3 | "Solo"

114 16 80
                                    

Merhabalar, Nico di Angelo'muz ve bölümün şarkısı medyada. Döngüye almayı unutmayın.

İyi okumalar:)

************************

Bam, güm, pat! Piper ve Annabeth ile Kheiron'un yanına giderken Mint'in kafası ciddi anlamda patlıyordu. Leo, Nico ve hayranı olduğu mitolojinin gerçek olması kafasını karıştırmıştı. Piper yolda ona sorular sorarken Annabeth sessizce önden yürümüştü. "Eee, Mint, geldiğinden beri çok yorulmuşsundur. Nasıl gidiyor?" Sesinde rahatlatıcı bir ton vardı. Mint'i biraz korkutan Annabeth'in yanında Piper daha sevecen kalmıştı.

"Karışık biraz." demişti Mint bir gülümsemeyle. Annabeth genel olayları özet geçerken laf arasında Piper'ın bile görmediği Percy Jackson'dan da bahsetmişti. Kısaca. Piper ona Annabeth'in erkek arkadaşı olduğunu söylemişti. Mint daha önce uzaktan gördüğü büyük evin yakından daha heybetli ve hoş gözüktüğünü fark etmişti. İnsanların aksine. Genelde onlara yaklaştığınızda en kötü taraflarını görürsünüz. Verandaya çıktıklarında hastayken rüyasının bir parçasında gördüğü düşmanlarına şarap atan adamın bir versiyonunu görmüştü. Somurtarak diyet kolasını yudumlayan Dionysos kafasını eğerek umutsuzca içine baktığı diyet koladan kaldırmıştı. "Milo Gandhi?"

Mint sırıtarak Dionysos'a baktı. "Mint Guondolen."

"Evet, evet, Mint." dedi Kheiron. "Gelin oturun." Annabeth ve Piper gidip Kheiron'un yanına oturduklarında Mint'e tanrının yanı kalmıştı. O huzursuzca yerinde kıpırdanırken Dionysos iç çekerek konuşmaya başladı. Mint'in Nico ona verdiğinden beri taktığı hançer küpeleri hafifçe cızırdamaya başlamıştı. Nico onları eline almadıkça kulağında büyümeyeceklerine Mint'i ikna etmişti ama Mint bunun o kadar kolay olduğunu düşünmüyordu. Yine de Mint Nico'nun sözüne güvendi. Hani şöyle, garip gurup, havalı bi laf söylese de filmlerdeki gibi hançerler birden büyüse fena olmazdı.

"Eski Dörtlerin Kitabı neredeyse hiçbir mitolojide geçmeyen antik bir kitaptır. Harabelerin köşelerinden toplanan bilgiler ve eskilerin söylentilerine göre Tanrıların Anası Rhea'nın bir kitabı olduğu söylenirdi. Bulan bilir ama bilen bulamaz dizesi bilenlerin ellerini kollarını bağlarken bulanların bir daha bu kitaba ulaşamamasını sağlar. Rhea'nın Kronos'un yamyamlığı karşısında her çocuğuna ve torununa bir taş adadığı ve enerjilerini bu taşlara bağladığı söylenir. Ki çocukları sadece Kronos'un midesinde yaşamasın. Taşlar, tanrılar, tanrıçalar ve nedenleri bu kitapta yazarmış güya ve kitabı elinde bulunduran tanrıları alemlerin hepsinde bulabilirmiş. Ama Zeus böyle bir gücün tanrıları tehdit edebileceğini ön görerek kitabı annesi Rhea'ya geri vermiş ve kimsenin bulamayacağı bir yere saklamasını söylemiş. Öyle söylenir ki Rhea yüzyıllar süresince sadece üç büyükten istediği melezlere görünür ve kitabı onlara verir. Bu yüzden bulanlar içindekileri bilirler fakat bir kere kitabı okuyup bilenler asla bir kere daha bulamazlar." Dionysos yıllar içinde hiç bu kadar fazla konuşmamıştı. Hızla devam etti. "Uzun zaman Perry Johnson olduğunu düşünmüştüm ama elimizde şimdi daha iyi bir melez var." Annabeth kucağındaki gözlerini hüzünlü bir gülümsemeyle kaldırmıştı. Mint'in çekeceklerini gayet iyi biliyormuş gibiydi.

Mint ona anlatılanları saçma bulmuştu. Mitolojideki her bok Zeus'un bir yerlerinin altından çıkıyordu. Fakat yanında bir tanrı otururken ona karşı gelmeye cesaret edemedi. Dionysos tekrar konuştu. Bir başlayınca duramamıştı. "Belli bir tanrıyı düşündük," dedi. Daha yeminini bozmamış bir tanrıyı." Mint'in gözlerine bakarak konuştu. "Hades gibi."

Annabeth ve Piper birbirlerine baktılar. Annabeth en son Hades melezleri bulduklarında olanları hatırlamak istemiyordu. Mint şaşırarak Dionysus'a baktı. "Babamın Hades olduğunu düşünmüyorum."

Deniz Nanesi ||OC x Leo Valdez||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin