Hikaye Bilgisi: Açlık Oyunları biteli birkaç yıl olmuştu bile ama etkileri hala sürüyordu. Rabastan'ın biyolojik baba olduğu gece yaşananları anlatan tek bölümdür.
Anlatıcı: İlahi bakış Açısı
Uyarı: Cinsel İçerik
----------------------------------Kara bulutlarla kaplı gökyüzü insanın içini bunaltıyordu ve bu da yetmezmiş gibi bir de akşamları o kadar soğuk oluyordu ki insanlar kendilerini kapalı alanlara hapsetmeye zorunlu oluyorlardı. Regulus ve Rabastan'ın bu seferki tercihleri Çatlak Kazan olmuştu. İki yakın arkadaş, içkilerini içerlerken bir yandan da sohbet ediyorlardı.
Birden bara giriş yapan bir adam, sadece kendisi içeri girmekle kalmamış soğuğu da davet etmişti, kapıyı kapatmakta güçlük çekerken Rabastan soğuk sebebiyle bastı küfürü. Regulus gülüyordu, alkolün de etkisiyle. Olduğu yerde hafifçe yamulurken Rabastan da ona güldü "Kat bizi öldürecek." Regulus'un ne Katie ne de başka biri umurundaydı. O kadar içmişti ki artık düşünmüyordu bile, kafasının içi bomboştu.
"Zavallı Dominic!" dedi Rabastan, alaycı bir ifadeyle "Denizin ortasında kıçı buz tutmuş olmalı." Regulus artık masanın üzerine yıkılmıştı ama ona cevap verdi "Yoo! Karısı onu ısıtır." Ve koptular. O kadar çok güldüler ki bardaki herkes bir anlığına onlara baktı.
Kahkaha tufanını Rabastan'ın aniden akan gözyaşları bastırdı "Abi ben onu çok özledim!" Regulus onun yanaklarını sıktı, kolunu omzuna attı "Değil mi ama! Ah, Minic olmadan biz ne yaparız? Ah Minic!" Rabastan "Minic'i sikeyim!" diye inledi "Ben onu demiyorum! Gemma, benim mavi boncuğum!"
Gemma, Gemma, Gemma... Rabastan'ın bu gece ikide bir lafı ona getirmesinin ve fazlasıyla dertli olmasının sebebi boşa değildi. Bugün sevdiği kızın, asla beraber yaşlanamayacaklarını bildiği kızın ölüm yıl dönümüydü ve Rabastan o kadar kederliydi ki! İçkinin ayarını kaçırdığında hali daha kötü oldu. Kızın adını neredeyse saniye başı anıyor ve onun için durmadan ağlıyordu.
Onu o halde bırakmak Regulus'un içine hiç mi hiç sinmiyordu ama artık onun eve dönmesi gerekiyordu. Vakit epey geç olmuştu ve Katie'ye geç kalmayacağını söylemişti çoktan. Rabastan'ı evine davet etti ama ısrarcı olmasına rağmen olumlu sonuç alamadı ve biçare onu orada bırakıp eve döndü.
Regulus'un ardından Rabastan köpek gibi içmeye devam etti; midesi bulanmadığı ya da sızmadığı için ona engel olan hiçbir şey yoktu. Barmen de parası yettiği sürece ona hizmet edeceği için Rabastan'ın freni yoktu. Ta ki yanına bir kadın gelene kadar.
"Gemma," diye fısıldadı dudaklarının arasından "bebeğim!" Karşısındaki kadın da en az onun kadar sarhoş olduğu için ona kıkırdadı, ismi Gemma olmamasına hatta alakası bile olmamasına rağmen ona flörtöz bir ifadeyle yaklaştı, elini göğsüne koyup boynunu öptü. Rabastan ise onun kollarını sıvazlayıp "Odamıza çıkalım." diye fısıldadı, tanımadığı kadının kulağına.
Birbirini ilk kez gören ikili hemen bir oda tutup, üst kata yol aldılar. Sanki tutkulu aşıklarmış gibi birbirlerine sıkı sıkı sarılıyorlardı ve öpüşmekte sakınca görmüyorlardı. Flora adındaki cadı için Rabastan o anki eğlencesiydi, Rabastan için Flora ise Gemma.
Kapının arkasında bir süre uzun uzun öpüştüler. Birbirlerini o kadar nazik o kadar tutkulu öpüyorlardı ki onları uzaktan gören biri balayı çifti olduklarını düşünebilirdi. Flora ellerini Rabastan'ın saçlarının arasına sokup, okşarken Rabastan da kadının göğüslerini öptü. Eller kasıklara indiğinde iki beden de birbirlerini arzuladı ve soyundular.
Kadın yatağa uzandığı gibi adam da onun üzerine çıktı, kadının içine girdi. Flora'nın canı acımıştı önce ama bir süre sonra mutluluktan çığlık atacak gibi oldu. İlk başta gözleri birbirlerine baktı ama zamanla kadın zevke daha fazla dayanamayınca gözlerini kapattı, adama sarıldı. Flora kulağında inledikçe Rabastan zevk alıyordu ve zevkin doruğuna ulaşınca kaza kurşunlarını kadının içine bıraktı. Artık o kadar yorulmuştu ki sevişmeleri biter bitmez, olduğu yerde sızdı. Flora ise kasıklarındaki hoşuna giden sızlamayla onu izleyip güldü ve çıplak omuzlarını öpüp, başını sırtına koyduğu gibi uyudu.
Sabah, güne korkunç bir baş ağrısıyla uyandıklarında, onları bekleyen korkunç bir gerçek vardı: İkisi de dün gece bir yabancıyla birlikte olmuşlardı. Flora, Rabastan'dan korktu; Rabastan da ondan. Neler olduğunu ikisi de hatırlamıyordu ama bir pansiyon odasında, yatakta tamamen çıplak halde oldukları için fazla düşünmeye de gerek yoktu. Rabastan kazayı kabullenmişti ama sonucu kabullenmesi yıllarını alacaktı.
Rabastan şaşkınlıkla "Şey-" dedi, oysa ki gece birlikte olduğu kadının Gemma olduğuna yüzde yüz emindi "Sanırım bir kaza oldu... Adın neydi?" Rabastan ileride kızının annesi olacak kadının adını şimdi öğreniyordu. "Bulstrode." dedi kadın "Flora Bulstrode." Rabastan başıyla onaylarken hala içten içe "Gemma olmalıydı!" diyordu. Gemma'nın öldüğü gerçeğine hala bir türlü ikna olabilmiş değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mıntıka Hikayeleri | Mıntıka Serisi One-Shot
FanfictionMıntıka Serisi'nde bulunan karakterler için yazdığım tek bölümlük hikayeleri yayımlıyorum. . 14.07.2020 tarihinde yayımlanmaya başlanmıştır