0.0

3.4K 81 29
                                    

Sevdiğiniz insanı kırarsanız, bir zaman sonra onu bulamazsınız. O her şeyini bildiğiniz bir yabancı haline gelir. Çünkü kırgınlık insanı değişmek zorunda bırakır.


📌

Ailemle ettiğim kavganın ardından bir koşu evden çıkmış, sahile gelmiştim.

Üniversitemi bitirmiş, mesleğimi elime almam gerekiyordu fakat ne istediğim hiçbir zaman sorulmamıştı. Ben bir kuklaydım onlar da istedikleri gibi oynatabileceklerini sanıyorlardı.

Oyuncu olmak istiyordum. Üstelik bu anlık bir heves değildi. Okulda oynanan tiyatro oyunlarında hep başrolü ben alırdım, tiyatro koçu oyunculuğu düşünmemi söyler dururdu.

Yeteneğim vardı ve gerçekten çok istiyordum. Ama gel de bunu aileme anlat.

Yapacağım mesleğe kadar kendileri belirlemek istiyorlardı. Fakat bu hayat benim ve sadece bir kere yaşayacağım. Bu hakkımı elimden almak değil midir?

Herkes Karaman ailesinin kızı olduğum için beni çok şanslı görürdü ama hiçbir şey göründüğü gibi değildi.

Ne çok isterdim lise de ki Leyla'nın annesi gibi her zor anımda yanımda olan bir annem olsa, sıkıntım olduğunda içimi ona dökebilsem, ah ne çok isterdim...

Ya da ortaokulda ki Baran'ın babası gibi çocuğunun isteklerini göz ardı etmeyen bir babam olsaydı.

Keşke...

Bir kelimeye ne kadar da çok şey sığdırılıyor aslında...

Kaç saattir burda öylece oturmuş kıyıya vuran denizi izliyordum hiçbir fikrim yoktu. Sakin kafayla düşünüp ortak yol bulmak istemiştim ama olmuyordu, olmayacaktı.

Babamın izinden gidip doktor olmayacaktım. Kimseye ölüm haberi veremez, ölümlere katlanamazdım.

Her şeyi kafamda oturtup arabamı eve doğru sürdüm. En basit çözüm olarak Antalya'ya gidip tiyatro koçu Koray'ın getirdiği teklifi değerlendirmek istiyordum.

Kısa sürede eve gelip anahtarımla kapıyı açtım ve odama çıktım. Madem onlar beni anlamak istemiyordu, ben de daha fazla etrafımdakileri düşünüp hayatı kendime zindan etmeyecektim. Bencil olma sırası bendeydi.

Valizimi çıkarıp elime ne geçtiyse katlamadan içine koydum. Kremlerimi ve makyaj malzemelerimi de koyduktan sonra hazırdım.

Tıklatılmadan kapımın açılmasıyla içeriye annemin girdiğini anladım. Giyinme tarafında olduğum için nefesimi toparlayıp gelmesini bekledim. Bir kavga daha istemiyordum.

"Bu valizin ne işi var burda? Konuşmadık mı biz seninle kızım?" Kafamı yukarı kaldırıp sabır diledim. "Biz konuşmadık anne. Babam konuştu ben de dinledim. Sen de konuşmadın! Babam ne derse kafa sallıyorsun beni hiç mi düşünmüyorsun? Mutlu değilim farkında değil misin anne?"

Annem anlık bir duraksasa da yine o dik duruşuyla konuştu. "Baban senin için en doğrusunu söylüyor anlamıyor musun? Ayrıca ne yaptığının farkında mısın ne bu valiz toplamalar falan?"

İnanamayan gözlerle baktım anneme. Beni zerre kadar düşünmeyen, tek derdi kocası olan anneme. Sözde anneme.

"Benim için en doğrusunu ben biliyorum! Yirmi üç yaşındayım ben çocuk değilim. Ne istediğimi gayet iyi biliyorum ve şimdi reşit bir insan olarak burdan çıkacağım, ne sen ne de babam engel olamayacaksınız!"

Valizimin sürgülü kısmını açıp hızla odadan çıktım. Ben ne yaparsam yapayım ne söylersem söyleyeyim anlamayacaklardı. Boşuna nefes tüketmeme gerek yoktu bunu şimdi daha iyi anlamıştım.

