BÖLÜM 29

40.9K 2.4K 1.1K
                                    

Merhaba, bu sıralar migren sorunu yaşıyorum. Bu yüzden bölüm biraz kısa oldu.

Hatalarım varsa mazur görün. İyi okumalar...


Sevgi, sevdiğine vermek için büyüttüğün bir çiçekti ve o çiçeği açmadan kestiğinde sevginin büyümesine izin vermemiş oluyordun, çiçek büyümeden soluyordu. O çiçeği açtığı zaman kestiğinde kokusu sevgiyle etrafını sararken sevgiye doyamadan soluyordu. Sabırla çiçeğin toprağa tutunmasını, büyümesini ve köklenmesini beklemek gerekiyordu.

İpar elindeki anahtarla kapıyı açarken adamın mavi gözleri zihninden silinmiyordu, Emir'in tebessümünü hatırladığında dudaklarının gerilmesini engelleyemedi. Ayakkabılarını çıkararak içeri girdiğinde ayakkabılarını dolaba koyarken anne ve babasının evde olmadığını anladı, eski tanıdıklardan birileriyle görüştüklerinden emindi.

İpar sessiz adımlarıyla kapısı aralık olan Ferit'in odasına baktı ve abisinin uyuduğun gördüğünde tebessüm ederek kapıyı yavaşça kapattı, ses yaparak rahatsız etmek istemiyordu. Çantasını odasına bırakarak yavaş ama mutlu adımlarla salona ilerlediğinde televizyonun sesini duyarak biraz hızlandı, salondaki kişiye baktığında Agah'ın koltukta uzandığını gördü.

"Abi, evde olduğunu anlamamıştım." derken rahatlamış bir şekilde nefesini verdi ve abisine doğru ilerleyerek Agah'ın uzandığı koltuğun çaprazındaki tekli koltuğa oturdu.

"Ben evde olmadığını hemen anladım." diyen abisine gözlerini devirerek karşılık verdi, Agah'ın sert görüntüsünün altında fazla endişeli bir adam vardı ve bu adam İpar'ın iyiliği için endişelendiğinden evden çıktığında haberi olsun istiyordu. "Devirme gözlerini bana. Gel hadi böyle."

İpar ayağı kalkarak Agah'ın yanına gittiğinde adamın başının altındaki yastıkları ileri doğru atmasını kıstığı gözleriyle izledi ve abisinin gözleriyle koltuğu göstermesiyle gülümseyerek oturdu. Agah da kardeşinin dizlerine yattığında gülümsedi.

"Sen niye uyumadın?" diye sordu İpar abisinin saçlarını elleriyle tararken. Siyah saçları Agah'ın hiç sevmediğini bilmesine rağmen sağa doğru yatırırken dudaklarındaki hınzır tebessümü gizlemeye çalışıyordu, sağa taradığı saçlar dikilerek eski halini aldığında kıkırdadı, artık saçları sola taranmaya alışmıştı.

"Uyku tutmadı ama biraz daha devam edersen uyurum." dediğinde Agah gözlerini televizyondan çekerek İpar'a baktı ve kardeşinin gözlerinde gördüğü parlaklığın sebebini anlamazken koyu kahverengi gözleri kısıldı. "Sen nereden böyle?"

İpar yerinde kıpırdanmamak için derin nefes aldı ve siyah saçları parmaklarıyla taramaya devam ederek omuz silkti. "Arkadaşla buluştuk." Emir daha farklı bir arkadaştı ama şu an için sevgilisi de sayılmazdı. 'En azından abimlere söylemek için erken.'  diye düşündü.

"Arkadaş demek. Arkadaşlar iyidir tabii ama arkadaş olanlar." derken Agah'ın yaptığı vurguya dudaklarını bastırarak tepki veren İpar, abisinin bazı şeyleri anladığını düşünüyordu.

"Senin arkadaş olmayan bir arkadaşın var mı abiciğim?" diye sorarken yüzündeki imalı tebessümle abisinin kahverengi gözlerine bakıyordu. Konuyu başka tarafa yönlendirmenin en iyisi olduğunu biliyordu.

"Yok mıncırık. Bu kadınlar çok değişik, anlamıyorlar beni." derken yüzündeki hoşnutsuz ifadeyle İpar'ın gözlerine baktı. "Sen de arada bir anlıyorsun ama olsun. Ona da şükür."

İpar gözlerini kıstı ve siyah saçları hafifçe çekti. "Sen değişik olabilir misin abiciğim? Azıcık kibar olsan var ya bu boya posa ne arkadaş olmayan arkadaşlar olur."

KALP YANGISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin