╰(⸝⸝⸝'꒳'⸝⸝⸝)╯

1.6K 111 204
                                    

Şarkı: LSD: Mountains

Medyayı ben yaptım, nasıl olmuş?
Bakugou'nun tipe bak, saçlarını taramış Todoroki.
B*k gibi ama yaptık işte birşeyler...
Yine de isterseniz alabilirsiniz.
Alırsanız lütfen haber verin tatlı okurlarım.

Yazarın Ağzından

Bir anda gülmeye başlayan Bakugou ile, Todoroki'de gülmeye başlamıştı.

İkisi de aynı anda, aynı yerde ve aynı şekilde mi birbirine çıkma teklifi etmişti?

...

Sınıfa girdiklerinde tüm sınıfın gözleri birleşmiş ellerindeydi. Bakugou sınıfa girer girmez, Todoroki ile birleştirdiği elini havaya kaldırarak şu sözleri söyledi.

"Bundan sonra yarım p*ç benim sevgilim. Ona yaklaşırken bunu göz önünde bulundurun!"

Todoroki, Bakugou'nun sahiplenici davranışa karşın sadece göz devirmişti.
Sınıf ise şuan soru yağmuruna tutmak istiyor fakat Bakugou'dan çekiniyordu.

Buna sevinenler de olmuştu ama aynı zamanda kıskananlarda vardı. Fakat ne  düşünürlerse düşünsünler onların aralarına giremeyeceklerdi...

...

Todoroki dersin başından beri bileğindeki ateş şeklindeki armalı, mavi bilekliğe bakıyordu.

Bunu ona Bakugou hediye etmişti ve bu onun için çok önemliydi...

Bakugou ise gözlerini kendi kolunda ki bileklikten alamıyordu. El bombası şeklinde küçük bir boncuk taşıyan turuncu bileklik onun çok hoşuna gitmişti...

Bunlar onların birbirlerine hediye ettikleri ilk hediyelerdi ve ikisi de ömür boyu onları kaybetmeyeceğine kendi içlerinde söz vermişlerdi.

Sevgili olduktan 1 hafta sonra...

Okuldan eve dönen Todoroki, eve gittiğinde hâlâ Fuyumi'nin gelmediğini fark etti.

Buna şaşırmıştı çünkü ablası genelde hep evde olurdu. Natsuo ise hâlâ eve gelmemişti ki zaten hep geç gelirdi.

Odasına çıktıktan sonra çantasını dolabının yanına bırakmış, ordan ellerini yıkamak için lavaboya girmişti.

Birşeyler atıştırmak için aşağı inen Todoroki, hizmetlinin kendisine seslenmesiyle ona dönmüştü.

"Bay Shoto."

Elindeki hazırladığı tabağı masaya bırakan Todoroki, sandalyeye otururken cevap vermişti.

"Evet?"

"Babanız üç gün boyunca kahramanlık görevinde olacak. Ablanız Fuyumi ise Yamada ile okul kampına gidecekmiş. Bu yüzden siz ve Natsuo abiniz için birkaç gün üç hizmetli evde kalabilir mi?"

Todoroki tam 'kalabilir' diyecekken, arkadan Natsuo'nun sesini duymasıyla elindeki çatal ile oraya dönmüştü.

"Hayır, gerek yok. Biz hazırlayabiliriz."

Todoroki yeniden önündeki tabağına dönüp, ekmeğinden küçük bir parça koparıp ağzına atmıştı. Gerçekten her ne oluyorsa umurunda değildi.

"Peki, efendim." diyerek eğilip yukarı çıkan hizmetli, evden ayrılma saatlerinin geldiğini fark etmiş ve hazırlanmaya başlamıştı.

"Öyle konuştuğuna göre kahvaltıyı sen hazırlayacaksın?" demişti Todoroki başını önündeki tabaktan kaldırmadan.

"Hayır, sadece babam yokken birkaç arkadaşımı buraya davet edeceğim. Eğer hizmetliler burda olsaydı, emin ol babama hemen haber verirlerdi. Ve bay ateşten ceza almak istemiyorum."

"O zaman kahvaltıyı kim hazırlayacak?"

"Artık bir yerlerden sipariş edersin."

Bunu dedikten sonra yukarı çıkan Natsuo ile Todoroki derin bir off çekip tabağına dönmüştü.

Sipariş edilen kahvaltı hiç lezzetli olmuyordu ve ayrıca Todoroki'nin midesini bulandırıyordu.

...

Elindeki oyun konsolunu yere fırlatan Bakugou, bu oyunu da geçememenin siniri ile kendini geriye atmıştı.

Bu nasıl bir b*ktan oyundu be! Nerdeyse tuşlara basmaktan oyun konsolunu kıracaktı.

Aşağı inen Bakugou annesini görür görmez yukarı çıkacağı sırada kendi ismini seslendiğini duyunca, kaçamayacağını anlamış ve oflayarak adeta konuşmamış anırmıştı.

"Ne var!?"

"Kes sesini ve şu çöpü götür."

"İşim var."

"Birdaha söylemeyeceğim bay KATSUKİ!"

"Tamam be!"

Çöpü eline alan Bakugou, kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı.

...

"Ne?"

"Aptal mısın kardeşim? Akşam eve gelmeyeceğim işte, ona göre yemek sipariş et."

"Tamam ama nerede kalacaksın?"

"Arkadaşlarla birlikte birşeyler yapacağız demiştim ya, onu bir otele ayarladık ve geceyi orada geçireceğiz."

"Tamam."

Telefonu kapatan Todoroki, masaya bırakmış ve kendini koltuğa doğru fırlatmıştı.

Anlaşılan bu akşam, yemeğini tek başına yiyecekti. Ama tek yemek yemeyi sevmez, iştahı kaçardı.

(Yoo, ben yalnız olduğumda daha rahat oluyor, daha çok yiyorum. Ayı gibi tıkınıyorum. Çekineceğim kimse yok çünkü¯\_(ツ)_/¯.)

Aklına gelen fikirle, masanın üzerine bıraktığı telefonunu yeniden eline aldı.
Bu akşamı ve yarını Katsuki ile birlikte geçirebilirdi.

Zaten proje, sınav ve dersler yüzüne hiç zaman geçiremiyorlardı. Sadece okulda birlikte olabiliyorlar ve bu onlara yeterli gelmiyordu.

"Alo?"

"Efendim yarım?"

"Bakugou, bana şöyle deme..."

"Ne diyeyim?"

"Bilmem, ama böyle deme hoşuma gitmiyor."

"O zaman sana kalbimin yarısı diyeceğim..."

(Romantik Bakugou?¿? Bu benim eserim tamam mı, herşey olabilir! Ama cidden kalbim eridi. Ya Bakugou sana romantizm çok yakışıyor...)

"İ-istersen öyle de..."

Todoroki içindeki bağırma isteğini zor bastırmış, kendini koltuğa atmıştı. Telefonda heyecanı belli olmasın diye de, sessizce konuşmuştu.

"Bu akşam yemeğini benimle birlikte yer misin? Hem bu günü ve yarını birlikte geçirelim istedim. Nede olsa yarın tatil."

"Olur."

"Peki seni bekliyorum ve..."

"Evet?"

"Seni seviyorum..."

"Bende seni kalbimin yarısı..."

...

Merhabalar, bölümü nasıl buldunuz?

Diğer bölümde görüşmek üzere, sizleri çok seviyorum, hoşçakalın!

✧◝(⁰▿⁰)◜✧ʕっ•ᴥ•ʔっლ(^o^ლ)


Hâʟâ Gᴇç Dᴇğɪʟ!(ᏰᏦᏖᎴ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin