"Öpüşünce hamile kalınmıyor yani?"
"Hayır, kalınmıyor." Kollarım arasındaki çocuğa baktım. Beyaz tenine beyaz saçlar ne güzel yakışıyordu. Gülümsedim. Ardından saçları dökülen alnına ufak bir öpücük kondurdum. Yaklaşık yarım saat boyunca ona öpüşmenin bir insanı hamile bırakmayacağı konusunda açıklama yapmıştım. Ve öpüşmemiz. Tanrı'm! Onu öpmüştüm. Tutkuyla? Biraz sevgi ve hoşlantı. Onu tanıyalı kaç gün olmuştu ki bu hisler içimi kaplamıştı.
"Asahi." dedim pütürlü bir sesle. İsmini telaffuz etmek çok güzeldi. Ona bakmak veya ona dokunmak kadar güzeldi.
"Efendim?" Kafasını kaldırıp gülümsedi. Şu sivri dişler, cidden ürkütücü görünüyordu. Tenime girdiğini düşündükçe ürperiyordum.
"Beni etkilediğinin farkında mısın?"
"Hm? Nasıl yani?"
"Olumlu yönde. Uzun zamandır bu kadar iyi hissettiğimi hatırlamıyorum. Ruhen tabii ki."
"Bedenen iyi değilsin yani... Seni güçsüz bırakıyorum, değil mi?"
"Hayır hayır. Sadece bir süre boyunca kan değerlerim düştü ve az daha komaya giriyordum. Fakat seninle tanışmama değdi. İyi ki beni buldun küçük vampir." Gülümsemesi ile yanağının hemen yanında ufak bir gamze oluşmuştu. Demek gamzesi vardı. Eğilip orayı da öptüm. Kıkırtısı kulaklarıma doldu.
"Yoshii~ Neden hep öpüyorsun? Sevgiler birbirini öper."
"Arkadaşlar birbirini öpemezler mi yani?"
"Öpebilirler." Parmakları üzerinde yükselip iyice yüzüme yaklaştı. Bu hareketi nefesimi tutmama neden olmuştu. Nefesini hissedebiliyordum. Tam olarak dudaklarım üzerinde. "Fakat arkadaşlar birbirlerini dudaktan öpmezler."
"Peki ya sadece arkadaş olmak istemiyorsa öpen kişi?" Beline sardığım kollarım sıkılaşırken kollarını boynuma sardı.
"O kişi vampirlerin yüz karası birisi ile neden arkadaştan daha ötesi olmak istesin ki?"
"Shht, deme öyle."
"Ama öyle. Vampirlerin yüz karasıyım. Çelimsiz bir vücudum var, dişlerim küçük. Ve daha fazla sorun."
"Bebeğim, sen böyle güzelsin."
"Korkağın tekiyim Yoshi. Güçlü olduğumu, korkmadığımı göstermek adına insan kanı içtim. Ve sen ölene dek senin kanınla beslenmeye mahkum bıraktım kendimi. Ben aptalın tekiyim!" Sözleri üzerine yavaşça nefesimi tazeledim.
"Pişman mısın peki?" Bir süre öylece durdu; sessizce. Sorum cevapsız kalmıştı belli ki. Kollarımı bedeninden ayırıp birkaç adım geriledim. "Peki. Her neyse. Arkadaşlarımın yanına gideceğim. Akşam geç dönerim."
Ona neden açıklama yapıyordum ki?
Mood