BÖLÜM 26

44.7K 2.5K 831
                                    

Merhaba. Sonu hiç beklemediğiniz gibi biten bir bölüm olacak... Böyle dedim diye gidip sonunu okumayın sakın...

Hâlâ karakterlere sorularını sormamış olan varsa, MERHABA başlığıyla paylaştığım bölüme sorularını sorabilir. Yavaş yavaş cevaplayacağım.

İyi okumalar...


...Geleceğin sevgilim... Gelecekteki tüm gülümsemelerin şimdi çektiğim ve çekeceğim acılara değer...

Ormanlar huzurla denizleri izlerken deniz önündeki kayalara çarparak kendini parçalıyordu, oysa deniz parçalanamazdı... Emir parçaladığının kalbi olduğunu biliyordu.

"Beni marketin önünde indirir misin? Alacaklarım vardı." diyen İpar bakışlarını adamdan çekmedi, ona baktığı anların tadını çıkarmaktan başka bir şey elinden gelmiyordu.

"Tamam, alacakların ağırsa bekleyebilirim." dedi Emir ve yolu kontrol ederek kadına bir bakış attı, İpar'ın kendisine baktığını gördüğünde içine çektiği derin nefesi verdi. Bazen sarılmak isterdi insan ama sarıldığında aralarındaki engeller kalbine batacaktı, bilirdi ve sarılamazdı...

"Değiller, teşekkür ederim."

Emir marketin önünde durduğunda ellerini direksiyondan çekmeden bakışlarını İpar'a çevirdi ve simitleri tutan eline tebessüm ederek baktı. "Kendine dikkat et." dediğinde, İpar başını kaldırarak gülümsedi.

"Ederim, sen de et." dedi İpar ve yüzündeki gülümseme silinmeden kapıyı açarak indi. Bakışları Emir'den çekilmeden baş selamı verdi ve markete yürüdü.

Emir dikiz aynasından kadın markete yaklaşana kadar bekledi ve İpar'ın markete girdiğini gördüğünde arabayı ilerletti. "Allah'a emanet ol." diye fısıldadığında market çoktan arkasında kalmıştı.

Yavaş bir şekilde mahalleye giderken kuaförün önünden geçmesiyle daha da yavaşlayarak Billur'a nasıl olduğunu sormak istedi fakat bunu arayarak da öğrenebileceği için tekrar hızlandı. Mavi gözleri tanıdık yüzleri gördüğünde kaşları çatılırken dudakları şaşkınlıkla aralandı. Cengiz ve Billur'un arkadaşı Nermin...

"Hayır olsun." diye mırıldanarak Emir yavaşlattığı arabasını durdurmadan ilerlemeye devam etti ve Cengiz'in bakışlarının kendisine döndüğünde başıyla selam verdi, Cengiz'in mahcup bir tavırla selamına karşılık verdiğini gördüğünde arkadaşının arkada kalmasıyla gülümsemesini gizlemedi. Cengiz ve mahcup tavırlar, hiç yakışmayan bir ikiliydi...

Arabayı evinin önüne park ederek indi ve bahçe kapısını açtığında Çiçek'in bahçede dolandığını gördüğünde tebessüm ederek, kendisine miyavlayarak gelen kediyi kucağına aldı. "Nasılsın kızım?" diye sorduğunda başını göğsüne sürten Çiçek'le gülümsedi.

Bahçedeki sandalyeyi çekerek otururken Bade Hanım'ın Çiçek'e seslendiğini duyarak kendisine bakan kediye döndü. "Bade Sultan seni mi çağırıyor kızım?" diye mırıldandıktan sonra sesini yükselterek devam etti. "Benimle anne."

"Hoş geldin oğlum." diyerek kapıya çıkan Bade Hanım, oğluna gülümseyerek baktı ve tekrar içeri dönerek işine devam etti.

"Çiçek, bu kadınlar bazen niye anlamak istemiyor?" diye sorduğunda Çiçek'in mırıldanarak başını yanağına sürtmesiyle tebessüm etti. "Gerçi anlasa dayanamam."

Emir Çiçek'in tüylerini okşarken başını biraz kaldırarak gökyüzünü izliyordu, bahçe kapısının yavaşça açıldığını çıkan sesten anlarken gelen kişiye bakmadan maviliği kaplayan şekilli bulutları izlemeye devam etti.

KALP YANGISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin