VI

79 6 2
                                    

Yeni bir günden merhaba, hava biraz daha kasvetliydi önceki günlere nazaran. Yağmur da bir türlü durmak bilmedi, umarım o güzel yüzün fazla ıslanmamıştır. Tabi çoktan çürümemişse... Bir söz geldi şimdi bunları yazınca aklıma "Eğer bu ölümse, ölümden korkmamalı. Onun güzel yüzünde, ölüm bile güzeldi." Çok dayanıklı olduğuna eminim, ya da öyle düşünmek istiyorum. Hayatında kazanamadığın şeyler için üzülme. Bir yerlerden duyduğum söylentiler çok önemli bir şey başaramadığını söylüyor. Güçlü kal, sadece kendin için. Kaldığımız yerden devam edelim o zaman, zira bugün senin için olan konuşmam bitti.

Suratı her zaman ifadesiz olurdu, gözlerinde aynı anda yanan bir şehir ve soğuktan donan siyah güller vardı. Ona bakanlar bakışlarını hemen kaçırır, beyinlerine işleyen sıcak-soğuk çatışmasına yetişmeye çalışırlardı. Bence sana bakmak bir o kadar da iyi gelmeseydi gözleri çoktan kanamış, oracıkta kalp krizinden ölmüş olurlardı. Şimdi bu "ölmüş" tabirini senin için kullanıyor olmam ne kadar çelişkili. Orda sen kesin lidersindir. Tabuttan çıkmayı başarırsan hiç şaşmam. Benzerdiniz, Albert Camus annesi öldüğünde de, bir adamı öldürdüğünde de, evinde ekmek bittiğinde de tepkisi aynı kalırdı, insanlar acaba annesini o mu öldürdü? Diye düşünmeden duramazlardı. Kitap başında, "Bugün annem öldü" sözünün gerçek olması ve o anı anlatma şekli... "Bugün, annem öldü. Belki de dün. Bilmiyorum. Huzurevinden bir telgraf geldi. ”Anneniz öldü. Cenazesi yarın kaldırılacak, saygılar” Bundan bir şey anlaşılmıyor. Belki de dün ölmüştür." Yanında kimseye ihtiyaç duymazdı. Onun bu sözlerini duymam bile çıkarımlarımı yapmama yeter de artardı. Anne dediği kadın öldüğünde Meursault’un, yani kitabın baş karakterinin umursamazlığı Camus’nün kendi vicdan azabıdır.

”Ben bir adam öldürdüm ve size inanmadan öleceğim!”

Meursault, inanılmaz güneşli bir sahildeyken, neden olduğunun çok önemi yok, bir adamı öldürür. Raymond ona bir silah vermiştir ve etrafta çok güneş vardır. Tıpkı sanrı ve rüyalarımızda ışık ayarının tutmaması gibi. Camus, bir şeyin sorumluluğunu hissediyor ve bunu depresyona bağlıyor. Camus’nün depresyonunda, depresif haldeyken yaptığı ve sonrasında pişman olduğu için faturayı depresyonuna çıkarttığı durumların karşılığı.



𝐀𝐥𝐛𝐞𝐫𝐭 𝐂𝐚𝐦𝐮𝐬, 𝐏𝐚𝐫𝐭 𝟐.

_________________________________________

ÖLEN SEVGİLİYE MEKTUPLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin