Venice

3.7K 283 59
                                    

İyi okumalar😘

Elvin ve Steve, Venedik manzarasına hakim bir yerde güzel bir kahvaltı yapıyorlardı. Tıp konferansı bu yıl Venedik'te yapılıyordu. Elvin konuşmacı olarak katılacağı için Steve de onunla gelmişti. Konferans bahanesiyle ufak bir tatile çıkmışlardı. Şimdi de keyifle vakit geçiriyorlardı.

"Sana gelmenin iyi olacağını söylemiştim. Baksana ne kadar güzel." Steve güldü. Bu bir iş gezisi olduğu için gelmek istememişti. Ama Elvin baş başa geçirecekleri bu bir hafta için onun aklını çelmişti. Konferans dört gün sürüyordu ama onlar bir hafta kalıp tatil yapacaklardı.
"Haklısın hayatım. Ama sıkıcı bir iş gezisi olur diye düşünmüştüm." Elvin muzip bir ifade takındı.

"Benim olduğum hiçbir yer sıkıcı olmaz sevgilim." Cümlesinin bitişiyle eş göz kırptığında Steve güldü. Elvin'in her haline bayılıyordu.
"Bu kadar egoist olmak zorunda mısın? Tony'yle konuşuyormuşum gibi hissediyorum." Elvin ufak bir kahkaha attı.
"Birincisi, egoist değilim. İkincisi, Tony'yle çok benziyoruz ama ben ondan daha iyiyim." Steve ona göz devirdi ve konuyu değiştirmek için konferansla ilgili şeyler sormaya başladı.

"Her gün tüm konuşmaları dinleyecek misin?" Elvin ağzına bir şeyler daha tıkarken kafa salladı.
"Evet. Bu çok önemli. Yeni gelişmelerden haberdar olmalıyım." Steve bir iç çekti.
"Sanırım ben de kendime o sürede yapacak bir şey bulmalıyım." Elvin güldü.
"Seni harika bir yere götüreceğim Steve. Bayılacaksın. Rahat rahat 4 günü orada geçirirsin diye düşünüyorum." Steve tek kaşını kaldırıp sevgilisine bakarken konuştu.

"Aslında 3 gün diyebiliriz. Senin konuşmanı dinlemek istiyorum." Elvin gülümseyerek ona baktığında Steve omuz silkti. Elvin'in doktor ve bilim insanı kişiliğine hayrandı. Onun yeni bir şeyler geliştirmesine, üretmesine olan saygısı sonsuzdu. Bu yüzden bununla ilgili şeyleri kaçırmak istemiyordu.
"Bana daha fazla aşık olmak için harika bir yol." Bu kez Steve güldü.
"Sana daha fazla aşık olmam için ne kadar yol varsa hepsini bulacağım."

Elvin'in ilk defa aldığı bir iltifattan yanakları kızarıyordu. Sessizce suyuna uzanıp yüzündeki gülümsemeyi bırakmaya çalıştı. Steve'in onu böyle sevmesi, ona inanılmaz geliyordu. Ona sahip olduğu için kendini oldukça şanslı hissediyordu.

Son hazırlıkların bitip bitmediğini görmek için konferans binasına gittiler. Elvin, Natasha için bulduğu tedaviyi değil kendi alanı için bulduğu tedaviyi ve ilacı tanıtacaktı. Kendisi her ne kadar birçok konuda en ince ayrıntıları bile bilse de bazıları bunu kabul etmiyor sadece kendi alanında çalışma yapmasını söylüyordu. Elvin de kendi alanı için bulduklarını paylaşacaktı.

Kendi sunumu için istediği her şeyi tek tek titizlikte kontrol etti. Sunum da en az yaptığı çalışma kadar önemliydi. Bu yüzden her şey yolunda gitmeliydi. Her şeyin eksiksiz olduğunu görünce bir rahatlama yerleşti içine.
"Her şey yolunda mı?" Steve'in kollarını beline sarması üzerine o ellerini onun ensesinde birleştirdi.
"Yolunda. Şimdi biraz Venedik turu yapabiliriz."
"Hay hay."

Steve uzanıp onun burnuna bir öpücük bıraktığında Elvin kıkırdadı ve birlikte çıkmak için ayrıldılar. Ellerini birbirlerine kenetlemiş çıkmak için binanın lobisinde yürürken Steve gördükleri tabelayla göz devirirken Elvin güldü.

Stark Endüstrileri.

Tony, Elvin'in teknoloji sponsoruydu. Maddi olarak da sponsoruydu. Dolayısıyla konferansa bir el atmıştı. Bu, Elvin için alışıldık bir durumdu. Ama Steve her gittiği yerde Tony'ye dair bir şeyler bulmaktan sıkıldığı için göz devirmişti. Aslında hak da veriyordu. Sonuçta Tony, çağın teknolojisini neredeyse tek elden yönetiyordu. Dolayısıyla normaldi ama yine de görmeye dayanamıyordu.

Birlikte sandalla ufak bir tur yaptılar. Meşhur Murano'dan cam eşyalar aldılar. Steve'in evi içinde birlikte birkaç güzel parça seçtiler. Steve, Elvin fark etmeden ona bir hediye almayı başarabildiği için mutluydu. Elvin ise aklında sunumu olduğu için biraz dalgındı. Tek istediği sorunsuz geçmesiydi.

Elvin, Steve'in çok seveceğini bildiği için onu buradaki antika bir plak dükkanına götürdü. Steve'in yüzündeki ifadeyi keyifle izledi.
"Burası çok güzel."
"Beğeneceğini biliyordum. Hadi gel." Elvin onu içeri sürüklerken ekledi.
"Evin için yeni plaklar seçelim." Steve ise onu düzeltmeden edemedi.
"Evimiz için." Elvin bu cümleye bir şey demedi. Steve'in onunla ciddi düşündüğünün farkındaydı.

İçeri geçtiler ve rafları dolaşıp kendi favorilerini toparladılar. Aralarında küçük bir eleme yapıp hangilerini alacaklarına karar verdiler. Ancak Steve bir türlü dükkandan ayrılamıyordu.
"Steve.. çok açım. Lütfen artık çıkabilir miyiz?" Steve en sonunda ikna olup dükkandan ayrıldıklarında Elvin rahat bir nefes aldı.

"Ne yiyeceğiz?"
"Ben pizza yeriz diye düşünmüştüm ama sen istersen beni de yiyebilirsin." Elvin'in cümlesi üzerine Steve'in gözleri büyüdü. Topluluk içinde hala bu tarz şeylerden, bunu konuşmaktan da kaçınıyordu. Elvin onun kızaran yanaklarına güldü.
"Bunun intikamını alacağım bayan Banner."
"Benden istediğiniz her şeyi alabilirsiniz bay Rogers." Steve yutkundu.
"Yerinizde olsam bunu devam ettirmem. Zira yarınki sunumda rahat yürümek istersiniz diye düşünüyorum."

Bu kez Elvin şaşkınlıkla ona baktı. Steve'in utanıp ona kızacağını düşünüyordu ama Steve onu güzel bir şekilde susturmayı başarmıştı. Elvin bu kez uysal bir kız oldu. Çünkü Steve Rogers, erdemli biri olarak her konuda sözünü tutardı.
"Pekala Stevie, susuyorum." Steve Rogers bir zafer gülümsemesi takındı. Her ne kadar düşünceli, kibar bir beyfendi de olsa ilişkisinde ipleri elinde tutmayı severdi.

Birlikte geldikleri pizzacıyı Steve beğeniyle süzdü. Elvin buraya çok geldiği için şehre oldukça hakimdi. Manzarası güzel bir masaya yerleştiler ve siparişlerini verdiler.
"Burası gerçekten güzel görünüyor ama çok eski." Elvin onu onayladı.
"Şehrin bu tarafındaki pizzacılar oldukça eski. Geleneksel pizzalar yapıyorlar. Pizzalar geldiğinde anlarsın. New York'ta yediğimizle alakası yok. Tadı mükemmel." Steve bu cümleler üzerine sabırsızlanırken Elvin de aynı durumdaydı. Açlığa asla gelemiyordu.

"Bir de, pizzalar geldiğinde çatal-bıçak isteme. İstesen de vermezler zaten."
"Neden?"
"Geleneksel pizzacılar böyle. Çatal bıçak kullanamazsın. Sadece elinle yersin. Büyük saygısızlık bıçak istemek." Steve yeni öğrendiği şeylerle şaşırırken onaylamayı da unutmadı. Bu kadar leziz kokan bir şeye saygısızlık yapamazdı.

Yemeklerini yedikten sonra bir süre daha orada kalıp akşam manzarasının tadını çıkardılar. Başka bir şehirde, hiçbir telaşı olmadan gezmek, eğlenmek, yemek yemek dünyanın en iyi aktivitesi olabilirdi. Bu yüzden ikisi de oldukça huzurluydu. Elvin Steve'in göğsüne yasladığı başını hafifçe kaldırıp onun yanağına, çenesine ve boynuna öpücükler bıraktı. Steve ise onun alnını öpmekle yetindi.

"Dönelim mi artık?" Steve onu onayladığında kalkıp otellerinin yolunu tuttular. Gece sessizleşen şehirde yol bile güzeldi. Otele geldiklerinde sakince odalarına çıktılar. İçeri girdiklerinde bir şeyler farklı gibiydi. Her şey yerli yerindeydi ama bir tuhaflık vardı. Elvin ve Steve'in bakışları kesişti. İkisi de ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Elvin fark ettiği şeyle bir küfür savururken hızlıca odada çalışma masasına adımladı.
"Ne oldu?"
"Steve serum yok!"
"Ne?!" Elvin şok olmuştu.
"Serum yok! Buradaydı. Çantada. Yok. Çalmışlar!"
"Siktir." Steve Rogers kendine hakim olamayıp ağzından bir küfür kaçırdı. Elvin ise delirmek üzereydi. Yarınki sunumunun en önemli parçası, kendi hazırladığı serum çalınmıştı ve Elvin ne yapacağını bilmiyordu.

Biraz da kaos🙃
Bölümler eski düzenine dönüyor, unutmayın🙃
Oy verip yorum yapmayı unutmayın😘

Doctor/ Rogers(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin