Yeni güne koltuktan dayak yemiş gibi uyananlardandım. İmkansız. Bu kadar rahat bir koltukta uyanıp, dayak yemiş gibi hissetmem imkansız. Başım dönüyordu. Kendimi fuhuş operasyonunda basılmış, derdimi amire anlatamıyormuşum gibi güne başlayacağımı hiç tahmin etmiyordum. Kenan oda da yoktu. Sahi, saat kaçtı?
Koltuktan kalktım ve odadaki banyo kapısını her ihtimale karşı tıklattım. Ses yoktu. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra ambalajlı diş fırçasını gördüm. Büyük ihtimalle misafirler içindi, hemen dişlerimi fırçaladım. Yaklaşık iki gündür dişlerimi fırçalamıyorum ve neredeyse ağzım ceset yemişim gibi kokuyordu. Bu sorunu da hallettikten sonra kıyafetlerimi değiştirmeliydim. Evde pijamayla ya da yırtılmış pis kıyafetlerimle gezemezdim. İlk işim birinin bu işi halletmesini söylemekti. Sonuçta burada kalmak isteyen ben değilim, beni tutanlar onlardı. Misafir ağırlıyabilmeliler. 'Abartma Eren, bir şeyi de abartma'. gülümsedim 'neden abartmim kii'
'' Günaydınnnn'' diyerek mutfağa mutlu bir giriş yapmak istedim. Öncelik karnım, sonra kıyafetlerim ve sonra istikbalim. Benim mutlu girişime mutfaktakilerden de aynı karşılığı aldım. Benim yaşıma yakın olan kız sanki kur yaparak söyledi ama bacım geçecen o işleri be. Benimki sana kalkmaz. Ama yine de bakılır...
''Evet güzel hanımlar! Ben bu evin beslemesi olarak kahvaltı yapabiliyor muyum acaba, hımm''
''Estağfirullah efendim! Kahvaltınızı nerde isterseniz ve nasıl olsun?''
''Benim için hiç zahmet etmenize gerek yok bir iki bir şey koysanız atıştırsam yeterli, mümkünse dışarda yiyebilir miyim?''
''Tabiki siz geçin, biz hemen hazırlayıp getiriyoruz.'' Teşekkür edip çıktım. İnsan olmak, insana değer vermek bu kadar basit. Kibar olmak, kalp kırmamak bu kadar güzel.
Güneşli havada bahçede hiçbir korumanın olmaması Başak'ın sesinin çıkmaması ve Kenan'ı ortada görmemem garip geldi. Bir yerde bir şeyi öğrenmek istiyorsanız bunu hizmetli kişilere sormak en iyisi, çünkü onların evin eli ayağı hatta gözü kulağıdır. Benim avımda elinde tepsiyle bana doğru yaklaşmaktaydı.
''Buyrun efendim!''
''Adım Eren, bana adımla seslenebilirsin, hem işin yoksa biraz sohbet edebilir miyiz? Yalnız yemekten haz etmiyorum.''
''Tabiki size her zaman zaman ayırabilirim.'' Galiba burada ben av olabilirim.
''Senin ismin nedir?''.
''Aysel''
''Aysel millet nerede, dün bir dünya adam vardı da hepsi nereye saklandı ki'' diyip güldüm. Ama o işi baya abartarak kahkaha attı. Gülünce fark ettiğim şey ise benim dudaklarım baya acıyordu. Dün ağzımın üstüne yere mi çakıldım acaba, göğsümde de biraz sızlama vardı.
''Alemsin Eren, hepsi şuan toplantı odasında, Başak hanım da hocasıyla derste''
'' Ahh!! tabi ya nasıl unuturum bunların mafya olduğunu diyerek onları ti'ye aldım.
''Ayselcim evde çok yalnızlık çekiyorum. Lütfen beni arkadaşın olarak görür müsün? Bu evdekilerin hepsi zorba, onlarla anlaşabileceğimi sanmıyorum. Benim burada bu ev hakkında hatta evdekiler hakkında bilmem gereken bir şeyler var mı ?'' Tabiki de dediğim şeylerin çoğu oltaya gelmesi için yemdi. Yoksa gayet de güzel anlaşmıştım mavişimle Muratımla hatta diğerleriyle bile.
'' İnanın size anlatacak çok şeyim var. Buradakiler hakkında bilmeniz gereken o kadar çok şey var ki hangisinden başlamalıyım bilmiyorum. Ama burada böyle ayaküstü size anlatamam. Akşam odamda kahve ya da başka bir şeyler içmeye davet etsem, kabul eder misiniz?'' Oha yani oha, alt tarafı adımızı verdik bu ne hal, kesin bütün korumalar bunu elden geçirmiştir. Şuan iyice midem bulandı. Ama mecbur kabul edicem çünkü öğrenmek istiyorum. Özellikle Kenan hakkında, nasıl biri olduğu hakkında bilgi edinmem gerek. Hem çok da ileri gitmeyiz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMA O MELEK
Teen FictionBirisi tüm felaketleri üzerine çekebilir mi ya da sürekli başına bir şeyler gelir mi? Normalde hayır ama söz konusu Eren olunca evet. Bu felaketlere bir de aşırı yakışıklı, bazen diktatör mafyamız eklenirse ve bu mafyamız da dümdüz biriyse. -Senin...