BÖLÜM 3 İLK GÜN

236 17 6
                                    

Kafamı yastığa koyduğumda içimde anlamlandıramadığım bir his kaplamıştı. Keremle bütün gün bankta oturmuş  muhabbete koyulmuştuk. Okulu çok merak ediyordum. Okulun yapısından tutunda çevresine kadar anlatmaya başlamıştı.

"Eylül kızım ben eve gidiyorum siz muhabbet edin keremle. Kerem akşam yemeğe gel bak bekliyorum itiraz yok ."demiş ve evin yolunu tutmuştu teyzem. Şimdi ne konuşacaktım bu yeni şehirde ki yeni arkadaşımla. Arkadaşmıydık? Of eylül kendine gel ve sakin ol demiştim kendi kendime. o ise benim çekingenliğime inat başlamıştı muhabbete. 

"Eylül beğendin mi şehrimizi? Nasıl çok cafcaflı değil mi? " deyip bir kahkaha patlatmıştı. " Evet kerem güzel . " demiştim. "İstersen sana biraz bizim okuldan bahsedeyim. Güzel bir okuldur . Her çeşit insan görürsün. Zaten fakültelerimiz yakın. İstersen sana küçük bir İstanbul turu yaptırabilirim ne dersin ? " demişti aniden. Şaşkınlığımı ele vermemeye çalışsam da aklımdan "ne rahat yahu bu çocuk . Hemen yok istanbul turları ,seni gezdireyim  . Ne oluyoruz ? Neyse eylül sakin,çocuk kötü bir şey demedi ki ." demiş ve içimde ki karmaşaya son vermeye çalışarak "bilmem olabilir .İlk bir okula kayıdımı yaptırayım da"demiştim garip çocuğa benziyordu kerem. Kafamı çevirip yüzüne bakmaya nedense cesaret edememiştim. "Senin kaçıncı senen peki? " demiştim aramızdaki suskunluğu kırmak için . " Benim 2. yılım. İşletme okuyorum. Güzel bir bölüm ama okulu bitirince ne yaparım onu bilmiyorum. Senin ki duyduğuma göre edebiyatmış şaire hanım ". demişti. "Deminki şaşkınlığımın üzerine bir şaşkınlık daha eklenmişti. Bu çocuk ajan mıydı ? Edebiyat bölümü okuduğumu teyzem söylemiş olsun hadi amaşiir yazdığı mı nereden biliyordu?.Neyse yakında anlardım kaynağını. "Evet edebiyat fakültesini kazandım . Bakalım nasıl olacak ?" demiştim . Hava kararmaya başlamış ve gökyüzü yavaştan yağmuru başlatmıştı. Deniz ve bank kerem ile bana güle güle demeye hazırlanmışlardı çoktan. Tam aklımdan " kalksak keşke "  derken kerem " Hadi kalkalım eylül. Sen alışkın değilsin buranın yağmuruna. Üşütme ilk günden demişti benim aklımı da mı okuyordu. Kendi kendime saçmalamayı kes eylül deyip ve " Peki olur kalkalım ". demiştim

Eve gidene kadar aramızda suskunluk konuşmuştu. Yol boyunca kafamda bin türlü düşünce volta atmaya başlamıştı. "Bu çocuk ne böyle. Bir gizemler, bir ajanlıklar . Allah allah. Gözlerine de bakamıyorum ki. Çocuk sanacak çekim gücü başladı aramızda Saçmalama eylül ." derken birden ayağım kaymış ve ilk rezilliği yaşamıştım. Islak betonla birleşmem 1 saniye sürmüştü."Rezil oldum allahım" diye kendi kendime yakınırken kerem pürüzsüz ellerini uzatarak "Hadi küçük kız kalk bakalım " demişti. Küçük kız mı? Bu neydi şimdi. "Ben kalkarım gerek yok " demiş ve elini geri iterek bir hışımla yerden kalkmıştım. O ise benim bu tepkime karşılık bıyık altından bir gülüş atmıştı. Ne olacak küstah. Kapının önüne geldiğimizde teyzem ayak seslerini duyup kapıyı açmıştı. " Hadi gelin çocuklar nefis yemekler yaptım." derken bende içimden " Allahım ne olur gelmesin . Zaten rezil oldum . " demiştim. Kerem teyzemden özür dileyerek yemeğe katılamayacağını söylemişti. Ben de içimden bir oh çekmiştim. Eve girerken iyi akşamlar deyip kapıyı kapatmıştım. Teyzem günümün nasıl geçtiğini sorduğunda iyi gibisine kafa sallamıştım. Bugün yorulduğumu söyleyerek odama çıkmıştım. Ilık bir duş alıp yatağıma uzanmıştım. Annemle bir kere mesajlaşmıştık . Babamla bozuşmuşlar. İyi olduğumu beni merak etmemesi gerektiğini söylemiştim. İstanbul'a geleli iki gün olmuştu ve kemanımı daha açmamıştım. Kemanımı çıkarıp tellerini temizlemiş birazda konuşmuştum. En sevdiğim parça benzemez kimse sana 'yı çalmış tekrar yerine koymuştum. Ertesi gün okula kaydımı yaptıracaktık teyzemle. Gerçi teyzem kaçta gideceğimizi söylememişti.Kafamı yastığa koyup gözlerimi kapadığımda bugünkü rezilliğim aklıma gelmişti. Ne garip çocuğa benziyordu şu kerem. Güya iki yaş büyük . Neyse çok muhattap olmaya gelmez. demiştim kendi kendime . Gözlerim uykuya çoktan teslim olmuştu.  kuşların ötüşüyle ve açık camdan yüzüme vuran rüzgarla günaydın demiştim  sabaha. Elimi yüzümü yıkamış en sevdiğim bordo eteğimi  giyip krem gömleğimi içine sokup saçlarımı annemin aldığı kelebek tokayla tutturmuştum. Hafif allık ve kalemle hazırlığımı bitirmiş salona inmiştim. Bir de ne göreyim salonda .KEREM . İçimden " bunun ne işi var burada " demiştim. Kerem sanki dediğimi duymuşcasına " Seni almaya geldim. Okula kaydını yaptırıp kahvaltıya gideceğiz eylül hanım ." demişti. Sabah sabah ultura şaşkınlık yaşıyordum. Bu ne samimiyet ikinci günden anlayamamıştım. Hele teyzemi hiç anlamamıştım. Babam olsa sorardı kahvaltıyı da kaydıda. "Hadi eylül hazırlanmışsın çıkın keremi bekletme daha fazla deyip gülüvermişti teyzem. Paltomu alma bahanesiyle teyzemi odasına çekip" Teyze ne oluyoruz ya? Hani beraber gidecektik. Elalemin çocuğuyla ne işim var ? " Duyacak çocuk ayıp eylül. Hem kerem yabancı değil. O daha iyi  bilir bu işleri . Hem vakitte geçirirsiniz fena mı? " demiş ve kahkahayı patlatmıştı. Ne kadar sinirlensem de kapıda bekleyen keremi daha fazla bekletmemek için paltomu giyip çıkmıştım evden.

