Medya: Ceylin
İyi okumalar...
"Beni beklemeden niye çıktın ki sınıftan? Bir de uçmuşsun bulacağım diye canım çıktı." dedim bahçedeki banklarda oturan Seda'nın yanına oturarak. Omuz silkip gözlerini ayırmadan önündeki ağaca bakmaya devam etti. Sırtını sıvazladım destek vermek istercesine. Ama böyle aşk işlerinden anlamayan bir insan olarak ne yapacağımı bilmiyordum. Lise sonda yani geçen sene birini seveyim demiştim onu da elime yüzüme bulaştırmıştım. Gerçi sonradan fark ettim sevmemişim sadece çocuksu bir şey olduğunu.
Yani kısacası anlamıyorum aşk işlerinden. Anlayan varsa bana da bir ara ders verirse süper olur. Sırtını okşamaya devam ederken ona olanları anlatıp anlatmamakta hala kararsızdım. Belki anlatıp rahatlayabilirim ama içimden bir ses böyle bir şeyin beni daha çok sıkacağını söylüyordu. Gerçekten ne yapmalıydım?
"Ben de sınıftaydım, yani aranızda kötü bir şey olmadı anladığım kadarıyla. Biliyorsun böyle şeylerden anlamıyorum ama görebiliyorum sonuçta. Kendini üzecek bir şe-"
Cümlemi tamamlamama izin vermemişti. Gerçi iyi ki de izin vermedi çünkü ben de sonunu nasıl tamamlayacağımı bilmiyordum. Gerçekten harika (!) bir arkadaşım. "Adımı bile aklında tutmayan bir insana gidip açılacak kadar kafayı yemedim, sadece bu kadar çabuk kendimi kaptırmama sinirleniyorum hepsi o kadar." dediğinde bir şey dememiştim. Şu an kendimden nefret ediyordum. İnsan arkadaşına destek olamayacaksa neden ortalıkta biz arkadaşız diye gezerdi ki.
"Her şey güzel olacak." dedim aklıma başka bir şey gelmemesiyle. Kafasını sallamakla yetindi. Önündeki ağaca bir süre daha baktıktan sonra çantasını koluna takarak ayağa kalktı. "Eve gitsem iyi olacak, uyumalıyım." dediğinde kafamı sallamakla yetindim. Gülümseyip arkasını döndüğünde bir süre arkasından baktım. "Üzme kendini, ben senin her zaman yanındayım!"
Arkasından bağırdığımda durup arkasını döndü. Bana gülümseyerek elini kaldırdığında ben de ona gülümsedim. Tekrar yürümeye devam ettiğinde okulun kapısından çıktı. Derin bir nefes alırken telefonumu elime aldım. Saat on bir buçuktu. Daha akşama çok vardı. Gireceğim dersler de vardı. En azından derse girip kafamı dağıtabilirim. Banktan kalktığımda başlayacak olan dersime gitmeye başladım.
Keşke birisi de bana her şey güzel olacak dese. Ve ben güzel olmayacağını bilsem de bu söze inanmaya çalışsam.
Olsun Ceylin ben eminim 'Her şey güzel olacak!'
-
Saat sekize yaklaşıyordu ve ben hala yatağımda hazırlanmamış oturuyordum. Gidip ne yapacaktım ki? Bütün söylemem gerekenleri söylemiştim ve yine sinir olan taraf ben olmuştum. Gitmek istemiyordum çünkü eve döndüğümde sinirden yerinde duramayan ben olacaktım. Ama bir yanımda gitmeyi o kadar çok istiyordu ki... Gidip o sırıtan ağzına tokadı yapıştırmak istiyordum. Çabuk karar vermeliydim çünkü sekize az kalmıştı. Bu adam bana evimin adresini sormamıştı ama bildiğine emindim. Açıkçası da korkuyordum çünkü tanımıyordum onu. Tanımadığım bir insana güvenemem sonuçta, hele ki benimle zorla evlenmek isteyen bir insana asla güvenmem.
Dudaklarımı ısırdım, bir karar vermem gerekiyordu. Ya gideceğim, ya da o adam kapıma geldiğinde onu kovacağım. Ve sanırım ne yapmam gerektiğini çok iyi biliyorum. Ben inatçı bir kızdım ve dediğimi yaptırmak için elimden geleni yaparım. Ve ben bu kafalarında kurdukları 'evlilik' saçmalığını yok edeceğim.
Yataktan kalktığımda hiçbir şekilde özenmeden kot pantolonum ve gömleğimi giydim. Gömleğimin bir ucunu pantolonumun içine soktuktan sonra üzerime siyah deri ceketimi geçirdim. Spor ayakkabılarımı giydiğimde yatağıma attım kendimi. Gömleğimin kırışması umurumda değildi. Acaba geldiğinde bana ulaşmayı nasıl planlıyor? Acaba camdan arabasına taş mı fırlatıp kendimi tuvalete mi kilitlesem? Bırak çocukluğu Ceylin. Yüzleşmekten asla korkma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
- Öğretmenim - (Askıda)
Humor"Yakında benim olacaksın desem çok mu klasik olur? " deyip güldüğünde hoca gülüşünün güzelliğine takılmayı çok isterdim ama beynim çoktan sinyal vermeye başlamıştı. Bu adam ne diyordu ya. Bileğimi hocanın ellerinden kurtarırken bir adım geriledim. A...