1.0

1.2K 58 4
                                    

Tüm bildiğim,
seni sevmek kaybedilen bir oyundur.

Duncan Laurence - Arcade


📌

"Kestik!"

Kendimi boşta duran koltuğa attığım an bacaklarımdaki ağrı kendini daha da belli etti. Adrenalin dolu bir sahneden çıkmıştık ve fazlasıyla yorulmuştum. Bacaklarım iflas etmişti resmen. Oyunculuk gerçekten zor işti.
Ama tabii ki burada olduğum için mutluydum. Çok mutluydum. Gerçek dünyadan uzaklaşmak, kendimi kurguya atmak bana iyi gelmişti.
Oyunculuk bedenimi yorsa da, ruhumu dinlendiriyordu.

"Al bakalım." Elindeki su dolu bardağı bana uzatan Ayaz'a döndüm. Bardağı elinden kapıp dudaklarımla buluşurdum. Soğuk su iyi gelmişti.

"Ah, ilaç gibi geldi. Teşekkür ederim."

"Baya iyi oynadın, bu kadar beklemiyordum." Yanımdaki ufak boşluğa oturup kafasını bana çevirdiğinde koltuğun küçük olmasından dolayı gereğinden yakındık. Bu mesafede konuşmak kalbim için iyi olmasa da, geri çekilmedim.

"Gerçekten mi?" Yüzümdeki gülümsemeyle ona bakıyordum. Bir dış gözün benim hakkımda güzel bir yorum yapması çok hoşuma gitmişti. Bu dış gözün Ayaz olması da etkendi tabii.
O sıra da dizinin yan rolleri Özgür ve Gizem karavandan seslendiler. "Yağmur! Gelsenize siz de. Baklava aldık!" Baklava lafını duyunca tabii ki de gitmemezlik yapmayacaktım.

Birlikte karavana girdik ve kutudaki baklavadan çatallamaya başladık. Ayaz hariç. "Sen neden yemiyorsun?"

"Ben hayatta yemem. Bu vücudu yapmak o kadar kolay olmadı. Sen de yeme göbeğin burdan belli oluyor."

Özgür ve Ayaz kendi kendilerini atışırken biz Gizem'le neredeyse kutuyu bitirecektik. "Ay, şiştim ayol." Gizem sonunda pes ettiğinde ben de bıraktım. İkimizde şişedeki sularımıza uzanıp içtik.
Set ortamı çok güzeldi. Birbirimizle tanışıp kaynaşabilmemiz çok kolay olmuştu. Bu insanlarla çalıştığım için mutluydum.

Eğer o gün, evden öyle çıkıp gitmeseydim; şu an bu kadar mutlu ve özgür hissedemezdim.

Annem en son 'ailemizin' adını lekelemememi söylemek için aramıştı. İnsan kızını hiç düşünmez miydi. Bazen üvey miyim diye düşünmüyor değilim.

Babam desen, en son bana vurmak için hareketlendiğini hatırlıyordum. Sonra bu kadar düşmemiş, önümden çekip gitmişti.

Adım kadar emindim ki diziyi izliyorlar ve dizide doktoru oynadığım için hayallere dalıyorlardı.
Umarım işlenen aile bağı da dikkatlerini çekmiş olur.
Bir daha nasıl karşılaşacağımızı ve ne sebepten konuşacağımızı da çok merak ediyordum.

"Baklavalar da bittiğine göre, biz kaçıyoruz."

Özgür ve Gizem'in sahnesi çekilmiş, bitmişti. Dizinin bizden sonra en sevilen çifti onların oynadığı çiftti.

Onlar gittikten sonra karavanda Ayaz ile yalnız kalmıştık. "Gel, fotoğraf çekelim de fanlar sevinsin." Bir an gariban mı sevindiriyoruz diye düşünüp kendime güldüm. Yanına yaklaşınca telefonu kaldırdı ve çekmeye başladı. Birkaç güzel poz çıkardıktan sonra seçip kendi hesabına attı. Resmen şu an pr çalışması yapıyorduk. Ama dizi için gerekli şeylerdi bunlar.

Aklıma açılan fan hesapları geldi. Dizi karakterlerimiz için olan hesaplar bir yana, bir de ikimiz için birkaç tane hesap görmüştüm. Neydi o? Ship, ship hesapları. Fotoğrafı görünce coşacaklardı kesin. Eve gidince yazılanlara göz atacaktım.

"Yağmur, hadi gel." Sahneye çağırıldığımda düşüncelerimden kopup karavandan çıktım. Kameraların karşısına geçince karakterime büründüm.

"Ee sonra ne oldu? Çok heyecanlandım Yağmur! Acun Ilıcalı gibi tek kelime söyleyip susmasana!"

Şu an Gizem'in evindeydik. İkimizinde boş günüydü ve çalışmalar dışında da görüşmeye başlamış, birbirimize gidip geliyorduk. Ayaz'la ilgili olan her şeyi Gizem'e anlatmıştım. Artık birine anlatmazsam patlayacakmış gibi hissediyordum.

"Tamam ya, işte sonra ben de öptüm onu öyle indim arabadan."

Ağzıyla birlikte gözleri de aralanırken neye bu kadar şaşırdığına anlam verememiştim. "Ne? Yanağından öpmek suç mu?"

Gözlerindeki parıltı anında sönerken arkasına yaslanıp ofladı. "Dudaklarına yapıştın sanmıştım."

Bu sefer benim gözlerim aralanırken yanaklarımın ısındığını hissettim. Düşüncesi bile paniklememe yetiyordu. "Ne oldu kız? Partnersiniz siz he. Birkaç bölüm sonra öpüşeceksiniz büyük ihtimalle." Gizem'in söylediği şeyler kafama yeni dank ediyordu. Kalbimin atışına nasıl hakim olacaktım?

"Nasıl olacak? Çok heyecanlanırım ben." Gizem oturduğu koltukta biraz dikleşti. "Rol gereği. Yapacak bir şey yok güzellik." Gizem'in keyfi yerindeydi. Benim bu hallerimi de görünce iyice keyiflenmişti. "Tamam hadi kapatalım bu konuyu." Daha fazla bu konudan bahsetmek istemiyordum. Şimdi kestik deyince nasıl kesecektik mesela?

"Yağmur?" Gizem'in sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. "Efendim?"

"Sana sesleniyorum duymuyorsun. İyi misin?"

"İyiyim, dalmışım." Ne ara seslenmişti? Ben Ayaz'ı düşünüyordum. "Kahve içer miyiz?"

"Olur, içeriz."

Gizem kahve yapmak için mutfağa girdiğinde ben de telefonumu elime alıp sosyal medyada dolanmaya başladım. Ayaz'ın attığı gönderinin yorumlarını okumamıştım. Bir göz atsam fena olmazdı. Arama butonuna instagram hesabının adını yazınca mavi tikli hesaba tıkladım. En son attığı gönderi bizim fotoğrafımızdı. Yorumları açıp okumaya başladım.

"Allah'ım feelssssssss!!"

"OHA"

"Bu ünlülerin pr yapmaları..."

"Shipim tutsun amin."

Yorumların yarısı iyiyken yarışı kötüydü. Hiç tanımadığım insanların hakkımda düşüncelerini okumak hoşuma gitmişti. Fotoğrafı incelerken Ayaz'dan mesaj geldi.

Aşağı insene. Kapının önündeyim.

İyi de ben evde değildim ki! Mesajlaşmak yerine aramayı tercih ettim. Mesajlaşmayı sevmezdim.

"Ayaz, ben evde değilim."

"Hadi ya, neredesin peki?"

"Gizem'in evindeyim. Ama biraz bekleyebilirsen gelirim. Yol yirmi dakika sürer."

"Konum atsana, seni almaya geleyim."

"Gerek yo-"

"Hadi, bindim arabaya. Mesajını bekliyorum." Bir şey söylememe fırsat vermeden telefonu kapattı. Madem bu kadar istekliydi, o zaman canıma minnetti.
Konumu attıktan sonra Gizem geldi. Kahveleri içene kadar da Ayaz gelirdi. "Ayaz beni almaya geliyor."

Yüzüne gülümseme yayılırken imalı bakışlarını atmayı unutmamıştı. "Tamam be bakma öyle."

"Ay aman, tamam. Yarın yeni bölüm senaryosu verilecek. Gece yatmadan dua edeyim de öpüşme sahneniz olsun." Gözlerim fal taşı gibi açılırken hızla konuştum. "Hayır etme! Şey, neyse Ayaz gelir şimdi. Aşağı ineyim bir de orda beklemesin. Yarın görüşürüz!" Yanağına öpücük kondurup ceketimi alıp çıktım evden.

Birkaç dakika sonra sokağın başında Ayaz'ın arabası göründü. Yanımda durunca beklemeden bindim. "Selam." Yaklaşıp yanağımı öptü. "Selam." Tekrar arabayı sürmeye başladı. "Aç mısın?"

"Yok." Kafa sallayıp önüne döndü. "Sen neden geldin?" Kendimi tutamayıp aklıma dönüp duran soruyu sordum. Bir an bana dönüp sonra tekrar yola baktı. "Seni görmek istedim."

Belli belirsiz kafa salladım. Yüzüme yayılan gülümsemeyi silmeye çalıştım fakat olmadı. Kafamı cama yasladım ve aniden çöken yorgunlukla gözlerim kapandı.

22.05.21

Özgür HisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin