Bir yerlerden yine bir Şeftali Şekeri belirdi.
Bana hala gülümsemesini sunuyordu. Sinirlenmiştim. Yakasını tutup bağırmaya başladım.
"Ben sana sadece sevdiğim çocuğun beni kıskanması için rol yap dedim. Gidip de beni kendine aşık et demedim."
Başlan...
"Hadi hadi karaokeye gitmeden önce bir kere vur" dedim Felix'in yanında zıplayarak. Önümüzde boks makinesi vardı. Hani şu yuvarlak bir topu olan ve ona vurduğunda ne kadar güçlü olduğunu gösteren şeyden.
"Tamam senin için bende vurucam" diyip kafamı okşayınca içim kıpır kıpır oldu. Kollarını sıvamaya başlayınca bir waoow oldum. Çünkü kolunda gözüken damarlar yanii üff.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bana yakışıklı bir bakış atıp boks makinasına sert bir şekilde vurmasıyla birlikte resmen yerimde titredim. 5 bölümden 4'e yükselince "Vaaaoov!" Diyip zıplamaya başladım.
Hyelinle zıplarken birden canım arkadaşım beni Felix'in üzerine itmesiyle ellerimi onun göğsüne koydum. Elleri yukarıda tam kazandım havasında olan Felix başta neye uğradığını şaşırdı. Sonra ellerini sırtıma sarılır gibi koydu.
Ayrıldığımızda Hyelin gülücüklerini ve eliyle yaptığı kalpleri bana sunarken ben yüzümün kızarmamasına rağmen kendimi kıpkırmızı hissediyordum. Felix'in yüzündeki mutluluğu görünce bende gülmeye başladım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karaoke yerine vardığımızda onlar oda ayarlarken ben lavaboya gidip dağılmış mıyım yoksa hala şık mıyım gibisinden tipime baktım. Ahh birine kendimi beğendirmek çok zor.
Aynanın karşısına geçip saçımı başımı düzelttikten sonra ellerimi yıkadım ve çıktım. Çıkmaz olaydım diyecek kadar ses vardı mekanın içinde. Birileri tartışıyordu. Olay yerinden geçmem gerekiyordu o yüzden seri adımlarla oraya doğru ilerledim.
Biri karaokede feci içmiş ve etraftakilere sataşıyordu. Gişeye kaç numaralı odayı tuttuklarını sormak için gidicektim ama kimseyi görmeyince yerimde durdum ve telefonumu çıkarıp Hyelin'e mesaj attım.
Etrafta dolaşan sarhoş adam eşyaları alıp kenarlara atmaya başlayınca ondan kaçmaya başladım ama feci şekilde hızlıca eşyaları oradan oraya savuruyordu. "Hey sen!" Adamın bana bakıp bağırmasıyla titremeye başladım.
Lütfen bana seslenmemiş ol. Lütfen bana seslenmemiş ol. Lütfen..lütfen..lütfen...
"Sana diyorum beni duymuyor musun!?" Adamın bana yaklaştığını görünce kaçmaya başladım. Adam duvara yaslanmış katlanan sandalyeyi almasıyla ben küçücük yerde koşmaya başladım. Adam elindekini havaya kaldırdı ve bende artık öbür dünyayı boylayacağımı düşünerek son dualarımı etmeye başladım.
