8'

133 12 8
                                    

Evet, uzun zaman sonra herkese merhabalar. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bölümü yukarıdaki şarkıyla okumanızı tavsiye ederim. Hepinize iyi okumalar.💜

                                   ●

Ayrılıp birbirlerine baktılar. Her ikisinin de gözlerinde anın doluluğuyla yaşlar birikmişti. Dylan Thomas'ın gözünden düşen bir damlayı öptü. Thomas yere indirdiği başını yavaş yavaş kaldırdı. Dylan'ın gözlerine baktı. Aklına gelen şey ile az önce yaptığı şeyin ne kadar yanlış olduğunun farkına vardı Thomas. Buna daha fazla devam edemezdi.

Dylan ne olduğunu bile anlamadan Thomas koşarak kapıdan çıktı. Dylan her ne kadar arkadasından dışarı çıksa da Thomas'ın gölgesi bile yoktu etrafta. Yine ne olmuştu da bu şekilde ortada bırakılmıştı?

Koridorun içinde hızla sağa sola koştururken bir adama çarptı. Adam sinirle bir şeyler söyledi ama Dylan duymadı bile. Bir koridora saptığında kat danışmasını gördü ve oraya gitti. Danışmada oturan kadın ''Buyrun'' diye seslendi.
''Arkadaşımı kaybettim, onu bulamiyorum. Ne yapabilirim?''
"Eğer isterseniz anons ettirebilirim.'' dedi. Dylan:''Evet lütfen.'' dedi. Kadın:''Tamam siz bir alttaki genel danışmaya geçin, ben oraya haber vereceğim. Arkadaşınızın ismini söylediğinizde size yardım edeceklerdir.'' dedi. Dylan teşekkür edip koşar adım aşağı indi. Genel danışmanın yanına geldiğinde bir adam:''Buyrun beyefendi, size nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu. Dylan:"Ben arkadaşını kaybettim de buradan anons ettirebileceğimi söylediler." dedi. Adam:"Evet benimle gelin lütfen." dedi ve danışma odasının yanındaki anons odasına  girdi. (Ne deniyor bilmiyorum ama anladınız umarım.) Dylan'da arkasından girdi. Adam:"Arkadaşınızın adını söyleyebilir misiniz?" diye sordu. Dylan:"Thomas Sangster." diye cevap verdi. Adam emin olmak için aynı şekilde tekrarladı. Dylan evet anlamında başını salladı. Adam mikrofonu açıp "Thomas Sangster acilen danışmaya bekleniyorsunuz." dedi ve mikrofonu kapattı. Dylan teşekkür edip odadan ayrıldı. Adamda arkasından rica edip kapıyı kilitledi. Dylan danışmanın yanındaki koltuklara oturup düşünmeye başladı. Thomas karşılık verdikten sonra neden hiçbir şey demeden kaçıp gitmişti. Yoksa ona karşı olan hisleri değişmiş miydi? Sonra birden aklına Thomas ile odada konuştukları geldi. Thomas sevgilisi olmadığını ama sevdiği biri olduğunu söylemişti. Belki de kendini bu sebeple suçlu hissetmişti. Evet kesinlikle böyle olmalıydı. Yoksa neden gitsindi ki?

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

  _THOMAS'DAN_
Thomas Dylan'a karşılık verdikten sonra sevgilisi olduğunu hatırlamıştı.  Dylan'ın sevgilisi vardı. O ise kendine hakim olamamış ve ona karşılık vermişti. Sonradan dank etmişti herşey. Odadan çıkarken ağlayarak çıkmıştı. O kızın Dylan'ı çok sevdiği belliydi. Belkide Dylan onu sevmiyordu. Ama yinede sevgililerdi. Ve Thomas bunu yapamazdı. Sevgilisi olan birine böyle yakın davranamazdı. Bu yüzden kaçıp gitmişti. Yine bırakıp gitmişti. O çok sevdiği,hiç unutamadığı bakışları. Gözlerinden yaşlar birer birer dökülüyordu. Hastaneden çıkmalıydı. Hemde hemen. Dylan onu bir kez daha görmeden. Kapının kilidini açıp çıktı. Yüzünü yıkadı ve aynaya baktı. Gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüştü. Başına sweatshirt'ünün kapşonunu geçirdi ve başını yere gömüp tuvaletten çıktı. Ve çıkmasıyla birlikte birine çarpması bir oldu. Kafasını yerden kaldırdı ve çarptığı kişiye baktı. Dylan'dı. Dylan bakışlarını Thomas'a dikmiş öylece bakıyordu. Thomas'ı tekrar içeri girmesi için hafifçe itti. Sonra kapıyı kilitledi. Dümdüz bir sesle "Neden yine bırakıp gittin beni Thomas?" dedi. Thomas:" Be-Ben özür dilerim Dylan. Bunu yapmak zorundaydım." dedi. Kuruyan gözleri tekrar yavaş  yavaş ıslanıyordu. Dylan:" Neden Thomas,neden? Seni tanıyamıyorum artık. Bunu neden yapıyorsun bana?" dedi ve daha fazla dayanamayıp yere çöktü. Çaresizlikle hıçkırıyordu. Her ne kadar buna engel olmaya çalışsa da olmuyordu. Engel olamıyordu hıçkırıklarına. Thomas onu böyle çaresiz görünce öyle suçlu hissetti ki kendini. Dylan'ı bu hâle o getirmişti. Kafasını kaldırdı ve Thomas'a baktı. "Anlat Thomas. Neden?" Thomas uzun süredir tutmaya çalıştığı gözyaşlarına hakim olamadı. "Neden anlamıyorsun Dylan? Ben bunu yapamam." Dylan cevabını bildiği halde sordu o soruyu. "Beni sevmiyorsun değil mi artık?" Thomas Dylan'ın gözlerine baktı. Ama hiçbir şey diyemedi. Öylece sustu. Hâlâ seviyordu onu. Hemde delicesine. Ama gururu üstün geldi. Söyleyemezdi bunu. Dylan o kızdan ayrılmadan yapamazdı. Dylan:"Biliyordum, beni artık sevmediğini." Gözyaşları öyle hızlıydı ki her ikisininde. "Kim o şanslı kişi Thomas? Kim o dağınık saçların sahibi?" Gözyaşlarını sildi ve devam etti. "Kim Thomas,kim?" Thomas yanına çöktü Dylan'ın. "Dylan?" Dylan onu dinlemeden "Az önce senin o mesajını okuduğumda nasıl heyecanlandım, biliyor musun sen?" Sesi öyle çaresiz çıkıyordu ki Dylan'ın. Thomas tekrar böyle yaptığı için pişmanlık duydu. "Dylan? Beni dinle lütfen." "Hayır Thomas! Benim dinleyeceğim birşey kalmadı. " dedi ve ayağa kalktı. Kapıya yöneldi. Son kez arkasını döndü ve Thomas'a baktı. "Hoşcakal Thomas. Kendine iyi bak,tamam mı?" dedi ve kapının kilidini açtı. Bir süre kilide bakıp birşey demesini bekledi Thomas'ın. Ama Thomas hiçbir şey söylemedi.  Kolu tutup kapıyı açtı ve dışarı çıktı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Evet, bölüm sonu. Bölüm fazla duygusal oldu,biliyorum. Bunun için sizden özür dilerim. Ama yine de umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bölüme oy atmayı ve görüşlerinizi yorum kısmına yazmayı unutmayın. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın.💜

'Are you still mine?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin