BÖLÜM 3

211 4 3
                                    

Bölümler nasıllar?

Şu ana kadar deyim yerindeyse her yer silinip süpürülmiştü. Bir şeyler bulabileceğini düşündüğü tek bir yer kalmıştı; son çare oraya bakacaktı.

Ory salona girerken Max, "Ellerim titriyor," dedi. "Titremiyor."

Max yemek çantasını aramaya devam ederek, “Titriyor,” diye yineledi. Ory derin bir nefes alıp yumruğunu sıktı ve sonra açtı. Yardimi olmamıştı.

Her şey yolunda gidecekti. Daha önce yüzlerce kere yapmıştı bunu. Yürü, bak, al, eve dön. Bu sefer, Max'in gölgesinin olmamasının ya da kendisinin Broad Caddesi'ne gidecek olmasının hiçbir önemi yoktu. Her zamanki gibi güneş batmadan evde olacaktı.

“Iyiyim," dedi sonunda.

Max, "Biliyorum," dedi. Masaya döndü ve yemek çantasını buldu. "Sen eve dönene kadar unutmayacağım. Söz veriyorum."

Söz vermesinin önemi yoktu. Artık söz verme yetkisi yoktu. Yine de birbirlerine gülümsediler. İçmek için sakladıkları kaynatılmış suyu koyarken, eskimiş paslanmaz çelik matara çıtırdadı. Max kapağını kapatıp matarayı Ory'ye uzattı.

Ory matarayı yavaşça Max'den aldı. “Tamam, biraz titriyorlar," diye itiraf etti.

Ory matarayı çantasına koyarken Max güldü. Başını geriye atarak dudaklarını araladı. Bir anlığına görüntüsü dondu. Sanki o ana resmedilmiş gibiydi. Masanın önünde, arkadaki duvara ve zemine hiçbir yansıması olmadan hareketsiz bir şekilde duruyordu.

Ory bir değişiklik olmayacağını düşünmüştü ama gölgesi olmayan birinin hareketlerini izlemek bir süre sonra korkutucu bir hâl almıştı. Aynı zamanda tuhaf bir hafiflik hissi de veriyordu. Max, sanki gerçekten orada değilmiş gibi görünüyordu.

Ory bir süre sonra, “Mavi,” dedi. "Elli iki," diye yanıtladı Max.

Ory başını çantasına doğru eğdi. Max’in, yüzünde oluşan rahatlama ifadesini görmesini istemiyordu. Acaba onu sık sık kontrol ediyor olması Max’in canını mı yakıyordu yoksa içini mi isitiyordu?

Acaba Max bunu onu sevdiği için mi yoksa artık ona güvenmediği için mi yaptığını düşünüyordu? İki cevaba da inanmak mümkün değildi. Ory çantasına uzandı ve aradığı şeyi bulana kadar parmaklarının içinde dolandırdı. “Gitmeden önce seninle konuşmak istediğim bir konu var."

Max ona döndü ve gözlerini elindeki şeye dikti. Eski model bir kayıt cihazı,

Max bıkkı bir tavırla, "Ory,” dedi. “Yine mi?”

"Lütfen, Max," diye yalvardı. Kayıt cihazını eline tutuşturdu. Max ölü bir kuşu tutar gibi cihazı uzun ve koyu renkli parmaklarınin arasına aldı.

“Bunu daha önce konuştuk,” dedi. “Anlaştığımızı sanıyordum.”

"Bir deneyelim. Denemek zorundayız.” Birbirlerine baktılar. "Gevik," dedi Ory. Bu olay, durumun kötüleştiğini gösteriyordu. Artık daha önemli şeyleri unutmaya başlayacağının farkındalardı.

Kayıt cihazının köşesi avucunun içinde solgun bir şekilde parladı. Ory köşedeki KAYIT düğmesini belli belirsiz görebiliyordu. Bu kayıt cihazı sayesinde Max’in unutmaya başlamasının, onları birbirlerinden tamamen koparmasından önce bir umut birbirlerine yaklaştırabileceğini düşünmüştü. Ancak her gün gitgide daha tuhaflaşıyordu. Her tartışmaları korkunç bir hesaplaşmayı beraberinde getiriyordu: Buna değer miydi? Tartışma sonrasında yaşanacak rahatsız edici sessizlikle kaç saat daha kaybedeceklerdi?

“Peki,” dedi Max. “Tamam. Kim bilir? Belki işe yarar.”

Sessizlik içinde küçük cihaza baktılar. Sonunda, Max cihazı montundaki küçücük cebe sığdırmaya çalıştı.

Ory, “Bir şey daha var,” diye ekledi. Çantasının fermuarlı ön gözünü karıştırdı ve uzun ince bir bobin çıkarttı. Kim bilir hangi harabe nalburdan çıkan, paslanmaz çelik kablonun spiraliydi bu? Cihazın plastik tarafının bir köşesinde askı spiralini takmak için bir uç vardı. Ory kabloyu oradan geçirdi ve spirali kıvırdı. İşini bitirdiğinde cihaz Max için uygun uzunlukta bir kolyeye dönüşmüştü. Kayıt esnasında kolayca kaldırıp indirebileceği ve gerektiği zaman gömleğinin içine gizleyebileceği cihaz, ideal boydaydı.

Max kollarını Ory’ye doladı ve başını omzuna yasladı. Sallandılar.



Vote ve yorumlari unutmayalım plss 🥺💕🤍

THE BOOK of MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin