3'

229 19 12
                                    

'Dylan

Dylan ve Thomas odadan çıktılar. Gördükleri manzara karşısında ne olduğunu sorar gibi birbirlerine baktılar. Yönetmen oraya buraya emirler verip bir yandan da bağırıp çağırıyordu.

Thomas yanlarından geçen birini durdurup ne olduğunu sordu. Adam elindeki kağıtlardan kafasını kaldırmadan "Michael rolünü canlandıracak oyuncular kayıp, yönetmen o yüzden bu kadar sinirli." dedi ve gitti.

Thomas ve Dylan aynı anda birbirlerine baktılar. Thomas "İşte şu an bittik." dedi ve koşmaya başladı. Dylan'da arkasından gitti. Yönetmenin yanına geldiklerinde son bir kez daha birbirlerine baktılar.
Thomas "Yönetmenim" diye söze başladı. Ancak yönetmen Thomas'ın sözünü kesti. "Thomas ya da Dylan'ı bulamadıysan başımdan git!" dedi kesin bir sesle. Thomas biraz korkak bir sesle "Yönetmenim biziz, Thomas ve Dylan" dedi. Yönetmen kafasını çevirip Thomas ve Dylan'a baktı. Yüzü sinirden kıpkırmızıydı. Adeta patlayacak bir bomba gibiydi. Yönetmen "Neredeydiniz siz? 1 saattir sizi arıyoruz. Telefonlara da bakmıyorsunuz. Size erken gelmeniz gerektiğini söylemiştik. Siz ise bu saatte daha yeni geliyorsunuz. Gerçekten rolü istediğinize emin misiniz?! Özellikle sen Thomas sabah konuşmuştuk. Sonra birden kayboldun. İkinizide gün boyunca görmek istemiyorum. Yarın erkenden burada olmazsanız ikinizde rolü kaybedersiniz!" dedi ve gitti.

Set çalışanlarından birisi yanlarına gelip "Bu kadar iyi oyuncular olmasanız yönetmen sizi kapının önüne koymuştu." dedi ve gitti. Dylan "Ucuz atlattık ha" dedi ve güldü. Thomas'da gülerek "Kesinlikle" dedi ve devam etti "Başka bir planın yoksa dışarı çıkalım mı?" Dylan bunu beklemiyordu ki "Ne?" diye sordu. Thomas "Müsaitsen diyorum dışarı çıkalım. Ne dersin?" Dylan heyecanla "Hayır yani evet çıkalım, planım yok." dedi. Aferin Dylan yine saçmaladın diye içinden söylendi. Fakat Dylan'ın hiç beklemediği bir durumdu bu. Ayrıca planı olsa bile nasıl reddedebilirdi ki bu teklifi. Thomas "Bu kadar ünlü bir oyuncuyla dışarı çıkmak çok eğlenceli olacak. Hatta hatıra fotoğrafı falan mı alsam senden?" dedi ve kıkırdadı. Dylan Thomas'ın dalga geçip geçmediğini anlayamıyordu şuan. Ciddi miydi? Düne kadar beraber hatıra fotoğrafı çekinmek şurada dursun bir daha karşılaşabileceklerine bile inanmıyordu. Mümkün olamayacak kadar güzeldi. Şuan bunları gerçekten yaşıyor muydu? Yoksa birkaç dakika sonra alarmı çalacak ve yine bir rüyadan mı uyanacaktı...?

Dylan arabanın korna sesiyle kendine geldi ve yolun ortasında durduğunu fark etti. Ama yanında Thomas yoktu. Thomas'ın söylediklerini düşünürken Thomas'ı kaybetmişti. Yolun karşısında bir market gördü. Oraya sormaya karar verdi. Bu düşünceyle hızlıca yola atladı. Karşıdan hızla gelen araba fren yapamadı ve Dylan'a çarptı. Dylan ne olduğunu anlayamadan yere düşüp bayıldı.

'Thomas

Thomas birkaç dakikadır Dylan'a sesini duyurmaya çalışıyordu. Ama bir türlü duymuyordu. Thomas Dylan'ın iyi olmadığını düşünüp ona su almak için yolun karşısındaki markete gitmişti. 1 şişe şu alıp parasını ödedi ve hemen aceleyle çıktı.

Yolun ortasında büyük bir kalabalık vardı. Belli ki kaza olmuştu. Dylan'ı bulmak için etrafa göz atarken yerde yatan kişiye çevirdi bakışlarını. Tanıdık gelen kıyafetlerle farkına vardı olanların. O kişi Dylan'dı.

Koşarak kalabalığın yanına adımladı. Kalabalığın arasından zar zor geçip Dylan'ın yanına çöktü. "Ambulansı aradınız mı?" diye endişeyle sordu. Kalabalıktan birisi Thomas'ın sorusuna "Evet" diye karşılık verdi. Thomas sinirle "Tekrar arayın o zaman, nerede kaldı bu ambulans?" deyip Dylan'a döndü.

Nabzına baktı önce. Hâlâ yaşıyordu. Thomas Dylan'ın şimdiden üşümüş olan elini tutup "Dylan, Dylan uyan nolur" dedi. Dylan gözlerini hafifçe aralamaya çalıştı. Gördüğü tek şey etrafındaki kalabalıktı. Göz kapakları titriyordu. Sonunda azda olsa gözünü açtığında bu kez karşısında diz çökmüş, çaresizce ağlayan Thomas'ı gördü. "T-Thomas" dedi. Sesi titriyordu. "Ö-özür dilerim." Thomas onu böyle görmeye dayanamadı. Eliyle gözündeki yaşları silip ağlamasını engellemeye çalıştı. Dylan onu bu halde görmemeliydi. "Şşt kendini yorma Dyl. İyi olacaksın merak etme, tamam mı?" dedi Thomas. Onun sesi de titremişti.

Dylan gözlerini yavaş yavaş kapatıyordu. "Dyl, hayır, hayır yapma bunu bana. Seni bir kere kaybettim zaten tekrar kaybedemem. Lütfen Dylan." dedi ve başını Dylan'ın göğsüne yasladı. Gözyaşları Dylan'ın tişörtünü ıslatıyordu.

Tam bu anda ambulansın tiz sesi duyuldu. Görevliler gelip Dylan'ı sedyeyle aldılar. Thomas tam ambulansa binecekti ki hemşirelerden biri "Beyefendi siz binemezsiniz buraya." dedi. Thomas "Çekil önümden onun bana ihtiyacı var." dedi ve hemşireyi iterek içeri girdi. Hemşire Thomas'ın ardından içeri girip ambulansın kapısını kapattı.

Thomas içerdeki oturağa oturup Dylan'ın elini tuttu. Bir yandan da içinden "Lütfen Dyl." diyordu. Onu kaybetmek şu hayatta isteyeceği en son şey bile değildi. Yıllar önce bu hataya bir kez düşmüştü. Bir daha düşemezdi, düşmemeliydi. Bu yüzden o ihtimali aklına bile getirmemeye çalışıyordu.

Hemşire Dylan'ın yarasını kontrol etti. Yara fazla ağırdı ve hasta şimdiden çok fazla kan kaybetmişti. Önce yaranın etrafını temizleyip sonra tampon yaptı. Fakat yara fazla derin olduğu için kanama durmuyordu.

Hastaneye geldiklerinde hemşire doktora Dylan'ın durumunu anlattı. Doktor acilen ameliyata alınması gerektiğini söyledi.

Thomas ameliyathanenin önüne geldiklerinde ambulansa girdiklerinden beri bırakmadığı elini bırakmak zorunda kaldı Dylan'ın. Thomas yere çöküp başını elleri arasına aldı. Ağlaması Dylan'ı o halde gördüğünden beri devam ediyordu. Bu yüzden gözlerinin kanlandığına emindi. Ağlamamak elinde değildi. Dylan'a bir şey olursa Thomas ne yapardı? Düşünmek bile istemiyordu. Canı pahasına bile olsa Thomas Dylan'ı korurdu. Thomas Dylan'ı bir kere kaybetmişti bu kez de kaybederse kendini affedemezdi.

Thomas o gün Dylan'ı korumak için gitmişti. Thomas'ın babası Dylan ve oğlunun arasındaki ilişkiyi öğrenmişti. Soylu bir aileden geliyorlardı ve babasının dediğine göre o kadar soylu bir insana bu yakışmazdı. Babası iş arkadaşının kızı Jessica ile Thomas'ı evlendirmek istiyordu. Ancak Thomas bunu istemiyordu. Thomas Dylan dışında hiç kimseyi istemiyordu zaten. Bu yüzden onu Dylan'ı öldürmek ile tehdit ediyordu. Thomas'ın babasının ne derse yapabilecek milyonlarca adamı vardı. Bu yüzden imkansız değildi Dylan'ı öldürmesi.Bu yüzden Thomas tamamen Dylan'ı korumak için, ona zarar gelmemesi için Jessica ile evlenmişti. Ama babasının bilmediği bir şey vardı. Jessica da babası yüzünden zorla evlendirilmişti. İkisi de birbirlerini istemiyordu. Bu yüzden Thomas ve Jessica bir plan yaptılar. Plana göre Thomas ve Jessica başka bir ülkede yaşamak isteyeceklerdi. Aileleri buna karşı çıkmazdı. O ülkede Thomas ve Jessica boşanıp ardından ailelerine izlerini kaybettireceklerdi. Yapmışlardı da planları başarılı olmuştu. Thomas da Jessica da isim ve soyisimlerini değiştirmişlerdi. Aynı şekilde numaralarını da. Bu yüzden aileleri onları bulamıyorlardı ya da belki uğraşmak istememişlerdi. İşte Thomas bu yüzden tekrar Dylan'ın yanına gelmişti. Dylan Thomas gittikten sonra kaldığı evi satıp başka bir eve yerleşmişti. Bu yüzden Thomas'ın onu bulması zor olmuştu.

Thomas duyduğu sesle düşüncelerinden ayrıldı. Bir kadın sesiydi ve 'Dylan' diye bağırıyordu. Hemşire ise onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Thomas ayağa kalkıp kadının yanına gitti. "Pardon hanımefendi, siz kimsiniz? " diye sordu. Kadın "Ben Dylan'ın sevgilisiyim. Sevgilim nerede?" diye bağırdı. Thomas kadının söylediğini duyunca birden başı dönmeye başladı ve bayıldı...

Eveeet yine bir bölümün sonu umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bu arada Thomas'ın gizemi de çözüldü. Bölümü okuyanlar oy ve yorum atarsa çook sevinirim. 💛Hepinize💛

'Are you still mine?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin