İlk bölüm nasıldı sizce?
Max başını tuvaletten içeri uzatarak, "Bay Sinck Kaydı" dedi. Bronz renkli dağınık afronu kafasının üzeride salınıyor, sanki kendine ait bir hayat yaşıyordu. Ory bu saçları çok seviyordu. Tıpkı Max gibi yumaşacıku ve onun chlileştirilemez karakterini yansıtıyordu. Ory'nin Max'te en sevdiği yönlerinden biriydi bu.
“Bay Seksi demek istedin herhalde," diye yanıtladı Ory. Max göz kirpti. Ory, Max'in kapının pervazına yaslanmasını, sıcak kahverengi teninin los işıkta griye dönmesini izledi. Ayaklarının altındaki boş zemini dikkatle inceledi. Max, hareket ederken yerde onun hareketlerini takip eden bir karartı görünmüyordu.
Unutkanlık herkeste farklı hızda yaşanıyordu ama genel olarak Max bir hafta geçmesine rağmen iyi durumdaydı. Adresler, telefon numaraları, Ory'nin ona evlenme teklif edişini, geçen yıl dönümlerinde yaptıklarını, bunların hepsini hála anlatabiliyordu. Mavi, elli iki. En umutlu olduğu anlarda Ory, Max henüz önemli şeyleri unutmadığı için küçük bir ihtimalle de olsa, onun bunları asla unutmayacağına kendini ikna etmeye çalışıyordu. Her ne kadar bunun imkânsız olduğunu bilse de. Küçük şeyleri unutmuştu. Minicik şeyleri. Görmezden gelmenin kabullenmekten daha kolay olduğu kadar küçük şeyler. Tıraşı bittiğinde Ory bıçağı döndürdü ve üzerini inceledi. Kepenkleri kapanmış spor malzemeleri satan bir mağazada, yerdeki kasanın altında saklı kalmış hâlde bulduğunda bıçağın sapı simsiyahtı. Şimdi ise yeşil olduğunu içine yerleşen bir korkuyla fark etti. Max’in en sevdiği renk.
Ve bir de geyik çıkmıştı.
"Gitmek istemiyorum," dedi Ory. Max, gölgesini kaybettikten sonra ilk defa onu yalnız bırakarak Arlington'a yemek aramaya gidecekti. “Onun yerine birlikte açlıktan ölelim.”
"Tamam," dedi Max gülümseyerek. Yerçekiminden bağımsız sallanan ayaklarını hareket ettirdi. "Sana banların yüzde akrabalarını unutacaktı. Yarın ise anneler çocuklarını hatırlamayacaktı. Dün, bugünden daha iyiydi ve ondan önceki gün de dünden. Ancak artık çok geçti. Tek yapabileceği şey Max başka bir detayı daha unutmadan bir an önce yola çıkmaktı. Eğer bir gün daha gecikirse bıçağın sapı ya da ormandaki geyikten başka değişen şeylerle de karşılaşma ihtimali olacaktı.
Ory sırt çantasını elden geçirirken Max'in ana salonda bir şeylerle uğraştığını duyuyordu. Hem sıcak tuttuğu hem de pamuklu katmanı sayesinde ekstra koruma sağladığı için üzerine kalın montunu giymişti. Max'in bunu fark etmemesini umuyordu.
Tüm bunların ilk başladığı zamanlarda, Ory ve Max kapalı dükkånlara girip yağmacılık yapıyorlardı. Pencereleri kırıp karanlık dükkânların içine dalıyor ve ihtiyaçları olanları alıyorlardı. Gölgesi olan diğer insanlar da böyle yapıyordu. Bunun son şansları olduğunun farkındalardı. Birkaç gün içinde raflar boşalmıştı ve insanlar, evlerinde 250 şişe şampuan ya da tavan arasında yirmi kilo kurutulmuş et saklamaya başlamışlardı.
Ve olay yayılmaya başladı. Kalanlar da unutmaya ve ortadan kaybolmaya başladılar. Evlerinden dışarı çıkanlar dönüş yolunu unuttular. Kapının kilidini açmayı unuttuklarından ya da üst kat olduğunu hatırlamadıklarından bir süre sonra duvara dönüşen kapıların, koridora dönüşen merdivenlerin olduğu evlerde, onları sonsuza kadar hapsedecek bir kapana dönüşen odalarda açlıktan öldüler. Sığınağa nasıl döneceklerdi, konserve açacağını nasıl kullanacaklardı, yağmur neydi? Anahtarı kullanmak ya da annesinin adını hatırlamak için bir gölgeye ihtiyacı olacağı kimin aklına gelirdi ki?
Ory, bir seferinde şehir merkezinin hemen dışında, neredeyse birbirinin aynısı evlerin küçük bir çimenliğin ortasında neredeyse birbirinin içine geçecek şekilde sıralandığı bir yer görmüştü. Bazılarının camları yoktu, bazılarının kapısında onlarca zil vardı, bazılarının çatısı zemindeydi ya da zemin çatının üzerine kurulmuştu. Tüm bunların ortasında iskeleti çıkmış bir beden kıvrılıyordu. İki sokak ileride, ölü adamın umutsuzca bulmaya çalıştığı ama nerede olduğunu hatırlayamadığı evini bulmuştu. İçeride Max’le ona bir ay boyunca yetecek yiyecek vardı.
Arlington çökerken, Ory de evleri geziyor, saklanmış ve henüz bulunmamış son kalan yiyecekleri arıyordu.
Vote ve yorumları unutmayalım. Bu arada orijinal kitaptır asla üstünde oynama yapmıyorum 😊🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE BOOK of M
FanfictionBir akşamüstü, Hindistan'da akıllara durgunluk veren bir olay yaşanır. Sıradan bir adam gölgesini kaybeder ve bu olay tüm dünyaya yayılmaya başlar. Gölgelerini kaybedenler yepyeni güçlere kavuşsalar da bunun karşılığında ciddi bir bedel ödemek zorun...