" Hadi bakalım eylül hanım ilk otobüs yolcuğuna hazır mısınız? Ezilme tehlikeniz olabilir. "demiş ve gülmeye başlamıştı. Ben ise duymamazlığa vererek yürümeye devam etmiştim.  Otobüs gelmiş ve tıklım tıklım dolu olmasına aldırmadan binmiştik. Dip dibe gidiyorduk . Bundan rahatsız olduğumu anlamış ve " Üzgünüm biraz dip dibeyiz. Rahatsız oldun biliyorum ama yapacak bir şey yok küçük hanım pek konforlu değil buraların taşıtları demişti." Allah allah bu çocuk beni Parisden mi geldi sanıyordu. En fazla ayvalıktan gelmiştim. Koca bir  eski taş binanın önünde inmiştik. Gözlerim hayranlıkla binaya kitlenmişti. Keremin"gidelim" sesiyle irkilmiştim.Binanın içi o kadar büyüktü ki ben burada kaybolurdum. Kaydımı yaptırmıştık ve artık edebiyat bölümü öğrencisiydim. "Hadi küçük hanım bak karnım zil çalmaya başladı kahvaltıya gidiyoruz ." demiş ve kolumdan tutup ana caddeye çıkarmıştı. 

Deniz kenarında çok tatlı bir kafeye girmiştik. Sanki kerem kırmızı rengi sevdiğimi bilircesine kırmızı örtülü ve kırmızı çiçeklerle süslü bir masayı tercih etmişti. Garson siparişleri sorduğunda ikimiz de aynı anda menemen ve çay istemiş sonra buna şaşırıp gülmeye başlamıştık. " Demek eylül hanımda menemen seviyor." demişti. " Ya kerem dışarıdan uzaylı gibi bir halim mi var. Alt tarafı ayvalıktan okumak için gelen bir kızım. "demiş kahkahayı basmıştım. Önümüze gelen menemenleri bir güzel bitirmiştik. Ne kadar hesabı birlikte ödeyelim diye diretsemde " sen misafirsin . Benden kurtulacağını sanıyorsan yanılıyorsun . Daha çok geliriz "demişti. Akşama kadar sokakları karış karış gezdik. Hava kararmaya başlamıştı. Dönmek için yaya yolunu kullanmayı tercih etmiştik. Hava düne göre güzeldi. İlk 10 dakika sessizliğimiz cirit atıyordu etrafımızda. Birden kerem "aman ha önüne bak dün düştüğün gibi düşme " demiş gülmeye başlamıştı. Yüzüm al al olmuştu. Sinirlendiğimi belli etmeyerek gülmeye çalışmıştım. Nasıl bir çocuk bu ya? Bir yapıyor bir yıkıyor. Hayır ne güzel gün geçirdik hemen bir havalara giriyor. Neyse ki eve gelmiştik. "Teşekkür ederim bugün için. Seni de yordum. İyi akşamlar " demiştim. " Ne yorması küçük hanım. Benim için bir zevkti. İyi akşamlar ." demiş ve eve girene kadar beklemişti. Teyzem geldiğimde salonda çay içiyordu. Yaptıklarımızı anlatıp odama çıkmıştım hemen. Yorgunluktan vücudum pes etmişti artık. Üstümü değiştirip kafamı yastığa koyduğumda birden zeytin gözlü çocuk ,kerem gelmişti aklıma. Ne oluyordu bana. Daha bu ikinci gün hem çocuk havalı. Bir abilik bir havalar. Saçmalama eylül . Garip bir çocuk hem. Yok daha çok gezecekmişiz. Hiçte bile." demiş olsam da o gece nereden bilirdim ki o günün daha başlangıç olduğunu.

Bitti ilk gün

Ve geldi yeni başlangıçlar

GECENİN HÜZNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin