Ah başımm!! Nasıl da zonkluyordu böyle... Gözlerimde sanki kilolarca ağırlık var kalmak bilmiyor. Kenardan fısıltılar ''Abi uyanıyor galiba'' ''Eren iyi misin?'' bu Yusuf'un sesiydi ama onlar evde değildi ki noluyordu? Saat kaçtı şu an?
''Bi-biraz su alabilir miyim?'' hemen bir el su uzattı sanki bu anı bekliyormuş gibi. Ağzımı ve boğazımı ıslatacak kadar içtim. ''Ne oldu bana? Saat kaç?''
''Silahlı bir saldırı düzenlenmiş eve ve şuan saat sabah 6'' bunları bana diyen Yusuf'tu.
''Kenan?! O da yanımdaydı''
''Önce bir gözlerini açarsan her şeyi göreceksin'' bunu diyen de Kenan'dı. Sesi hemen yanı başımdan gelmişti sanırım suyu bana veren de oydu. Ay ben bi uwuu oldum. Sakince gözlerimi açtım. İlk başlarda etraf bulanıktı birkaç kez kırpıştırdıktan sonra görüntüler netleşti.
''Ne oldu bana? Siz evde değildiniz ne zaman geldiniz?''
''Abartılacak bir şey yok eve her zamanki gibi bir saldırı düzenlendi ve hazırlıksız yakalandık. Kurşun kulağını sıyırıp geçmiş. O yüzden bir sorun yok. Sadece biraz dengeni kaybettin ve yakından bir olay olduğu için bayıldın hepsi bu. Bir şeyin yok telaşlanma'' İyi de ben zaten bana bir şey olacak diye endişelenmemiştim. Başak için daha çok endişelenmiştim.
''Tüh şansına küs Patron! Bugünde ölmedim.'' deyip göz devirdim. ''Iıı.. Peki bir sorun yoksa hepinizin neden başımda olduğunuzu öğrenebilir miyim malum saat sabahın körü?!''
''Allah'ım sabır ver! Adamda ki rahatlığa bak ilk günler benim sizinkiler gibi hayatımda silah yok deyip boş boş konuşup baş ağrıtıyordun.''
''Alıştık be Patron. Alıştıranlar utansın. Neyse uyuyabilir miyim tekrar?!''
''Hayır tatlım uyuyamazsın. Çünkü doktor her ihtimale karşı 24 saat boyunca uyumaman gerektiğini söyledi.''
''nEE 24 saat mi!! Hayatta olmaz öldürün beni daha iyi valla bak mafya bozuntusu beni öldürmek istiyordun zaten bence tam sırası söz ses etmem.'' bu lafım üzerine Kenan belindeki silahı çekti. Aynı anda tabi ki de gözlerim büyüdü. 'Kime blöf yaptığını unuttun herhalde beyinsiz.'
''Hop HOP! Abi bir sakin olun ya. Eren şimdi o yataktan kalkıyorsun. Kenan abicim sende sok o silahını geri'' Ortalığı yatıştıran kurtarıcım yine Maviş olmuştu. Boncuk boncuk gözlerimle bakarak yüzükler efendisinden repliği değişik kopyalayarak ''Kurtarıcımısss'' dememle ortalığın karışması bir oldu.
''Abi yok cidden öldürürüm bunu'' evet sorun yok alışığız ama Murat'ın ''Bence de sık gitsin'' demesi beni şok etti. Sadece beni değil sanırım odadaki herkesi şok etti kendisi de dahil. Allah'ım ne şapşal biri kendi söylediği şeye şok oldu.
YA bu çocuğu kim koruma yaptı. Çok tatlıydı, parıl parıl gözleriyle tam bir şapşal ifade vardı suratında onu çok sevmiştim sanki olmayan abim, hiç tanışmadığım arkadaşım gibi hissediyordum sanırım bu yüzden onun bana bu demesi beni biraz kırdı. Neden? diye soramıyorum bile. Çok saçma. Saçmalamış, birden bire söylemiş olabilirdi ama yine de bana benim ona verdiğim kadar değeri vermemesi kırmıştı belki de beni.
-''Eren cidden öyle söylemek isteme..''
-Hayır hayır ! cidden hiç önemi yok. Anlıyorum seni, evet haklısın, eminim dediğin gibi olmuştur.
-''Er...'' tekrardan sözünü kesmek zorunda kaldım. İşleri ikimiz içinde zorlaştırmasa ve odadan çıksa nolurdu sanki. Çünkü daha fazla gözyaşlarımı tutabileceğimi sanmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMA O MELEK
Teen FictionBirisi tüm felaketleri üzerine çekebilir mi ya da sürekli başına bir şeyler gelir mi? Normalde hayır ama söz konusu Eren olunca evet. Bu felaketlere bir de aşırı yakışıklı, bazen diktatör mafyamız eklenirse ve bu mafyamız da dümdüz biriyse. -Senin...