Bazı anlar vardır insanın hiç yaşamak istemediği ya da zamanın o an durmasını istediği...
İşte benim için de şu an hangisi olursa olsun kabulümdü. İki kelime ve bir kırgın bakıştı benim başımdan aşağı soğuk sular döktüren. Nerede olduğumu, kim olduğumu unuttuğum kısa bir zamandı gerçekliğe dönmemi sağlayan. Küçük kızın uzattığı eli tuttuğum gibi kucağıma aldım ve arabama doğru koşmaya ve konuşmaya başladım.
''Ufaklık boynuma iyice sarıl, ben seni zaten sımsıkı tutuyorum. Korkma.''
''Peşimizden geliyorlar melek onları görebiliyorum.''
''Tamam, sorun değil. Bak ben ikimiz için de koşuyorum, birazdan daha da hızlı koşucam. Ama senin de bana yardım etmen gerek.''
Ufaklik kicağımdayken Hemen yere çömeldim ve elime gelen ne varsa aldım; toprak, taş parcaları ve bazı kurumuş dallar vs. Elimle avuçladığım gibi boynumu sımsıkı tutan kızın eline tutuşturdum.
''Onlar bize dokunacak kadar yaklaşırlarsa eğer gözüne at bunları''
diye tembihledim ve küçük kızdan ufak bir baş sallaması kazandım. Salak gibi arkama bakarak koşamazdım. O benim arkamdaki gözüm olacaktı.Yola yaklaşmıştım. Tam yola çıkıcağım zaman kenardan birinin bize doğru atlamasıyla ikimizde hatta üçümüzde yere devrildik. Kabul gafil avlandık. Demek ki sadece arkaya bakarak koşmak olmuyormuş. Ufaklık çığılık çığlığa bağrırken ben üzerimizdeki camışı atmaya çalışıyordum.
Birkaç defa yuvarlandıktan sonra ufaklık altta ben üste kalacak şekilde durduk ve hemen sonrasında sırtıma binen ağırlıkla böylesinin çok daha iyi olduğunu anladım.
Ufaklik ani bir hareketle Avuçlarındaki kumu adama doğru atınca Adam bağırarak sırtımdan kalktı.Kazandığım zamanla hemen anayola tekrardan koşmaya başladım ve Allah'ım şükürler olsun. Artık arabam görüş açıma girmişti. Arabamı gördüğümde hiç bu kadar sevinecegim aklıma gelmezdi. Kafamı çevirerek arkamı kontrol ettım ve hayret! Temizdi. Filmlerde boyle olmazdı.Koşa koşa arabama geldim ve her ihtimale karşı kızı güvende olması için bagaja koydum. Nolur nolmaz sonuçta. Filmde böyle şeylerde hep etrafları çevriliyordu. Bari kızı güvene almış olalım. Çektiğimiz eziyet boşa gitmesin
Aklımdan bunları geçirmemle etrafımı o iğrenç üçlüyle çevrilmesi bir oldu. Cidden mide bulandırıcıydılar.
Sarı dişleri ya da sigaradan sararmış bıyıkları, önden birkaç dişleri kırılmıs, kafası hafıf kel ve kocaman göbekleri.... Leş gibi kokmaları da ayrı bir tiksindiriciydi. Harbi ben bunların elinden iyi kurtulmuşum. 'Sence kurtulmuş gibi misin gerizekalı'. Doğru pek kurtulmuş sayılmam ama bence bi tebrik edilmem de sorun yok. Buraya da kolay gelmedik.''Çocuk nerede''
''Bilmem etrafta dolaşıyordur. Çocuk bakıcısı mıyım ben.''
'' Bana bak evlat biz öyle senin dalga geçeceğin türden insanlar değiliz. Nasıl bir işe bulaştığından, o kızın kim olduğundan haberin yok.''
'' Bir daha bu kadar kibar sormam tekrar ediyorum. Kız nerede'''' Bilmiyo-''
lafımı aynı anda tam üç şey kesti. Birincisi çeneme geçirilen yumruk. ikincisi bagajdan gelen ''burdayım piç'' sesi ve son olarak da boş asfaltta drift atarak duran araba sesleri.Kısa bir sesizlik oldu ve yine bagajdaki ses bunu böldü. ''İşte babam geldi şımdi sizin kafanızı koparacak ve melek burası cok sıcak çıkar beni burdan ''
gerçekten babası olması için iki üç saniyelik bir dua ettim. Çünkü eğer babasıysa ben bu işten zararsız ve ziyansız kurtulur. Kasabada küçük bir çiftlik alır ve bahceşine ananas ekerdim. sonra bir iki tane kedi köpek alır, biraz gitar çalar biraz da kapalı havuzumda yüzerdim. Geceleri eve bi iki erkek at-- . Duyduğum silah sesiyle hemencik hayal dünyamdan çıktım. Nereden geldi o ses. Noldu az önce? Aaa önümdeki adam artık yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMA O MELEK
Novela JuvenilBirisi tüm felaketleri üzerine çekebilir mi ya da sürekli başına bir şeyler gelir mi? Normalde hayır ama söz konusu Eren olunca evet. Bu felaketlere bir de aşırı yakışıklı, bazen diktatör mafyamız eklenirse ve bu mafyamız da dümdüz biriyse. -Senin...