Fotoğraf Aşkına

69 7 0
                                    

İzinli olduğum halde pastaneye gitmemdeki esas amaç neydi ? Pastaneden ayrı kalamadığım içinmi ? Yoksa Çağrı'nın gelip birlikte yaptığımız pastadan yiyeceğinden emin olduğum içinmi ? Bu çocuk benim duvarlarımı aşıp geçiyordu. Duvarlarımı aşarken öyle bir işliyordu ki aklımdan çıkması imkansız gibi bir hal alıyordu ve o büyülü gülüşüyle arkadaşları ile birlikte içeri girmişlerdi. Neden bilmiyordum aşırı derecede heyecanlanıp utanmıştım. Karamel'e gitmesi için işaret verdim. Şaşırsa da Bahadır'ı görmesiyle omuz silkip masaya yöneldi. Çağrı'nın yüzündeki gülüş ise tuzla buz olmuştu. Nasıl bi ruh halidir arkadaş az önce gülerken şimdi beni dövecekmiş gibi bakıyordu. İstemsiz bir şekilde bakışlarından kaçma gereksinimi duyuyordum ve ona bakmamaya çalışıyordum. Karamel sipariş listesini elime verdiğinde meyveli pasta siparişini görmemle yüzümde varla yok arası bir gülümseme oluştu. Ardından yaramazlık yapan çocuklar gibi dudağımı ısırdım, siparişleri hazırlayıp Karamel'e verdim ve sigara içeceğimi haber verdim. Kendimi dışarı atar atmaz sigaramı aldım dudaklarımın arasına sigara triyakisi bir insan değildim ama beni rahatlatıyordu. Kaçış yolumdu sanırım. Boynumda hissettiğim nefesle irkildim ve yerimden kalkmaya çalıştım. Beni omuzlarımdan tutan iki el yerime oturttu. Bu kokuyu biliyordum. İkiletmeden yerime oturdum. Yanıma oturdu ve sigarasından derin bir nefes aldı. Tek kaşımı kaldırarak cevap beklermişim gibi baktım. Sertti bakışları derime işleyecek kadar sert. ''Benden neden kaçıyorsun ?'' hıh gene geldik zurnanın zort dediği yere. Hayır ben duygularımı gizlemeye çalıştıkça nasıl anlayabiliyor ki. Dışardan iyi bir oyuncu olduğumu biliyorum. Daha önce Eyşan ve Karamel'i hatta annemi 'iyiyim' rolüyle süper oynatmıştım. Ben bile kendimi çözemezken bu çocuk beni çözmüştü. Dışardan verebilecek cevap bulamadığım için iç sesimle muhabbet ediyorum. İç ses bende seni seviyorum ama sende dış sese hiç yardım etmiyosun be güzelim. Gözlerimin içine bakıyordu. Bende gözlerine bakarak ''B-ben kaçmıyorum'' tabiki kaçıyorum. Sözlerimi tamamlayamadan gözlerimi kaçırmıştım bile bu da kaçtığımın mimik yoluyla kesinleşmiş haliydi. ''Kaçıyorsunnn'' n'leri bastırırken dişlerinin arasından çıkmıştı. Başımı başka yöne çevirerek ''Kaçmış olabilirim'' diye fısıldadım. ''Neden ? Sana zarar vereceğimimi sanıyorsun ?'' yüzümü avuçalarının içine alıp ona bakmamı sağlayarak devam etti. ''Benden korkma sadece bir şans istiyorum birlikte zaman geçirmek istiyorum'' yanağımda duran ellerini tutup parmaklarımla hafifçe okşadım ''Sana güveniyorum'' dedim hafifçe tebessüm etmemle çarpık gülüşüyle karşılık verdi. Yerimden kalkıp içeriye girdim. Patron bizi bu şekilde görse pek hoş karşılamazdı. Yerine geçtiğinde gülüşü yüzüne yayılmıştı. Bu çocuk beni korkutuyordu. Anında sinirlenip anında da mutlu olabiliyordu. Vakit dolunca iş yerini kapatım doğru eve gittim. Kıyafetlerimi değiştirerek fotoğraf makinemi elime alıp kendimi dışarı attım. Sonuçta bonus gibi olan bu işi kaybetmemem lazımdı. Etrafta boş boş geziyordum. Bu işi ne kadar kıvırabilecektim acaba sonuçta ben doğaçlama çekmeyi seviyordum. Bir konuya ne kadar bağlı kalabilirdim ki. Bir sokaktan bişeyler bulurum umuduyla sola saptım gördüğüm  manzara hem beni şaşırttı hem de mutlu etmişti. Kedi bir evin penceresinin parmaklıklarında boylu boyunca uzanmış uyuyordu. Hiç vakit kaybetmeden anı kareledim. Şans yüzümüme gülüyor sanki ha. Ardından bunun sevinciyle sokakta yürümeye devam ettim.  Bir kedi ve köpek aynı kapta yemek yiyordu. Durur muyum bu anı da kareledim hemen patlayan flaşla köpeğin hırlamalarına maruz kalsam da önündeki yemek tatlı geldi ve beni kovalamak yerine onu tercih etti. Elektrik telinin üstünde iki kuş gagalarını birbirine değdirmiş bir şekilde vücutlarıyla resmen kalp oluşturmuştu. Bundan da işime bişeyler yarar umuduyla çektim. Yorgunluk bedenimi ağır bastırınca eve doğru yol aldım. Midemin çanlar çalmasını duyunca fırından simit alıp tıkındım.

Parmak İzleri(Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin