Anıl beni öpmek üzereydi ve elimden hiçbir şey gelmiyordu.Nedenini bilmiyordum ama sanki felç olmuştum. Hareket edemiyordum, resmen sinirlerim bir süreliğine işlerini bırakıp tatile gitmişlerdi. Tam da sırasıydı ya (!). Anıl bana yaklaşmaya başladıktan sonra gözlerimi sımsıkı yumdum galiba bunu görmek istemiyordum ya da olacaklardan korkuyordum. Hareket edemediğime göre yapacak bir şey de kalmamıştı. Çığlık atıp, "Anıl dur! " diye bağırmalıydım belki de. Ama yapamadım. Tek yaptığım şey beklemek oldu. 5 saniyedir bekliyordum ama beni öpmüyordu. Gözümü açtım ve... Aman Allah'ım! Ölüyorum biri ambulans çağırsın. Hatta en iyisi tabutçuyu bulun siz. Doktor bile beni kurtaramayacak bu gidişle. Çocuk dibimdeydi ve çok güzel dudakları vardı. Beni öpmek üzereydi. Her an ölebilirim ayrıca Aylin onunla çıkıyor ve hayatım gözlerimin önünden geçiyor. Allah'ım ben ne saçmalıyorum böyle? Birden bizim evin kapısı açıldı, Allah'ım kurtuldum şükürler olsun Yarabbim. Ve çıkanın annem olduğunu görmemle oluşan saliselik şok ardından kendine geliş ve korkulu anlar! Tamam Anıl'la öpüşmekten korkuyordum ama annemin karşısında Anıl'la böyle bir durumda olmaktan daha çok korkmalıydım. Anıl'ı hemen ittirdim - felç olmadığım için mutluyum - o da hemen geri çekildi. İnşallah annem bizi yakalamamıştır derken annemin yumuşak bakışlarını görünce yakalanmadığımızı anladım. Annemin arkasında Selen "Özür dilerim kanka durduramadım Hande Teyze'yi'. " bakışı yaparken bende ona "Sonra konuşacağız seninle!" bakışı yaparken annemin sesiyle ona döndüm.
"Aa merhaba Anıl ne yapıyorsun bu saatte burada? İçeri gelsenize Alina. "
Anıl kendi kendine çok kısık bir sesle 'sıçtım' diye fısıldarken bende ona belli etmeden sessizce kıkırdadım.
" Merhaba Hande Teyze. Ben hiç içeri geçmeyeyim gidiyordum zaten. "
" Olur mu öyle şey buraya kadar gelmişsin akşam yemeğine de kal. "
İşte şimdi sıçan taraf ben olmuştum. Anıl'ın suratındaki ifadeyi anlamak zordu mutlu muydu, mutsuz muydu anlayamadım. Ne diyeceğini merak etmiştim. Soran bakışlarla bana bakınca dudağımı büzdüm.
" Peki Hande Teyze. "
Oğlum niye " Olmaz Hande Teyze annem kızar. " demiyorsun da " Peki Hande Teyze. " diyorsun delirdin mi sen? Oh, tabii senin işine gelir. Mahvolan taraf gene ben oldum işte! Her neyse üzgünüm sinirlenince kendime hakim olamıyorum da.Selen ortadan sıvışırken, ben Anıl ve annem de içeri geçtik. Koridordan salona geçtik ve masaya yöneldik. Ben Anıl'a " Hayırsız evlata bak, koynumuzda yılan beslemişiz." dermişçesine bakarken o bana soran bakışlarla bakıyordu. Ah yazık , anlamadı çocuk. Anlasa ne derdi acaba? Masaya oturduk.
" Alina sen şuraya geç, Anıl sen Alina'nın yanına geç Selen sende Alina'nın karşısına oturabilirsin.Ben hemen yemeklerinizi koyayım. "
Müthişsin anne, tebrik ederim. Ben Anıl'dan kaçıyorum sen onu benim yanıma oturtuyorsun. Birde anneler bu konularda " Sevgili olmak için yaşın küçük. "derlermiş. Birde benim anneme bak çocuğu benim yanıma oturtuyor. Tabii benim annemde öyle sevgili olmak için yaşın küçük falan diyor da yani şimdi ... Anıl'ın bana o gözle baktığını bilmiyor ki kadıncağız. Neyse yemeği yiyeyim hemen odama kaçayım. Anıl'dan önce bitirebilmek için ayı gibi yemem lazım derdim de bu çocuk ayıdan beter yemek yiyor. Herhalde bir dakikaya kalmaz bitirir bu yemeği. Gazla Alina, gazla! Yaparsın.
30 saniye sonra yemeğim bitmişti,
" Herkese afiyet olsun. "
" Nereye Alina? "
" Odama gidiyorum anne. "
" Aa misafir varken hiç masadan kalkılır mı Alina? Çok ayıp. Geç otur yerine. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz ~
Teen FictionHer yaz olduğu gibi gene tatile gidecektik. Bir hafta önceden hazırlamaya başlamıştım bavulları. Her yıl gidiyorduk tatile ama bu seferki farklıydı. Bu yıl annemler Kuşadası'nda yeni bir yazlık almışlardı. Yeni yazlığımızı görmek için sabırsızlanıyo...