0.3

1.5K 60 9
                                    

📌

"Sonra aramıza şehirler girecek, hiç karşılaşmayacağız. Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek. Sonra belki birimiz öleceğiz, diğerimiz hiç bilmeyecek."

Dün gece Sena gittikten sonra film izlerken uyuya kalmıştım. Her zaman ki alarmımın çalmasıyla uyanıp ılık bir duşa girdim. Tüm gün kendime kalacağı için Antalya'yı gezmeyi düşünüyordum. Hatta bugünü yeni hayatımın ilk günü olarak adlandırıyordum!

Duştan sonra üzerimi giyinip bakım yaptım. Kahve tonlarında makyajımı yaptıktan sonra evden çıkmak için hazırdım.

Fakat burda hiç arkadaşım yoktu ve yalnız başıma ne kadar eğlenebileceğim, hatta eğlenmekten ziyade kaybolabileceğim bile söz konusuydu.

Çıkmadan telefonuma göz atınca bildirimlerimde Ayaz'ın adını gördüm. Doğru ya, dün gece bana istek atmıştı!
İsteği onaylamak yerine hesabımı herkese açık hale getirdim ve böylelikle istek kendiliğinden onaylanmış oldu. Oyuncu olmama ne kalmıştı şurada?

Ben de onu takibe alacaktım ki bir şeyi fark ettim. Ben onu zaten önceden takip ediyordum! Ah, keşke bıraksaydım da şimdi takibe alsaydım. Gereksiz yere utangaçlık sarmıştı vücudumu. Ünlüydü, herkes takip edebilirdi.

Evden çıkıp arabaya bindim. Kaç dakika arabanın içinde boş boş nereye gideceğimi düşündüm bilmiyorum. En sonunda ailemle ettiğim her kavganın ardından olduğu gibi burda da sahile gitmeye karar verdim. Deniz havası iyi gelirdi. Hem zaten doya doya harcayabileceğim param yoktu. Alış veriş ya da herhangi para gidebilecek durumlardan kaçınmak zorundaydım. Bir an önce set başlasa iyi olacaktı.

Sahile gelince yürüyüş yapmaya başladım. Bu güzel havanın tadını çıkarmak istiyordum. Güneş tam tepemdeyken durdum, gözlerimi kapadım ve kafamı göğe kaldırdım. Ortam sessiz ve huzurluydu.

Güneşten dolayı gözüm acıyınca kafamı aşağı indirdim. Yürümeye tekrar devam edecektim ki karşımda ufak bir tebessümle beni izleyen Ayaz'ı gördüm. "Selam." Onu burda görmeyi beklemiyordum.

"Selam."

"Sen de mi yürüyüşe çıktın?" Dedi Ayaz.

"Evet. Hava güzel olunca evde duramadım." Kafasını aşağı yukarı sallayıp birkaç adımda yanıma geldi. "İstersen birlikte yürüyelim." Yüzünü incelerken ne dediğini anlayamıyordum. Bir kez daha sorunca anca kendime gelebildim.

"Ne? Şey... efendim?" Dilini dudaklarında gezdirip gülümsemesini saklamaya çalıştı fakat görmüştüm bir kere! Cidden çok güzel gülüyordu. O sıkılmadan tekrar edecekti ki yandan yüzümüze flaş patladı.

Aynı anda flaş ışığının geldiği yöne kafamızı çevirirken fotoğrafımızı çeken kızın yanındaki konuştu. "Aptal mısın flaş neden açık? Gerzek!"

"Kanka unutmuşum. Heyecandan herhalde. Çabuk gel hadi hadi." Hızlı ve büyük adımlarla yanımıza gelen ikili Ayaz'dan fotoğraf istemişti. Fotoğrafımızı çeken kız bana döndü. "Şey, çekebilir misiniz rica etsem?" Kafa sallayıp telefonu aldım. Her ikisini ayrı ayrı çektikten sonra bir de üçünü topluca çektim. Sonra da teşekkür edip gittiler.

"Evet, ne diyordun?" Ayaz ne dediğini unutmuş olacak ki birkaç saniye durdu, "Birlikte yürüyelim mi demiştim. Tabii istersen." Onu onayladıktan sonra geldiğim yere doğru yürümeye başladık.

"Bu zamana kadar neden hiçbir yerde oynamadın? Yeteneğin olduğu gözle görülür bir gerçek." Ona her şeyi anlatmayacaktım. Hatta kimseye anlatmayacaktım çünkü kolay kolay güvenen bir insan değildim.

