12

3.6K 415 168
                                    

Choi Yeonjun

Her zaman erkenden gelen Soobin bugün gelmemişti. Felix'le beraber gelmesi gerekiyordu şimdiye kadar, Felix çoktan geldiği halde Soobin yoktu. Sormak için Felix'in yanına gittim.

"Felix Soobin gelmeyecek mi?"

"Bilmiyorum ki... Onunla bareber gelecektik her zamanki gibi ama yoktu, ben de geç kalmamak için daha fazla beklemeden okuka geldim. Belki gelmeyecektir bugün çünkü hepimiz biliyoruz ki bir yere geç kalmak soobin'in yapacağı iş değil. Neyse dersin başlamasına az kaldı hadi yukarı çıkalım."

"Tamam olur."

Beraber merdivenleri çıkmaya başladık ve sonunda sınıfa ulaştık. Yerlemize geçtik, birkaç dakika sonra öğretmen gelecek ve ders başlayacaktı fakat Soobinie hala yoktu. Üstelik haber bile vermemişti. Az da olsa endişelenmeye başlamıştım.

Birkaç dakikanın ardından hoca çoktan sınıfa girmiş ve dersi anlatmaya başlayalı yaklaşık beş dakika oluyordu ki bir anda dersi bölen kapı çalma sesi duyuldu. Öğretmez girmesine izin  verdiğinde gelen Soobinie'ydi. Ama normal halinde gibi değildi. Saçları dağınık, yorgunlhktan yüzü şiş, uykulu bir bebek gibi gözüküyordu. Öğretmen, Soobinie okuldaki varlıklı ailelerden birinin oğlu ve en popüleri olduğu için kızmamıştı. Yerine geçmesini ancak bir daha tekrarlanmaması gerektirdiğini söylemişti.

Her zaman dersi pür dikkat dinleyen Soobin bugün tam tersi sıraya oturduğu an başını masaya koydu ve gözlerini kapattı. Bu haliyle çok şirin ve yanakları aşırı sıkılası, öpülesi duruyordu.

Bu hafta okulun son haftasıydı, 15 tatile girecektik. Her gün Soobinie'yi göremeyecektim. Ama artık arkadaş olduğumuza göre buluşmanın bir yolunu bulmalıydım.

İlk dersin teneffüs zili çaldı. Zil çaldığı gibi yerimden kalkıp Soobin'in yanına gittim. Yanağına parmağımı bastırdım, yumuşacıktı. Şirinlikten ölüyordum resmen ve Soobin yanağına dokunmama rağmen uyanmıyordu. Gerçekten yorgun olmalıydı. Ama uyanmak zorundaydı. Dersleri kaçırırsa toparlaması zor olurdu ve babasının bu konuda ne kadar katı olduğunu biliyorduk. Dans kursundan bile geri alabilirdi onu. Soobin'e uyanması için seslenmeye başladım.

"Soobin? Soobinie? Uyan hadi."

Mızmızlanarak konuştu. "Yaa off hayır uyanmayacağım."

Bu haliyle o kadar şirindi ki ben de uyanmasını istemiyordum. Tüm gün onu izleyebilirdim. "Dersleri kaçırıyorsun ama, uyanmalısın. Baban kızmaz mı?"

Son cümlem ile yerinden hızlıca kalktı. "Ne babam mı? Evet, doğru. Kızar. Yüzümü yıkamalıyım."

Aniden hızla yerinden kalktı ve bu ani hareketi sonrası başı döndü, masadan destek aldı. "Yardım etmemi ister misin?"

"Gerek yok ya..."

"Eğer benim için sorun olacağını düşünüyorsan ya da çekiniyorsan yapma, sorun yok benim için yardım edebilirim..."

"Ah... Peki tamam, olur. Teşekkür ederim."

Soobin'i dikleştirdim ve omdan taraftaki kolumu  onun beline koydum. Lavaboya yürümeye başladık.

Normalde olsa Felix asla bırakmazdı Soobin'i. Ama geçen gün grupta geçen konuşmayı her ne kadar Soobin görmese de o görmüştü. Yüksek ihtimalle o da Soobin'in bana şans vermesini, yakınlaşmamızı istiyordu. Bu yüzden bizi yalnız bırakmıştı.

İçeriye girdik ve Soobin yüzünü yıkamak için musluğu açtı. Ben de yanında bekliyordum. Yüzünü yıkadıktan sonra ona peçete uzattım ve yüzünü kuruladı. Daha sonra birlikte sınıfa girdik.

Dance Room | YeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin