Öğretmenim - 1 (Düzenlendi)

49.3K 1.1K 162
                                    

-Düzenlenmiştir!-

Not: Öğretmen ve Öğrenci ilişkisinden çok daha farklı bir hikayedir. Hiçbir zaman öğretmen öğrenci ilişkisini desteklemem. Kitabın sonlarında ne demek istediğimi anlarsınız. Öğretmen öğrenci ilişkisi değilde geçmişini kaybetmiş bir kızın ellerini sımsıkı tutan bir adamın hikayesidir. İyi okumalar!

-

Diğer kitabım olan 'MAFYA'ya bakmayı unutmayın!

Medya -Ceylin

Iyi okumalar...

Bugün üniversite'ye başlayacağım ve açıkçası içimde bir yerlerde dolanan heyecan kırıntılarının yanında onları halının altına süpüren de bir gerçek vardı. Okullar açılıyor! Benim için yeterince berbat bir durum.

Çünkü üniversiteye sıkı hazırlanmıştım ve bu beni yeterince sıkıp okuldan soğumama neden olmuştu. Öyle ki bir ara sınav bittiğinde hala okula gideceğim ya da sınava gireceğim psikolojisi üzerimde dolanıyordu. Ha bu arada ben Ceylin. Sanırım uzun bir süre beraber vakit geçireceğiz. Neyse ne diyordum ben. Evet dediğim gibi sınav stresi üzerimdeyken ve hala atamamışken okulların tekrar açılması oldukça sinirimi bozmuştu. Öyle ki ben yeni ortamlara girmekten çekinen, yeni ortamlara girdiğimde kendimi rahatsız hisseden nefes bile almayı unutan bir insanım ki gidip koskoca amfiye gireceğim. Stresten 5 kiloyu şimdiden verdim.

Maddi durumu oldukça yüksek olan bir ailenin kızıyım. Ama annem ve babam bana bu hayatta hep kendi emeğimle bir yerlere gelmem gerektiğini o zaman gerçekten başarmak ne demek anlayacağımı söylediler. Ben de üniversiteye babamın parasıyla gitmek yerine kendi emeğimle gitmeyi tercih ettim. Öyle de oldu, oldukça başarılı olmuştum. Elbette özel bir üniversiteye gidiyordum ama tam burs almıştım. Bu belki size tuhaf gelebilir ama kendi başarımla mutlu olmayı tatmıştım. Küçüklüğümden beri hayalim olan bölümü 'Mimarlık Fakültesini' kazanmıştım. Kimisine göre hedefim düşük gelebilir belki ama benim hayalim bu bölümdü.

Yataktan zorla da olsa kalkmış kısa bir duş alarak hızla üzerimi giyinip odamdan çıkarak kahvaltı etmek üzere merdivenlerden inmeye başladım. Annemin kendi elleriyle kahvaltı hazırladığı nadir günlerdendi. Çünkü kendisi de çalışıyordu ve sabahları doğru düzgün görüşemiyorduk. Bir ben işte okuldan geldiğimde görüşüyorduk ki o da çok uzun sürmüyordu çünkü ben ders çalışmaya gidiyordum. Annem de bizim şirkette babama yardımcı oluyordu. Ve sanırım okulumun ilk günü olduğu için kendisi işe gitmemiş bana kahvaltı hazırlamayı tercih etmişti.

Gidip yanaklarından öperek 'Günaydın Sultanım' dedim.

"Günaydın cadı, hadi soğutma krep'ini otur hemen masaya." deyip yanağımdan o da öptüğünde masaya oturdum. Önümdeki enfes kreplere baktığımda ne kadar aç olduğumu anlamıştım. Krep'i dörde bölüm çilek reçeli sürdüğümde ağzıma bir krep götürüp kahvemden bir yudum aldım.

Imm... Kahve, en sevdiğim.

"Günaydın güzel bayanlar." diyerek masaya oturan babama ağzım dolu olduğu için 'Günaydın' demek yerine 'gşsdölsmg' gibi şeyler demiştim ki dediklerim randoma taş çıkaracak cinstendi.

Babam gülerek masaya oturduğunda o da önündeki krepten yemeye başladı. Hızlı olmaya çalışıyordum çünkü geç kalmayı seven bir öğrenci değildim. Gerçi böyle diyorum ama Üniversite ortamı nasıldır bilmediğim için kendi kendime yorum yapmaya çalışıyorum. Sanırım gitmeden öğrenemeyeceğim. Ve bu gidişle bütün masayı yemeye devam edersem sanırım hiç bir zaman öğrenemeyeceğim.

"Geç kalacağım ben ya, bu kadar yeter. Ellerine sağlık annem." dediğimde babam da masadan kalktı. "Biz bırakalım seni şirkete geçeceğiz zaten." dediğinde kafamı onaylar bir şekilde salladım. Annem ile babam beni okula bıraktığında ikisini de öpüp kapıya doğru yürüdüm. Heyecan gerçekten bütün vücudumu titretmeye yetmişti. Resmen ellerimin titrediğini hissediyordum. Keşke şurada bir yerde kahve makinesi falan olsa. İçip rahatlardım.

- Öğretmenim - (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin