"Zayn, o tepeden aşağı beni yuvarlayarak geri götüreceksin. Çok yoruldum."Arkamdan gelen Madison'ın küçük isyanları ile gülümseyerek ayaklarımı durdurup ona doğru döndüm. Derin nefesler alarak ellerini beline yerleştirmiş çatık kaşları ile bana bakıyordu.
"Yürüyüşe çıkmayı kabul eden sendin ama?" Kaşlarımı kaldırarak ona elimi uzattığımda göz devirerek uzattığım elimi tutmuştu. Birleşik olan ellerimize bakarken dudaklarım arasından titrekçe verdiğim nefesimle önüme döndüm yürümeye devam ederek.
Benimle birlikte yürümeye başladığında onun yukarı çıkması için tuttuğum elimle yardım ediyordum ama aklım birleşik ellerimizle kalbime farklı sinyaller ile gönderiyordu.
"Açıkçası seni tanıdığım zamanı göz önünde bulundurarak bu kadar uzun bir yürüyüş beklemiyordum."
Haklıydı. Yürüyüşe çıkmayalı aylar oluyordu hatta belki bir yıl ama onun yanındayken daha iyi hissediyordum. Belki de gülümseyişinden dolayıdır, kalbimi büyük bir sıcaklıkla kucaklıyordu. Söylediğim gibi onunla arkadaş olmak daha fazla etrafımda olması demekti ve ben her an için minnet duyuyordum.
"Bu gün oldukça enerjik hissediyorum."
"Bunu duyduğuma sevindim ama neden bana denk geliyor anlamıyorum." Buruşturduğu yüzüne bakarak minik burnunda oluşan kırışıklıkları incelerken bir kere daha içimden nasıl sevimli olduğunu geçirmiştim.
"Geldik. Söylenme artık, Maddy." Elini istemeyerek de olsam tepeye ulaştığımızda bırakmak zorunda kalmıştım.
"Harika. Manzarayı sevdiğim için şanslısın." Göz kırparak başını çevirip doğruca ışıklarını yüzüne vuran güneşe baktı. Ve ben işte o zaman bir daha onun simasında en güzel tablolardan birisini gördüm.
İzlemek istediğim tek manzara oydu. Saatlerce hatta günlerce karşısına geçerek onu izleyebilirdim, her parçasını aklıma kazırdım. Yanımda olmadığı zamanlarda bile böylelikle onu zihnimde canlı tutabilirdim.
"Asıl sen benimle arkadaş olduğun için şanslısın, hanımefendi." Eğilerek yere oturduğumda sesimdeki alay tınıları ile konuştum. Daha fazla öylece onu izlersem garip kaçabilirdi, kendimi frenlemeyi öğrenmeliydim.
"Ben de muhteşem egonun ne zaman ortaya çıkacağını bekliyordum." Saçlarını geriye atarak eğilip yanıma oturduğunda elimle saçlarımı geriye yatırıp avuç içlerimi çimlere yasladım. "Sence bu yüz ile iyi bir ego hakketmiyor muyum?"
Gözlerimi kısarak gülümsediğinde gülerek başını arkaya düşürdü. Dudaklarımı ıslatıp belirgin çene çizgisine ve parlayan dudaklarına bakarak yavaşça yutkundum.
"En iyisini hakkediyorsun. Ama hiç egolu birisi değilsin, en azından ben görmedim. Çok içtensin."
Sırt çantasının fermuarını açarak konuştuğunda dudaklarım üzerindeki buruk gülümseme ile gözlerimi karşıya çevirdim. Hayatımın en yüksek noktasına yerleştiği ve yanındayken en iyi halimi ona sunduğum için bunları düşünüyordu. Ama onun olmadığı zamanlarda nasıl karanlığa büründüğümü bilmiyordu. Herkese karşı iyi davrandığımı söyleyemezdi, ne kadar bana fazlasını vermeye çalışsalar bile ben en azını onlara geri veriyordum.
İyi bir erkek arkadaş değildim ve ya iyi bir evlat belki de ama en azından bunun için bir zamanlar uğraşmıştım. Julia bana ne kadar değer veriyordu ki ve ya Debora hatta etrafımda olan arkadaşlarım. Belki bazıları iyilerdi ama bana iyi gelen tek şey Madison olmuştu.
Ondan sonra ise küçük hapları, otları, içki şişelerini sıralayabilirdim.
"Bunları senin için yaptım."
Duyduğum neşeli ses ve bana doğru uzatılan kutu ile kafamdakı düşünceler kaybolurken başımı aşağı eğerek kutu içerisinde olan kutabiyelere baktım.
"Annenin bir keresinde paylaşımında bu kurabiyeleri sevdiğini görmüştüm. Ve ben de araştırıp senin için elimden geldiğince yapmak istedim çünkü yemek ile aran pek iyi değil. Ama belki bunları seversin."
Utangaç bir şekilde omuz silkerek gülümsediğinde aralık dudaklarımla parmaklarım yavaşça kutuya uzandı. O beni izlerken kurabiyeden bir ısırık alarak yemeye başladım.
Belki hayatımda yediğim en iyi kurabiyeler değildi ama öyle hissettirmişti. Çünkü beni bu şekilde düşünmesi ve zamanı ayırarak benim için bunları pişirmesi vücudumu garip bir mutlulukla sardı.
"Bayıldım." Dudaklarım arasından büyük bir gülümseme eşliğinde kaçan kelime ile yeni bir tane kurabiye almak için elim kutuya zaman kaybetmeden ulaştı.
"Teşekkür ederim. Senin için özel kurabiyeler."
İnci gibi dişlerini göstererek gülümserken konuşmuştu.
"Bu arada gelecek hafta yirminci yaş günü partim var. Eğer gelirsen çok sevinirim ama orada bir sürü insan olacak ve rahatsız..." Sözünü keserek ağzımın dolu olmasını umursamadan konuştum. "Gelirim."
Dudakları şaşkınlıkla aralandığında ardından kafası sallanmıştı. "Davetlileri şimdiden tembihleyeceğim, seni çok bunaltmayacaklar."
O konuşurken aldığım fıstık ezmeli kurabiyeyi dudaklarıma götürdüm.
Ne söylediği ve ya yaptığı önemli değildi o yanımdayken geri çevireceğim hiçbir isteği yoktu.
🍪
Zayn çok aşık yaaaa
Güzel yorumlarınızı bekleyeceğim. Okuduktan sonra oy verirseniz de çok mutlu olurum.
Sizleri seviyorum🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
calamity | malik
Fiksi Penggemar"Gözlerine baktığım her an benimmişsin gibi hissediyorum, lütfen benim ol." 𝐌𝐚𝐝𝐢𝐬𝐨𝐧 𝐁𝐞𝐞𝐫🤍𝐙𝐚𝐲𝐧 𝐌𝐚𝐥𝐢𝐤