"Nasip olmadı diyelim. Hem okulumu da bitirdim."

"Güzel. O zaman gündeme bomba gibi düşeceksin desene." Gülerek, sohbet ede ede yürüşü tamamladık. Zaman nasıl geçti anlamamıştım.

Eve adımımı atmamla telefonumun çalması bir oldu. Sena arıyordu. Beklemeden açtım fakat bir şey dememe kalmadan hızlıca konuşmaya başladı.

"Ayaz ile fotoğraflarınız internete düşmüş! Daha televizyona çıkmadan nasıl magazine düşmeyi başarabildiniz inan aklım almıyor." Anlattıklarını kavrayabilince aklıma birkaç saat önce yanımıza gelip Ayaz ile fotoğraf çekmek isteyen kızlar geldi. Tabii ya! Nasıl düşünemezdim?

"Gerçekten aklımın ucundan bile geçmedi." Bu sırada ayakkabılarımı çıkarıp koltuğa kurulmuştum. "Ney aklının ucundan bile geçmedi?"

"Ya, biz bugün sahilde Ayaz'la karşılaştık. İki tane kız da fotoğraf çekmek için yanımıza geldi. Bizi de uzaktan çekmişlerdi ama ne bileyim..."

"Fotoğrafta da öyle bir çıkmışsınız ki sizi tanımasam..." Ne? Bizi tanımasa neydi? "Anlamadım?" Sena güldü. "Boş ver cidden. Saçmalıyorum uykum geldi. Sana atıyorum fotoğrafı kendin gör."

Telefonu kapattıktan sonra gelecek fotoğrafı beklemeye başladım. Bildirimi görünce beklemeden tıkladım.

Bu fotoğraf... Gerçekten çok güzeldi. Ayaz benim şapşallığıma gülerken gayet samimi gözüküyordu. Ben de utangaç bir tavırla gülümsüyordum. Fotoğrafta şey gibi gözüküyorduk, sevgili. Sevgili gibi.
İstesek böyle poz veremezdik.

Acaba Ayaz şu an ne düşünüyordur? Numarası olsa konuşabilirdim fakat yoktu. Dizi yakın zamanda başlayacağı için iki partnerin buluşması diye adlandırdılabilirdi bu haber.

Zaten aramızda bir şey olması imkansızdı.

Yarın sete başlayacağımızı öğrendikten sonra yine çok heyecanlanmıştım. Ailem beni izleyecekti buna adım kadar emindim. Babam oynadığım karakterin doktor olduğunu görünce hayallere dalacak, annem böbürlenerek izleyecekti. Annem tebrik için arasa şaşırmazdım.

Üzerime pijamalarımı geçirdikten sonra yatağa uzanıp telefonda gezinmeye başladım. Instagrama girince hesabıma olan takipçi akınını görüp şaşırmıştım. Sanırım Ayaz'ın takip ettiklerinden bulup beni takip etmeye başladılar. Üstüne fotoğrafta eklenince takip etmemek için pek sebep kalmıyordu.

Bildiğim birkaç magazin sayfasına girdiğimde paylaşılan fotoğrafımıza tıkladım. Yorumları merak etmiştim. Ayaz sevilen bir oyuncu olduğu için midir bilmem ama yorumlar çok güzeldi. Keyfim yerine gelmişti. Tek tük kötü yorum görsem de buna alışmam gerektiğini biliyordum.

Milleti stalklarken telefonum çaldı. "Efendim anne?"

"O haberler ne öyle? Ne ara?"

"Açıklamak zorunda mıyım?"

"Zorundasın efendim. Magazinlere düşmek hoş bir şey mi? Adımızı lekeleyeceksin!" Seslice oflayıp yattığım yerden doğruldum. Burda bile rahat vermiyordu.

"Tek sorun bu değil mi? Tek derdin adınızın lekelenmesi. Beni bu yüzden aradın. Nasılsın, bir şeye ihtiyacın var mı demek için aramadın." Birkaç saniye bekledi. Ne diyeceğini düşünüyordu herhalde.

"Sen bize resti çekip gittin! Bir de nasılsın mı diyeceğim?"

"Düşün işte! Olanlara bak ve düşün. Nasıl bir anne olduğunu düşün." Karşı taraftan ses gelmeyince diyecek bir şeyi olmadığı belliydi. Zaten ne diyebilirdi ki?

Yeni hayatımın ilk günü böyle geçtiyse ilerisini büyük bir merakla bekliyordum.

07.04.21

Özgür HisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin