"Hayır hayır! Böyle söyleme. Kan kaybından ölmezsin."
"Nereden eminsin?"
"Şey, bu kanını ilk içişim değil. Ve, ve dişlerim daha küçük olduğu için açılan yara hemen kapanır!"
"Kansızlığım... Demek senin yüzünden bu hâldeyim!"
"Lütfen, bağışla beni! Bunu yapmak zorundaydım."
"Zorunda mıydın? Seni buna zorlayan şey neydi ki beni bu hâle getirdin?!"
"Ö-ölmek üzereydim. Ve, ve sende yaşamam için gerek tek şey vardı."
"Ah, kanım." Gözlerimi kapatıp başımı geriye yasladım. Berbat hissediyordum. Haftalardır kanımı tüketen vampir (!) hemen karşımdaydı ve boynum kanla kaplanmıştı. Nefesimi düzenledim. En son ne zaman bu kadar korkmuştum ki? Ailem olmadan bu yabancı ülkeye gelirken mi? Yoksa lisede hoşlandığım kız ile aramda geçen ilk sohbette mi? O gün korkudan az daha ölecektim.
"B-biraz daha içebilir miyim?" Gözlerimi araladığımda iri, sarı gözleri ile karşılaştım. "Boşa gitmesin."
"Hâla nasıl böyle teklifte bulunabiliyorsun, anlamıyorum."
"Lütfen! Çok açım..." Nefesimi tazeleyip yavaşça kanlı tişörtü boynumdan çektim. Bunu yaptığıma inanamıyordum! Resmen kendi ellerimle kanımı ona vermiştim. Bana ne oluyordu? Neden ona izin vermiştim? Oysa hiç vakit kaybetmeden kucağıma çıkmış ve başını boynuma gömmüştü. Sadece biraz. Biraz dayanabilirdim. Daha sonra onu kovacak ve bir daha gelmemesi için uyaracaktım. Aksi taktirde kan kaybından ölme ihtimalim vardı. Birkaç dakika sonra geri çekilip yüzüme baktı. Ağız çevresi ve yanakları kan olmuştu. Ne korkutucu bir manzara ama!
"Doydun mu?" Başını olumsuz anlamda salladı. Ne yani?! Boşuna mı verdim o kadar kanı?
"Bu yaşamam için yeterli. Doymam için vücudundaki tüm kanı içmem gerekir."
"Yaşaman daha önemli elbet. Hadi kalk üzerimden. Etrafı temizlemem gerekiyor." Yavaşça oturduğu yerden kalkıp kenara oturdu. Yerde kan damlaları vardı, üzerim kan olmuştu ve boynum kanla kaplanmıştı. Cinayet mahali gibi bir ortam. Ne güzel ama!
"Gitmeyecek misin?"
"Şey, evet, gideyim. Teşekkür ederim. Yardımın için."
"Önemli değil." Yerinden kalkıp yarı açık pencereye doğru ilerledi. Neden vaktinde şu aptal pencereyi tamir ettirmemiştim ki? Pervaza çıktığında bakışları beni buldu. "Ne oldu?" diye sordum. Gitmesini bekliyordum. Bana bakmasın değil.
"Şey, adını öğrenebilir miyim?"
"Ah doğru, kan bankan ile daha tanışmadın daha." Utangaç ve mahçuo bir ifade ile başını hafifçe eğmişti. Bu hâli, kalbime hiç iyi gelmemişti. Fazlasıyla sevimli görünüyordu. Bir vampire göre! "Adım Yoshinori. Kısaca Yoshi diyebilirsin." Hafifçe gülümsedi. Beyaz dişlerine bulaşan kan bu karanlıkta bile belli oluyordu.
"Bende Asahi!"
Sonunda tanıştılar ☺