Uykum bir sis bulutu gibi dağılmış, gücüm bedenimin uykunun izlerinden sıyrıldığını kanıtlayacak şekilde belirmişti.
gözlerimi karanlık karşıladığında içimin titrediğini ardından nefesimin hızlandığını ve git gide daha da düzensizleştiğini hissettim
Bulanık bakışlarım donuk bir şekilde karşımdaki surete daldı."bana bak güzelim" dedi bir şeker gibi uzayan ses daha çok yeme isteği uyandırıyordu."ayla" irkilerek umut'a baktım
"Sakin ol" dedi gözlerim korkunun saklandığı bir beyinin baş kentiydi. Gözlerimi hızla etrafımda gezdirdim. ahşap geniş bir odadaydım büyük bir cam ve onun tül perdesinden görünen gökyüzüne baktım saatin gece yarısı olduğunu havanın karanlığı belli ediyordu lakin zamanı tam olarak bilemezdim.
"Neredeyim" dedim oturduğum yatağa bakarken gözlerim elime çarptı."ne yaptım?" Dedim gözlerim kocaman açılırken aklıma babamın saçımı kavrayan parmakları düştü.
"Şşşt" dedi yatıştırıcı bir şekilde "sakin olur musun?" Elinin tersini alnıma koydu."ateşin çıkacak yine başıma bela olup duruyorsun" dedi kızgınlığı suratına yansımış kaşları sarkmıştı
"Babam" dedim soru sorar gibi merak içinde."baban yok" dedi gözlerimin içine tuhafıma kaçan bir ciddiyetle bakıyordu "neden öyle bakıyorsun?" Dedim korkumdan bir kez daha nefret ediyordum.
"Senin benden başka kimsen yok" dedi kaşlarımı çatarak anlamlandırmaya çalıştım "bundan sonra yalnızca ben varım anladın mı?" Sakin sesine ters olan ciddi suratında gerçeklerin izi parladı
"Ne demek bu" dedim en sonunda dilimi bulabildiğim için kendimle gurur duyuyordum "ben senin en karanlık rüyan olacağım demek" dedi derinden gelen kalın bir ses tonuyla.
Yüzümdeki ifadeye bakarken bir anda suratı yumuşadı ve kahkahası odayı doldurdu "ne oluyorsun?" Dedim sinirle "manyak mısın sen?"
"Yüzündeki ifade buna değerdi küçük baş belası" dedi suratında sıcak bir gülümseme kaldı."öyle mi?" Dedim sinir hâlâ ahtapot misali bedenimi sarmalamaktaydı.
Ayağa kalkıp birkaç adım atmıştımki durdum.ayaklarimda bileğimde biten beyaz bir çorap altımda koyu renk kot Pantalon vardı gözlerimi sımsıkı yumdum
"Ne oldu?" Sorusu utancımı ikiye katlarken başımı iki yana salladım.kabullenmek istemiyordum. "Sen benim kıyafetlerimi nasıl değiştirirsin" dedim sesimde güç hariç her bir duygu mevcut olabilirdi
"Sana benim değiştirdiğimi düşündüren ne?" Dedi ses tonundaki gizem ve beynimdeki sorular dilimi kamaştırıyordu.
"Hatırlamıyorum" dedim en son umutun odasındaki banyodaydım "ciddi misin?" Dedi ayak seslerini duysam da yüzümü dönmedim "camı tuzla buz eden elinin kesildiğini hatırlamıyor musun?"sorusu ile bakışlarım defalarca gördüğüm sargıya dokundu
"Hatırlamıyorum" yineledim."pekâlâ. neredeyse iki gündür uyuyorsun" dedi suratı eski ciddiyetine dönmüştü."neden buradayız?" Dedim arkasından odadan çıkıp merdivenlere yöneldim.
"Çünkü ben öyle istiyorum" dedi sakin bir şekilde.gözlerimi devirdim "ned-" sözümü sakince kesti "çok soru soruyorsun yeter" masanın üstünde duran sigara paketini aldı.
