Sabah zorlukla gözlerimi aralayıp yataktan çıkıp kendimi duşa attığımda başım çatlıyordu. Dünün fiziksel yorgunluğu, Karan'la yapmış olduğumuz konuşma ve Aslan'ın söylediği türküyle de psikolojik olarak çökmüştüm. Dün gece biraz daha oturduktan sonra biz kalkmış eve gelmiştik. Karan, Aslan ve Harun orada kalmışlardı. Şimdi bugünde işe başlıyordum ve önce erkenden kendi şirketimize geçip biraz orada çalışmam gerekiyordu. Gece zaten eve geldiğimizde saat gece yarısını geçiyordu ve benim uyuyakalmam sabahı bulmuştu. Uykusuzluk beni biraz daha fazla zorlarken hemen uyanmam gerekiyordu. Bunun için en iyi başlangıçta duşa girmek olacaktı. Sıcak su bedenimi gevşetip tüm sıkıntıları biraz olsun alıp götürürken hızlıca durulanıp çıktım. Giyinme odama geldiğimde bugün yıllar sonra burada ki şirkete gelmiş olmamım ve Karanların şirketine çalışmaya gidecek olmamım ağırlığıyla çok şık olmak istedim. Bu iki gün geride kalmıştı ve ben artık soğuk okyanus lakabını kazandığım iş dünyamda yine eski bendim. O soğuk, ulaşılamayan, hırslı kadın bendim.
Üzerime yapışan mini beyaz bir ceket elbise giyindim. Hem beyazın saçlarımla uyumunu seviyordum hem de hem iddialı hem de ciddi bir görünüm kazanmama neden oluyordu. Elbisemin düğmelerine uygun gold stilettolarımı da giyindikten sonra saçlarımı tepemden toplayıp dağınık ev modeli topuz yaptıktan sonra makyaj masama oturdum. Kırmızı saçlarıma ve beyaz elbiseme uygun kiremit renklerinde makyajımı yapıp Londra'dan getirdiğim dosyalarımı toplayıp çıktığımda saat henüz 7'ye geliyordu. Siyah güneş gözlüklerimi takıp ufak bir araba yolculuğundan sonra şirkete geldiğimde arabamı park edip içeri girdim. Henüz daha çok erken olduğu için şirket yeni yeni doluyordu ancak beni gören tüm çalışanlar yanlarından geçerken bana yol veriyor ve ''Hoş geldiniz Algın hanım.'' Dedikten sonra yollarına devam ediyorlardı.
Asansöre binip yukarı çıktığımda kapıda yıllardır buradan bana yardımcı olan asistanım Mine oturuyordu. ''Algın hanım. Günaydın. Hoş geldiniz.'' Derken o da benimle odama giriyordu. Şirkette ki soğuk halimi bilmeyenler her zaman asistanlarım oluyordu. Onlara her zaman ki Algın gibiydim çünkü. ''Günaydın Minecim. Nasılsın?'' dediğimde gülümseyip cevap verdi. ''Teşekkür ederim. Sizi burada görünce daha mutlu oldum.'' Dediğinde gülümsedim. İyi kızdı Mine. Babamın üstün başarısına verdiği burslarla üniversite de eğitim görmüş ardından da bizim şirkette işe başlamıştı. Ancak hem yaşlarımız yakın olduğu için hem de onu çok sevdiğim için yanıma almıştım onu. Beni bir kez olsun hayal kırıklığına uğratmamış, işine sahip çıkan çok tatlı bir kızdı.
''Hoş beşimiz bittiğine göre başlayalım artık Mine. Paslandık.'' Dediğimde güldü ve ''Daha bir hafta olmadı siz ara vereli.'' Dedikten sonra ben gelmeden önce hazırlamış olduğu kahvemi getirdi. ''Çok bile. Şimdiiiii.'' Dedim elimde ki kalemi elimde çevirip. ''11'de Sancarbeylere gideceğiz ama ondan önce muhasebe, saha, mimar ve malzeme departmanlarının müdürlerini istiyorum. Geldikleri zaman bu yıl ve geçen yılın tüm girdi çıktı dökümanlarını, malzeme listelerini her şeyi alıp yanıma gelsinler. Bakalım Londra yükseklere çıkarken burası olduğu yerde kalmış mı, inmiş mi çıkmış mı?'' dediğinde Mine her şeyi aklına not almıştı çoktan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✿Aşk Mavi Kokar✿
RomanceBazı hikayeler vardır güzel biteceğine inandığınız. Bazı sevgiler vardır sizi hiç bırakmayacağını düşündüğünüz. Bazı kokular vardır hiç unutamam dediğiniz. Bazı anlar vardır büyüdüğünüz. Bazı adamlar vardır sevdasına boyun eğdiğiniz. Birde bazı kadı...