Merhabalar, Mint'in küpeleri ve bölümün şarkısı medyada. Döngüye almayı unutmayın.
İyi okumalar:)
*************************
Mint'in bu olaydan o kadar ağır etkilenmesi Will'in garibine gidiyordu. Sadece Gaea ile karşılaşmışlardı. Will kendisinin de sarsıldığını inkar etmiyordu fakat Mint'in üç gündür baygın yatması abartı geliyordu. Aklına Kherion'un onları neden Bard okuluna gönderdiği gelmişti. Nasıl Mint'in tanrı ebeveynlerine karar veremedikleri. Kheiron kızın üç büyüklerden birinin olduğunu düşünüyordu ama yemine göre bu imkansızdı. Hadi canım, neresi imkansız! O kadar da imkansız değil yani. Sonuçta Zeus yemini iki kere bozmuştu, Poseidon da Percy ile çiğnemişti, Hades'in de çiğnemesi çok şaşırtıcı olmazdı. Will oflayarak revire geri döndü ve Mint'in ağzına biraz nektar döktü. Yanındaki hasta sandalyesine oturarak beklemeye başladı.
Mint içinse her şey ayrı bir curcunaydı. Her yer zifiri karanlıktı ve etrafı insanlarla doluydu. Mint gülüyordu. Etrafındakiler savaşıyordu. Her yerde kan vardı. Yine birer birer düşen melezler, kopuk uzuvlar, Mint'in ayaklarına yuvarlanarak çarpan gri sarı benekli bir göz. Gökyüzünde uçan şahinlerden biri onu kaparak yükseldi fakat Mint hala gülüyordu. Çıldırmışçasına... Ne olduğunu idrak edemiyordu. Neden güldüğünü anlamıyordu ama gülüyordu. Toprak aniden yarıldı, boyunlarında rengarenk tropikal çiçekler olan Hawaii gömlekli iskeletler çıktı topraktan. Deste deste artıyorlardı, ortalarında simsiyah giyinmiş solgun bir adam duruyordu. Adam kollarını açtığında etrafındaki çimenler soldu ve adam dans etmeye başladı. Etrafındaki iskeletler de dans ederken Mint güldüğünü hatırlıyordu. Kim savaşa dans eden iskeletler getirirdi ki? Şeyden başka...ve Mint o anda uyandı.
Deli kahkahalarının çığlıklara dönüştüğünü fark etmemişti bile.
Zavallı Will daldığı huzursuz uykudan kulak zarları patlayarak panik içinde uyanmıştı. Mint'in korkulu gözlerle ona baktığını görünce derin bir nefes aldı ama "Ne diye bağırıyon kızım ya!" demekten alıkoyamadı kendini. Ne yaparsınız o anda beyni biraz yavaş işliyordu. "Su." dedi Mint. Herhalde her zaman ilk uyananlar su isterdi. Gerçi Mint'in boğazı kuru değildi. Daha birkaç dakika önce içtiği nektarın sıcak tadı boğazını ısıtıyordu. Mint boğuluyor gibi hissediyordu. Bir şeyin içine basınç yaptığını hissediyordu. Gaea ile karşılaştığından beri kanı damarlarından dışarı akmak istiyor, yaptığı her hareket başına bir zonklama gönderiyordu. Vücudu ona karşı geliyordu. İçinde garip bir soğukluk vardı. Kalbinden tüm vücuduna yayılan bir enfeksiyon gibi soğuk onu tüketiyordu. En azından o öyle hissediyordu. Şahsen benim aklıma mavi renkli bir Pacman geliyor. "Hey, Will!" demişti Mint, Will endişeyle olsa da gülümsedi. Mint'in sesi taşın taşa sürtmesi gibiydi, sert ve hırıltılıydı. "Hey Mint." dedi Will karşılık olarak.
"Üç gündür baygınsın, neden bir türlü anlayamadım."
"Üç gün müüü?!"
"Kendini çok zorlama." dedi Will. "Birkaç güne kendine gelirsin diye tahmin ediyorum."
Ardından biraz daha ambrosia ve nektar getirdi ve Mint bunlara yumulurken içini ısıtan bir patates kızartması tadı aldı.
Ve aklına annesi geldi.
*****************************
Will Mint için endişelenmeyi bırakıp başka şeylere odaklanmayı gerçekten çok istiyordu. Fakat ikide bir yanına gelip Mint'i soran bir Leo ona hiç yardımcı olmuyordu. Hayır, git başkasına sor kardeşim, neden ben?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Nanesi ||OC x Leo Valdez||
Fanfiction"Kabul olunan için bir yolculuk Karanlık ve aydınlık sunacak dostluk Başlarken bitecek ve tüm ateşler sönecek Okçu kaybolurken edecek aşık Delphinus yalnız yüzerken dört olacak bir Çürürken zarafet, kaybolacak fecir Çark çözül...