1.3

1.1K 58 9
                                    

Ben bir peri masalına aşığım.

Alexander Rybak - Fairytale

📌

Şu an karavanın içinde az sonra çekilecek olan öpüşme sahnesi için çağırılmayı bekliyordum.

Dün, Ayaz beni öpmek için yanaşmıştı ki telefonunun çalmasıyla yanımdan gitmek zorunda kaldı. Filmlerdeki sahnelere benzemişti. Eğer dün öpüşmüş olsaydık, şu an bu kadar stres yapmazdım herhalde.

Karavanın kapısının açılmasıyla çağıracaklar diye heyecanlandım fakat Gizem gelmişti. "Heyecan var mı heyecan?"

Sabahtan beri böyle imalar yapıp duruyordu. Gerçi o konuştukça rahatlıyordum. İşe profosyonel bakmak gerekti, biliyordum fakat karşımda Ayaz vardı, Ayaz!

"Gizem, daha önce hiç öpüşmemiş gibi hissetmem normal mi? Kalbim dört nala koşuyor!"

Gizem gülüp omzumu sıvazladı. "Televizyonda görünenden daha uzun sürecek biliyorsun değil mi?" Onaylarcasına kafamı sallayıp koltuğa oturdum.

Acaba Ayaz şu an ne yapıyordu?

Ayaz'dan

"Yemin ederim şu an benden mutlusu yok."

Kuzey ile telefonda, az sonra çekilecek olan öpüşme sahnesini hakkında konuşuyorduk. O bana gaz verirken zaten tavan olan heyecanım daha da artıyordu.

"Oğlum umarım sürekli tekrar aldırırlar. Acaba bilerek hata yapsam, elimle yüzümüzü falan mı kapatsam?"

"Çok mantıklı ama anlarlar. Sanki ilk öpüşme sahnen." Aklıma gelen şeyle yüzümde gülümseme oluştu. "Yağmur'un ilk öpüşme sahnesi."

"Şerefsiz, kızla öpüşmek istiyorsun diye ekibi neden yoracakmışsın?" Oflayarak saçlarımı karıştırdım. Yağmuru çok öpmek istiyordum!

"Neyse, kapat." Sinirimi bozduğu için cevap vermesini beklemeden yüzüne kapattım. Zaten alınmazdı.

Telefonu kapattıktan hemen sonra karavanın kapısı açıldı. Başlıyorduk sanırım.

Yağmur'dan

Akşamdı ve sahildeydik. Etrafımız ışıklarla aydınlanırken bu güzel ortam beni bir anlık düşüncelerimden ayırmıştı.

Ah, cidden ayrılabilmiş miydim düşüncelerimden?

Mümkün değildi. Karşımda heykel gibi duran Ayaz ile bu kesinlikle mümkün değildi.

"Evet çocuklar, başlıyoruz. 3,2,1 kayıt!"

Şu andan itibaren senaryoda ne yazıyorsa onu yapacaktık. Elimi ayağımı koyacak yer bulamıyorum triplerine çok şükür ki girmeyecektim.

Verilen talimatlarla Ayaz elini belime koyup aramızdaki mesafeyi kapattı. Kafasını hafifçe sağa eğip dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Fakat uzun sürmedi.

"Kestik! Ayaz, ne yapıyorsun? Sol tarafa eğ kafanı. Kamera açısı kapanıyor."

Aha, ilk tekrar. Lütfen çok tekrar olmasın, lütfen.

Tekrar kayıta geçtiğimizde yine aynı şekilde yaklaştırdı beni kendine. Bu sefer kafasını sola eğip dudaklarımızı birleştirdi.

Elimi istemsizce yanağına koymamla tekrardan 'kestik' kelimesini duyunca, elime lanet ettim.

"Çocuklar, kameranın görüşünü engelleyecek bir harekette bulunmayın. Haydi tekrar."

Ayaz'a baktığımda çok enerjik ve keyifli gözüktüğünü gördüm. Resmen gülüyordu! Cidden bilerek yapmamıştım. Kendimi tamamen duruma gore yönlendiriyordum.

Bu sefer 'kameranın görüşünü engelleyecek bir harekette bulunmayın.' Cümlesini aklımın bir köşesine not ederek üçüncü kez öpüşmek için hazırlandım. İlk ikisine öpüşmek denemezdi ama, neyse ne.

Dudaklarımız temas ettiğinde kameranın görüşünü engellemeyecek tarafta olan elimi, Ayaz'ın ensesine koyup kendime daha çok çektim. Bu senaryoda var mıydı şu an hatırlamıyordum.

Kendime daha çok çekmemle Ayaz öpüşmeyi alevlendirmişti. Alt dudağım onun dudaklarındayken, kestik sesini duyabilir miydim bilmiyordum.

Umarım Ayaz duyabilirdi.

"Devam, az kaldı."

Bu sefer üstü dudağımı dudaklarının arasına aldı. Elim, koluna indiğinde tuttuğum kolunu belime sardı. Nefessiz kalınca dudaklarımı ayırdım. Hızla içime çektiğim soluktan sonra Ayaz tekrar öptü dudaklarımı.

"Kestik!"

Dudaklarımızı ayırdık fakat vücutlarımız hala birbirine değiyordu. Sahne bitip, gözler üzerimizden çekildikten sonra Ayaz alnıma ufak bir öpücük kondurdu ve geri çekildi. Mıhlanmış gibi yerimde dururken Gizem'in sesini duydum.

"Yağmur, karavana gel." Dedi. Titrek bir nefes alıp Ayaz'ı arkamda bıraktım. Karavana girdikten sonra sesli bir oh çekip kendimi koltuğa attım. "Ahahaha! Gizem, bitti." O da hâlime gülüp karşıma oturdu. "Rahatladım ya, neyse ilk diye böyle hissettim kesin. Sonrakilerde aşırı rahat olacağım."

Gizem kafasını salladı. "Öyle öyle. Bir de hoşlandığın adam olunca artı bir stres daha yaptın." İmalı imalı bakınca sağa sola kafamı salladım. "Ne?"

"İlk sefer Ayaz'ın bilerek tekrar yaptığını fark ettin değil mi? Ay o nasıl bir öpüşmekti, nasıl..."

"Bilerek mi?" Sesim şaşkın ve biraz yüksek çıkınca Gizem göz devirdi. "Safoz. Tabii ki bilerek. Kaç kere girdi bu sahnelere adam, biliyor artık işi."

Ayaz bilerek tekrar aldırmıştı. O an üzerimdeki gerginlikten anlamamıştım ama mantılı düşününce anlaşılıyordu.

Umarım ekip anlamamıştır.

🌻

"Kaç kere söyleyeceğim anne? Rahat bırakın artık, mutluyum burada diyorum neden anlamıyorsunuz?"

Telefondan aramış, babam ile birlikte geri dönmem için dil döküyordu. Ne kadar kabul etmesem üstüne bir o kadar daha ısrar ediyordu. Ben başka bir dil mi konuşuyordum?

"Yanlış yapıyorsun."

"Hayatığımda yaptığım en güzel yanlış bu o zaman."

Daha fazla sabrım kalmadığı için telefonu kapattım.

Eğer babamın bulamayacağını bilsem taşınırdım bu evden. Ama burayı bulduğu gibi yeni taşındığım evi de kolaylıkla bulurdu.

Tekrar geleceğini biliyordum. Beni kolumdan tutup sürüklemeyeceğini bilsem de içim bir türlü rahat etmiyordu.

13.06.21

Özgür HisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin