Sabah uyandım . evde yoktu . hemen cansuyu aradım " beni bir yerlere götürmelisin "dedim. ve aradan 1 saat sonra geldi beni aldı bi kahvaltı salonuna götürdü. Orda Cansuya olan herşeyi anlattım. Bana pek inanmadı deli olduğumu düşünüyor . Bence oda deli. Deli deliyi çeker derler işte bu yüzden Cansu benim en yakın arkadaşım . Cansuyla arabaya bindik nereye dediğinde " selimcanı ziyaret edebilir miyiz özledim " dedim oda hayır demeden götürdü mezarın yanına oturup düşündüm . Benim öldüğünü bildiğim en azından güvende olduğunu bildiğim bi eski sevgilim var . Peki ya Barış o henüz eski sevgilisini bulamadı nerde kimlerle niçin gitti hiç bi bilgi yok ama hala aramalar devam ediyo. daha ölü ölmediği bir eski sevgilisi var sevgilisi ondan ayrıldığını benimle çıktığını bilmiyo. Ama belkide görüyo çok zor bir durum olmalı . Gerçekten zor . cansuyada düşündüklerimi söyledim oda hak verdi. Benim Barışı mutlu etmem lazımdı. çünkü çok büyük bir acıydı bu. Barışı arıyıp bi parka çağırdım . geldiğinde salıncakta sallanıyordum . bana " Sen hala çocuksun " dedi. Gülerek . evet doğru ben hala çocuğum . ama çocukken kardeşim ve babamın öldüğü kadar acı birşey olmamıştı . Belkide çocukluk pek. Hissetmemiştim ama şimdi içimde öyle büyük bi eksiklik varki . kardeşim ve babamın yerini dolduramasada Selimcanın eksikliğini dolduracak gibi geliyordu . Özlem duygusu içimde gittikçe büyüyordu . aynı kanser gibi ama benim kanserimin kolay kolay ilacı bulunmuyordu .