20. Bölüm: Kızıl Şarap

162 15 172
                                    

Medyada Aurora Bradbury var.

Bölüm biraz geç geldi bu yüzden çok üzgünüm sınavlarım vardı ve bazı şeylerle meşguldüm. Ama bu süreçte kurguya aklımdan birkaç tane detay ekledim. Bu detaylar arasında ilk bölümde olması gereken ama olmayan bazı şeyler de var ama ilk bölümlere konu olarak dokunmayacağım. Son bölümü yazacağım zaman onları da düzenlemeye alacağım ki karışıklık olmasın.

Bu bölüm biraz değişik bir bölüm oldu. Beklentilerinizi karşılar mı bilmiyorum ama bunu kendi içimde gerekli buldum çünkü yan karakterlere ve onların yaşamlarına neredeyse hiç değinmiyorum. Ara sıra böyle bölümler de yazacağım.

Keyifli okumalar...

🎶 Sarah Barrios - Pretty in Pink 🎶

" Sonuçta onları yenebilmem için şu ankinden daha güçlü olmam gerekir. "

Aurora Bradbury

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aurora Bradbury

Kollarımın arasına sıkıştırdığım defterlerim ile fakülteden çıkmış topuklu ayakkabımın kaldırımda çıkardığı sese odaklanmış kafamı dinlendirmeye çalışıyordum. Beynim o kadar doluydu ki artık beni normalde rahatlatan topuk sesleri bile sakinleştiremiyordu.

Dalgın dalgın, yaklaşık bir aydır her gün yürüdüğüm yolda ezbere ilerlerken kimseye çarpmamaya özen gösteriyordum. Aklımdaki düşünceler saki her adımımda çoğalıyordu. Gerginlikle tırnaklarımı kemirmemek için Kollarımın arasındaki kitapları daha da sıktım ve Crickt'in kapısından içeriye girdim.

İçerisi birkaç tane öğrenci ile doluydu. Neredeyse birkaç masa boştu. Biraz ileride tatlıların sergilendiği vitrinin önündeki masaya doğru ilerledim ve kitapları masanın üzerine bırakarak oturdum.

Annemin dediği şeyler beynimin içinde dönüyordu.

" Domine'in yeni sahibi olmak için çok çalışman lazım, Aurora. Yine Victor'un gerisinde mi kalmak istiyorsun? En iyi yaptığın tek şey de o zaten." Annemin aşağılayıcı sesi canımı biraz daha acıtırken derin bir nefes verdim ve ona yansıtmayarak söylediği şeye karşılık verdim.

" Salondaki vitrinin içinde duran ödülleri de o kazandı zaten değil mi anne? " dedim iğneleyici bir şekilde. Oğlunu överken beni gömmeyi hiçbir zaman bırakmayacaktı. Sanki sadece bir tane çocuğu varmış gibi. Annem dediğim şey ile duraksadı ama bu onu hiç etkileme iş gibi sözüne devam etti.

" Onların hiçbir değeri yok Aurora. Sen hep kardeşinin arkasından geliyorsun. ' İkinciliğe layık Aurora ' Söylenen bu laflar senin hoşuna mı gidiyor? Kendini çabuk toparla ve Domine için uğraş. En azından biraz çaba gösterdiğini göreyim. Daha karışımı bile bulamadın değil mi? " dedi bana soru yönelterek ama ben daha cevap veremeden kedisi devam etti. " Kafanı topla ve ok peşinde koşacağına büyük babanın seçeceği varisliğe odaklan. " dedi. Ardından ben daha ona hiçbir şey diyemeden telefonu kapattı.

SIR(Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin