı, bu sözler de Emir'in gururuna dokunuyordu. O kadar güçlü olmalıydı ki şimdi arkasından gülenler ileride gözlerine baktığında mahcup olmalıydı.

"Emir ne oldu yüzüne?" diye sorarken sesindeki telaşla mahalleyi inleten Ceren'in gözlerine bakmadı Emir.

"Bir şey yok, telaş yapma."

"Emir, seni böyle gördükçe üzülüyorum. Endişeleniyorum senin için."

Duyduğu sözlerle kaşlarını çattı Emir, ailesi ve aile olarak bildikleri dışında birisinin kendisi için endişelenmesini istemiyordu. Her gün başka bir sıkıntıyla uğraşıp kavgalara girerken arkasında birini bırakmak istemiyordu. Emir için Ceren arkasında bırakacağı biri olamazdı, yüreğinde Ceren için bir sevgi kırıntısı bile yoktu.

"Benim için endişelenme." diyerek yürümeye devam edeceği sırada, Ceren önüne geçerek durdurdu. Emir kaşlarını çatarak uzun zaman sonra Ceren'in gözlerine baktı, görmek istemeyerek gördü. Kendisine duyulan sevgi oradaydı.

"Emir anlamıyor musun? Seni," derken Ceren'in sözlerini Emir'in ağzından duyduğu adı böldü.

"Benim yüreğimde sana karşı bir sevgi yok. Olmaz da, çünkü içimde sana hissedilen bir sıcaklık yok."

"Belki olur." derken Ceren'in dolan gözlerini gören Emir başını onaylamazca sallayarak bakışlarını gökyüzüne kaldırarak derin nefes aldı, gücü tükendiğinde gökyüzünden güç toplamak istiyordu.

"Belki olur diye biri beklenmez Ceren. Bende olmaz, bekleme."

Emir sağa attığı bir adımla Ceren'in yanından geçerek yürümeye başladı, şu zamana kadar yüreğinin ısındığı bir kadın yoktu ve Emir umut etmekten de korkuyordu. Belki olur diye biri beklenir miydi?

***

21.01.2013

Akşamın karanlığına yenilen güneş yavaş yavaş batarken dolunay yükseliyordu.

Emir nefeslenmek için yürürken dertleri geride bırakmak istiyordu, bakışları denizi izlerken gökyüzünün kızıla bulanmasıyla fazla güzel bir manzaraya tanık oluyordu.

Mavi gözlerini önüne çevirdiğinde gözleri karşıdan gelen kızın yeşilleriyle birleşti, rahatsız etmekten tedirgin olarak bakışlarını çekerken kızın üstündeki formalardan liseli olduğunu anladı.

Kız yanından geçerken aldığı nefese eşlik eden çiçek kokusu, göğüs kafesindekinin hızını değiştirdiğinde duraksayarak kızın arkasından baktı ve o an kızı takip eden üç kişiyi gördü. Ceketlerinin altından belirgin olan silahla adımları geldiği yönü geri yürüdü ve adamlardan birinin koluna dokundu.

"Abi buradan İstiklal Caddesi'ne nasıl giderim?" diye sorarken adamların kaşlarını çatarak kendisine bakmalarıyla yalandan tebessüm etti.

"Git birader başımdan." derken adamın kolundaki elini itmesiyle Emir'de kaşlarını çattı. Bunun sonu kavgaya gidecekti...

"Birader alt tarafı yol tarifi sordum. Ne diye celalleniyorsun?"

"Lan git!" diye bağırarak kendisini iten adamla Emir bakışlarını bir saniyeliğine kıza çevirdi, adımlarını hızlandırmış koşarcasına yürüyordu.

"Ne itiyorsun lan beni?" diye bağıran Emir kendisini itene kafa atarak yalpalamasına neden oldu.

"Kızı takip edin biriniz." dedi yalpalayan adam fakat Emir öne atılan adama tekme atarak yeşil gözlü kızın peşinden gitmesini engelledi.

O gün, o deniz kıyısının önünde üç kişi Emir'i dövdü fakat Emir'in gözlerinin önünde sadece yeşil gözler kaldı. O üç kişinin de kim, nereden tanıyorsun diye sordukları yeşil gözlü kız.

Rüyalarına giren yeşil gözler...

Bedenindeki yaralar iyileşirken, sebebi yeşil gözler de unutuldu. Unutulmasa yaşanamazdı. Unutuldu ve yeniden tanındı. Tanındı ve göğüs kafesindekini yine hızlandırdı...



Çekiliş yapacağımı söyledim fakat sizlerle de paylaşmazsam olmazdı. Tabii kazananan için birkaç ekleme daha yapacağım.

Umarım beğenmişsinizdir.

İşe başladım ve sınavlarımla da çakışan bir dönem oldu, bu yüzden yazmaya zaman ayıramadım ama bundan sonrasında bu kadar beklemeyeceksiniz.

İyi ki varsınız. Allah'a emanet olun.

KALP YANGISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin