Medyada ki şarkıyla okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar! 💚
'Dylan
İçinden geleni yapmak istiyordu. Hemde çok, onu istediği kadar, bunun için her şeyini feda edecek kadar... Ama eğer yaparsa neler olacağını kestiremiyordu. Hayatı baştan başa değişebilirdi belki. O her gece gördüğü rüya gerçek olabilirdi. Fakat ya düşündüğü gibi olmazsa ne yapardı? Ya her şey dahada kötü olursa diye düşünmeden alamıyordu kendini. Yinede o küçük ihtimale sığınıp içinden geleni yapacaktı. Kararlıydı.
Telefonunu açıp Love Me Like You Do şarkısını açtı. Bu şarkı hem Thomas'ın hem de kendinin en sevdiği şarkıydı. Thomas'ın önerisiyle ilk defa dinlemişti. O günden beri onun favorisi kendisinin de favorisiydi. Dylan aklına gelen o günle gülümsedi. O günleri tekrar yaşamak istiyorsa bu mesajı atmak zorundaydı. Şarkıyı mırıldanarak mesajını yazmaya başladı.
'Thomas
Thomas dalgın dalgın televizyonda rastgele açtığı diziyi izliyordu. Telefonuna gelen bildirim sesiyle irkildi. Gizli bir numaradan mesaj gelmişti.
'Saçlarının kahvesi kalbimi yerinden söküyor. O dağınıklığı kalbimi parçalıyor. Ben sana bu kadar ihtiyaç duyarken sen beni tanımıyorsun bile, en çok canımı yakan da bu.'
Okuduğu mesajla şok olurken birden mesaj kayboldu. Yazan kişi mesajı silmişti. Fakat bunun için geç kalmıştı. Kim olduğunu bilmesede yazdığı mesaj onu geçmişe götürmüştü. Aklına gelen şeyle anlık duraksayıp düşündü. Olabilir miydi böyle bir şey...?
'Dylan
Dylan çok korkuyordu. Thomas'ın mesajını gördüğünü görünce birden korkusuna yenik düşüp mesajı silmişti. Belkide hiç yazmamalıydı o mesajı. Fakat engel olamamıştı kendine. Tekrar onunla konuşmak, vakit geçirmek düşüncesi heyecandan delirecek gibi olmasına neden oluyordu. Kalbi artık dayanmıyordu onsuzluğa. Her gece yatmadan önce dua ediyordu tanrıya. En azından rüyamda görebileyim diye. En azından rüyalarda birlikte olalım diye. Bazen istediği gibi görebiliyordu, fakat bu derecede artık sadece rüyasında görmek yetmiyordu. Gördüğü o mutlu andan uyanmak eskisinden daha çok canını yakıyordu. Bir zamanlar gündelik hayatının normali olan şeylerin şimdi sadece rüyalarının normali olması en kötüsüydü. Thomas artık onun o kahve gözlerinin içine gerçekten bakmak istiyordu. Canlı canlı, rüyada ya da bir fotoğrafta değil... Dylan artık Thomas'la eski günlerde olduğu gibi göz göze gelmek istiyordu. Onun o güzelim kahve gözlerini fotoğraflardan değil canlı olarak görmek istiyordu tekrar...
'Thomas
Thomas telefonu yerine bıraktı ve tekrar diziye odaklanmaya çalıştı. Ancak aklına takılmıştı o mesaj. Gizli bir hayranı mı vardı? Sanmıyordu. Düşündüğü kişi ise ya? Aklında tüm ihtimalleri değerlendirdiği 10 dakikadan sonra bunu öğrenmenin tek bir yolu var diyerek telefonunu eline aldı tekrardan. Bir mesaj yazıp kim olduğunu öğrenmeliydi bu gizli numaranın.
'Dylan
Dylan aklındaki şeyi atmaya çalışarak şarkıyı mırıldanmaya başlamıştı. Belki şarkı her şeyi unuttururdu. Dinlediği şarkının verdiği huzurla güzel hayal dünyasına dalabilir, belki hayallerde buluşabilirlerdi...
You're The Light, You're The Night
(Sen Gündüzüm, Gecem)You're The Color Of My Blood
(Sen Kanımın Rengi)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Are you still mine?
FanfictionHâlâ eskisi gibiydi Dylan'ın duyguları, hiç değişmemişti ama peki ya Thomas'ın duyguları?