Balonun yapılacağı yere geldiğimiz de içim de bir ateş hissettim ancak neyden dolayı olduğunu anlamadım, görevi diğerlerinden önemli kılan özellikler vardı ama içimde ki yanan ateşin sebebi de bu değildi. Bulut arabayı balonun yapılacağı mekanın otoparkına sokarken, önce güvenlik bize baktı ve arabayı inceledi. İnci ve bana bakmayı biraz sürdürüp, ne olduğumuzu anlayınca geçmemize izin verdi. Savaşın sürtükleri, diye içinden geçirdiğine emindim. Hakkımızda iyi düşünmesine imkan yoktu. Şu an ki halimizle, düzgün iş insanı görünümünden çok uzattık çünkü ve şu an tam da hiç bir zaman istemediğim bir bir kalıba zorla sıkıştırılmıştım. Birden kendimi gerçekten nefes alamıyormuş gibi hissettim. İçim de yangınlar çıkıyor, şimşekler çakıyor ama yüz ifadem hiç birini yansıtmıyordu. Bunun muhtemel 2 sebebi olabilirdi.
1- Ya mükemmel bir delirme öncesi sessizliğiydi,
2- Ya da artık olduğum boktan durumları, kabullenmeye başlamıştım ki ikinci sebebin olmaması için dua ediyordum. Araba otoparka girip, Bulut arabayı park edecek yer ararken, yüzümde kas seğirdi. Sebebi gergindim ve bu görevi yapmamak için gerçekten büyük isteğim vardı. Benim dışımda herkes, şu an bu görevi benden çok daha iyi yapabilirdi. Lütfen bugünü sorunsuz geçireyim. Başım şimdiden patlamayacak gibiydi ve henüz bangır bangır müziğin olduğu baloya bile girmemiştik.
"Evet hanımlar geldik. Hazırsınız diye umuyorum." diyen Buluta baktım dikiz aynasından. Bana güven verircesine bakışlar atıyordu ama ona karşılık veremiyordum. Sadece gözlerimi bir kaç saniyeliğine kapatıp, derin bir nefes vermekle yetindim. Bulut arabadan inip, önce benim, sonra da İncinin kapısını açtı. Bugün yine duygularımı aşırı yoğun hissettiğim bir gündü. Oluyordu bazen böyle. Duygularımı sürekli bastırdığım için, gerektiği gibi yansıtmayıp, onları kuyunun en dibine ittiğim için, bazı günler zihnim, canıma okuyordu.
Arabanın yanında, İnci ikimize bir bakış atıp, eteğini düzeltti.
"Burada ki görevimiz tam olarak şu. Dikkat çekmeden ortama ayak uydurmalı, Savaşın toplamak istediği parayı topladığından emin olduktan sonra yine dikkat çekmeden paranın toplandığı yerden parayı almalıyız. Para toplandığında Bulut sen dikkat dağıtacaksın ve Dünya sende Savaşı bir kaç dakikalığına kimseye belli etmeden ve gözükmeden onu bayıltacaksın. Para toplandığında sinyal vereceğim. Dünya bu hafif dozu içkisine dökebilirsin, ancak para toplanmadan asla dökme ya da diğer zorlu olanı yapıp ona bacağında ki iğneyi sapla bir şekilde." dedikten sonra bir derin nefeste o verdi. Çokta zor değil gibi görünüyordu, yakalanmadığımız sürece tabi. İnci, Bulut ve ben otoparkın asansör kısmına doğru yürümeye başlarken, İnci ufak bir çevre kontrolü yapıp, baldırında ki silahını kontrol etti. Bende aynı şeyi yaptım. Bulut kıvırcık saçlarını elleriyle karıştırıp, yüzüne gerçekten yakıştırdığım, yakışıklı gülüşünü yüzüne kondurdu ve bana bakıp göz kırptı. Ya bana gerçekten güven vermeye çalışıyordu, ya da bu gece baloda ki kızlardan biriyle sevişeceği için kendine güven aşılamaya çalışıyordu. Gergin olduğum zamanlar genelde gözlem yapamıyordum çok fazla. Asansöre binip en üst kat yani 24. Katın düğmesine bastık. Asansör yukarı doğru çıkarken, manzaraya bakmaya başladım. Camlardan dışarısının karanlığı ve karanlığın aydınlattığı bütün çevre ışıkları gözüküyordu. Yukarı çıktıkça her şey daha da küçülüyordu. Evler, şirketler ve geçen arabalar arasından her şey minicik gözüküyordu. En üst kata geldiğimizi belirten asansör sesini duyunca, önüme dönüp, derin bir nefes verdim ve sırtımı dikleştirdim. Hadi başlayalım...
Asansör kapısı açıldığında, kulaklarımı delecek yükseklikte müzik sesi dolmaya başladı. Herkes ellerinde kadehler hafifçe dans ediyordu, bazıları kenarda ki büyük koltuklarda oturup sohbet ediyor, ya da gülüşüp alkol kullanıyorlardı. Uyuşturucu kullananlar, esrar içenler, her türlü haltın olduğu bir baloydu. Parası bok gibi olanlar, nasıl harcayacağını şaşırmış, her haltı yapmaya karar vermiş gibiydiler. Bulut bir elini benim belime, diğer elini İncinin beline koymuş bizi ona doğru yönlendiriyordu. Savaşa doğru...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN REVAN
Fiksi Remaja"Eğer ihanet affedilebilir bir şey olsaydı, şeytanın kendisi Tanrının yanında oturuyor olurdu." Kafanın içinde binlerce kişilik ve bunların her birinden çıkan farklı bir ses...Eğer en başa dönebilseydim, her şeyin başladığı o ana dönmek isterdim...O...