Dolgun dudaklarının arasına aldığı sinsi ölüm dumanını bir ateşle etrafa saçtı.dudaklarından çıkan dumanlara suratımı buruşturdum.
Fakat umursamaz tavrı yerini korudu."ne zamandan beri içiyorsun?" Dedim merakla olmaması gereken merakıma itaat eden çenemi kırma isteğiyle dolup taşıyordum.
"On dokuz yaşında başladım" dedi kısaca. nedenini sordum "babamı trafik kazasında kaybettim" dedi
"Çözüm oluyor mu bari?" Dedim olmadığını içten içe biliyordum çünkü bence olmuyordu sadece bir alışkanlıktı "hayır" dedi.
İç çektim."lunaparktaki ışıklar kadar uzak değil bana tepedeki yıllarım" diye fısıldadım.
Yüzüne bakıyordum konuşması için fakat o dalgın bir şekilde sigara içiyordu.sessizce yanından uzaklaştım
Adımlarım beni kapıya sürükledi.hava almak arzusuyla çıktım.merdiven taşının kenarına oturdum ağaç ve yerler beyaza örtülmüş,gökyüzü beyaza akıyordu
Çıplak kollarımı soğuktan hissetmiyordum.ayağa kalkıp çorapların varlığının farkında olup yürüdüm.
Ayaklarımın altında ezilen kar'a bastıkça basasım geliyordu ayaklarıma baka baka yürürken koluma sıcak bir şey yapıştı ve kendimi umutla nefes kadar yakın buldum
Bedenim siyah boğazlı kazağının içindeki sert göğsüne sertçe çarptı gözlerim gözlerinde şaşkınlıkla asılı kaldığında sinirini okuyabiliyordum
"Bir daha bunu yapma" dedi esmer tenindeki siyah koca gözlerinde ruhumu talan eden sinirin acımasız sahnesini görebiliyordum.
"Acıyor" dedim gözlerine masum bir şekilde bakarken üzgün bir ifade çöktü üzerime.yüzündeki ifade değişmezken elini kolumdan çekti
"Bu gece de rahatsızlanıp beni uğraştırma yoksa seni kapının önüne atarım" dedi tehditi gözümü korkutmazken zihnimde babamın sesi canlandı "işe yaramaz bir kız çocuğuna bakıcılık yapacak çalışanım dahi olamaz.kendi işini kendin hallet ölsen bile gıkın çıkmayacak duydun mu beni?" O an suratımda hiçbir şey yoktu çünkü ağlayamazdım belli edemezdim babamın olduğu yerde hiçti benliğim tükenmiştim
"Anladım" dedim "anlamasam ceza alırdım" fakat umut sesimi duyamayacak kadar ilerde veya umursamayacak kadar dışarıda olduğunu sessizliğiyle belirtti.
Neden kimse görmezdi duymazdı ne yapmıştım karanlığı hak edecek karanlık neden doğum lekemdi neden sinmisti bir soğuk gibi üstüme.
Yalnızdım.bir salonun beyaz çarşaflarla örtülmüş zeminine basıyordu ıslak ayaklarım
Zaman tükenip yerini bir başka saniyeye bırakırken sadece düşünüyordum.Sorular kar taneleri gibi eşsiz ve birbirinden farklı yağıyordu zihnime
Parmak uçlarıma basarak merdiveni tırmandım.üstü çıplak bir şekilde yüz üstü yatakta yatan umutun beline inmişti yorgan
Sırtında bir karartı bir şekil vardı sessizce yaklaştım ve eğildim sol omzu ve boynu arasında kalan ve daha aşağısında bulunan yerdeydi. bu bir çeşit hortumdu içine ne var ne yoksa çekip varlığı herşeyi yok eden bir hortumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pare Pare
RandomZaman tükenip yerini bir başka saniyeye bırakırken sadece düşünüyordum.sorular kar taneleri gibi eşsiz ve birbirinden farklı yağıyordu zihnime Parmak uçlarıma basarak merdiveni tırmandım.üstü çıplak bir şekilde yüz üstü yatakta yatıyordu beline inmi...