Dış kapıdan da çıkınca babamın arabasının güvenlikten içeri girdiğini gördüm. Şimdi kaçıncı kavga olacaktı? Sayamıyordum artık.

Elimdeki valizi görüp şoförün kapısını açmasını beklemeden indi. Utanmasa tuvalete bile birilerinin yardımıyla gidecekti o yüzden bu davranışına şaşırmadan edememiştim.

"Hayırdır Yağmur hanım? Yolunuz açık olsun." Benimle alay etmesi gitmeme izin vermeyeceğini gözler önüne sermişti. Fakat burnumun diki nereye ben oraya.

"Daha ne kadar laf anlatmamı istiyorsun? Babanı dinlemeyip nereye gittiğini sanıyorsun? Ne dedim ben sana Yağmur! Doktor olacaksın!" Bana bağırırken ilk defa gözlerine baktım. Gözlerinin en içine baktım. "Doktor olmayacağım. Şimdi sen önümden çekileceksin ve ben istediğim hayatı yaşayacağım."

Elini havaya kaldırınca yüzüme gelecek darbeyi bekledim fakat yapmadı.

Henüz bu kadar kirlenmemişti. "Neden durdun?" Gözümdeki yaşlar bana ihanet edercesine akmaya başladı. "Teşekkür ederim baba. Kalbimdeki seni de öldürmediğin için teşekkür ederim."

Buruk bir gülümsemeyle yanından geçip gittim ve o orda öylece durdu, engel olmadı.

Valizimi yerleştirip arabaya bindim. Annem ve kapıdaki tüm çalışanlar bana bakıyordu. Son bir umut gitmeyeceğimi düşünüyorlardı belki de. Hiçbir zaman sözlerinden çıkmadığım için bunu yapmaya cesaretim olmayacağını düşünüyorlardı, eminim.

Babam bana bakmıyordu. Arkası dönüktü ve elini ancak şimdi yavaşça aşağı indirdi. İçimden bir kez daha teşekkür ettim.

Binlerce kez şükürler olsun Allah'ım.

Daha fazla durmadan sürdüm arabamı. Dikiz aynasından geride bıraktığım aileme baktığımda babamın hızla içeri girdiğini görmüştüm.

Üzgünüm baba, buraya kadar.

Yola çıktığım gibi Koray'ı aradım. Haberi olması gerekiyordu. " Efendim Yağmur?" Telefonu arabaya bağlayıp yola döndüm. "Koray, film teklifini kabul ediyorum. Antalya'ya doğru yola çıktım hatta."

Sesi şaşırmış gibi çıkmıştı, ben olsam ben de şaşırırdım. "Çok iyi haber! Geldiğinde kesinlikle ara beni, sana kalacak bir yer bulalım." Onu onaylayıp telefonu kapattım.

İzmir'de yaşadığımız için Antalya ile aramızda aşağı yukarı altı saat vardı. Bilet almaya vaktim olmadığı için arabamla gidecektim.

Bir saatlik yolculuğun ardından benzinin bittiğini gösteren sesin arabada yankılanmasıyla karşıma çıkan ilk benzinci de durdum.

"Fuller misin?" Adam kafa sallayıp benzini doldurmaya başladı. O sıra da markete girip atıştırmalık bir şeyler alıp kasaya yöneldim.

Kartla ödeme yapmayı tercih etmiştim. Şifremi girdikten sonra beklemeye başladım fakat hiç tahmin etmediğim, aslında tahmin edebileceğim bir şey oldu.

"Kartınız geçersiz. Nakit ödeme alabilir miyiz?" Kartlarımı iptal ettireceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Babamla bu hâle geleceğimiz en başından beri belliydi aslında.

"Tabii." Allah'tan uzun zamandır biriktirdiğim param vardı yoksa benzin de alamayacaktım.

Yiyeceklerimi alıp arabaya doğru yöneldim, oraya da yüz lira ödedikten sonra geriye ne kadar param kaldığını merak ediyordum açıkçası.

Tekrar hayallerimin peşine yola koyuldum.
İsmimi başarılı bir şekilde duyuracaktım. Soyadımla değil, başarımla.

Antalya benim için yeni bir serüven olacaktı.

Mutlu olacaktım, hissediyordum.

23.03.21

Özgür HisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin