Katsuki dün gece sinirle eve dönmüş ve uyumaya çalışmıştı fakat sabaha kadar yatakta dönmekten başka bir şey yapmamıştı. Pazar sabahıydı ve yarın o "lanet" dediği yurda adım bile atmak istemiyordu. Zavallı sabaha kadar yeşil saçlı çocuğu düşünmüş, beynini allak bullak etmişti.
Yorgunlukla yataktan kalkıp derin bir nefes verdi ve mutfağa doğru ilerledi, evde etrafa baktığında koltukta oturup gazete okuyan babasından başkasını görememişti.
"Annem nerede?"
Bir yandan kahvesi için ısıtıcıya su koymaya başladı.
"Sanırım İnko-san ile alışverişe çıkmıştı, üstelik sana da günaydın evlat."
Masaru oğlunu çok severdi, her ne kadar vahşi olsa da. Bunu başkası dese Katsuki belki alınabilirdi fakat babasının gülümsemesi içini ısıtıyor ve İzuku'nun gülümsemesini andırıyordu.
"Özür dilerim... Günaydın..."
Masaru şaşırmıştı, belki de yıllar sonra ilk defa Katsuki'nin özür dilediğini duymuştu bu yüzden elindeki gazetesini köşeye bırakıp oğlunun yanına, mutfağa doğru gitti ve masaya oturdu.
"Bir sorun mu var oğlum?"
Katsuki ses etmeyerek kahvesini aldı ve içeri gideceği sıra babasının masaya oturmasını işaret ettiğini gördüğünde masaya oturdu.
"Bilmem, bir sorun mu var?"
"Oğlum... Bir sorunun var, her konuda yanındayım biliyorsun."
"Hey baba... Neden bu kadar kibarsın?"
"Huh? Kibarlık kişilikten gelir ve kişiden kişiye değişir oğlum, sebebi yoktur."
Bay Masaru'nun tekrar gülümsemesi bir miktar da olsa Katsuki'nin kötü hislerini silmişti. Masaru masanın üstünde duran suyunu doldurup içiyorken Katsuki söylemek ve söylememek arasında kalmıştı. En sonunda söylemeye karar vermişti.
"Baba ben birine aşığ-"
Masaru içtiği tüm suyu püskürttü.
"Baba!?"
"İ-iyiyim! Ya-yani şaşırdım açıkçası..."
"Off..."
Masaru sanki hayatında hiç mutlu olmamış gibi gülümsüyor ve evladının omuzuna elini koyup destek çıkarcasına konuşacaktı... Fakat...
"Kim bu şanslı ki-"
"O bir erkek."
Bunu demesi ile Masaru bu sefer boğazına tükürüğü kaçmış ve öksürük krizine girmişti, hemen kendini toparlayıp tekrar oğluna destek çıkmayı düşündü.
"Cinsiyet aşkta önemli değil evlat! Önemli olan sev-"
"Baba o kişi İzuku."
Masaru hayattan üçüncü şokunu yemiş donuk bir şekilde evladına bakıyor ve İzuku'ya üzülüyordu çünkü vahşi oğlu zavallı çocuğu yiyebilirdi. Sonra kendisini düzeltip tekrar destek çıkmayı düşündü fakat dördüncü şoku yemek istemese de konuşmaya devam etti.
"Tamam, seni destekliyorum."
Bu seferde Katsuki şaşırmıştı.
"Ge-gerçekten mi?"
"Tabii ki! Aşk sonuçta seçilebilecek bir şey değil, kime aşık olacağını öylece belirleyemezsin. Sorunun bu muydu! Bu bir sorun değil evla-"
"Sorunum İzuku ile yaşadığım şeyler..."
"Oh... Anlatmak ister misin?"
"Ne? Tabii ki Hayır! Tamam babamsın fakat bu kadar özel de kişisel hayatım!"
Masaru bir an ciddi ortamın gitmesi ile oğluna baktı ve gerçekten karısına aşırı benzediğini düşündü.
"Aynı annensin."
"Beni o cadı karı ile aynı kefene koyma!"
"Haha! Yine aynısın! Neyse durumu izah et o zaman yardım edebilirim."
"Tamam. Be-ben sadece bilmiyorum, onu sürekli üzüyor ve kırıyorum... Hayatım boyunca ona bir kere seni seviyorum diyemedim ve ona iki iltifat edemeyecek kadar acizdim..."
Masaru hüzünle gülümsedi.
"Ona bir buket gül vermekle başlayabilirsin?"
"Nasıl yani?"
"Yani diyorum ki ona bir buket çiçek ver ve ona, onu sevdiğini söyle."
"İ-imkansız!"
"Hadi ama! Beceriksiz ve utangaç baban bile sevgili annene geçmişte bir çiçek verdiyse senin gibi güçlü bir oğlan niye yapamayasın!"
Katsuki sessizce üstünden buhar çıkan kahvesini izledi.
"Yapabilir miyim? Nefret etmez mi benden? Onca zaman kötülük ve bencillik ediyorum ve bir anda çiçek veriyorum..."
"İnan bana... Her şeyin bir başlangıçı vardır, önemli olan o adımı atmaktır.
O ilk adımla ilk yürüdüğünü sanacaksın fakat sonrasında koştuğunu fark edeceksin."
Katsuki gülümsedi ve Masaru özlediği bu gülümsemeyi gördüğüne kalkıp oğluna sıkıca sarıldı, Katsuki korkarak kollarını babasına sardı.
Yıllardır babasına kendi isteğiyle sarılmamıştı, Masaru mutlu olmuştu.
Katsuki yapabilirim diye düşünmüştü, gerçi o hayatta her şeyi yapabilirim diye düşünürdü fakat konu İzuku olduğunda hiçbir şeyi becereceğini düşünmezdi...
Tekrar düşündü ve tekrar konuştu.
"Yapabilirim."
_________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F𝗅𝖺𝗐𝗅𝖾𝗌𝗌 | ᵇᵃᵏᵘᵈᵉᵏᵘ
Fanfiction"Sadece aşkın bizi yok etmesi için bekleyemem... Sadece aşk için bekleyemem!" Diyerek elinde ki gül buketini sertçe yeşil saçlı çocuğun yüzünün ortasına fırlattı. Buket yere düşeceği zaman telaşla tutmaya çalıştı Deku, en sonunda kurtarmayı başarabi...