Tuttuğu elimi alıp omzuna koydu kendi elini de belime. Diğer elimi de diğer eliyle kavrayıp gülümsedi. "Ya ayağına basarsam?" Dedim çekinerek. "Sena ayağıma basmayacak kadar güzel öğreteceğim merak etme" diyerek benim içimi rahatlatacak bir gülümseme sundu.
Ayaklarımızı hareket ettirirken onun ayağına basıp basmadığımı sürekli ayağıma bakarak kontrol edip duruyordum. Basarsam gerçekten çok utanırdım. Uzun bir süre adımlamayı öğrendim ardından müzik açmaya karar verdi.
Müzikle birlikte ritim tutturma konusunda iyi olabilecek miyim emin değilim ama deneyeceğim. Çok stres oluyorum ya. "Rahatla" dedi Jungkook "Seni yemiycem öyle korkak korkak bakma" telefonuna son bir dokunuş kondurduktan sonra müzik çalmaya başladı ve o da bana yaklaştı.
Ellerimiz tekrar buluşurken Jungkook ayaklarını oynatmaya başladı. Hızla ilerliyorduk ve ben uyum sağlamakta çok sıkıntı çekiyordum çünkü sürekli ayaklarıma bakmam gerekiyordu. Ayağına basmak cidden istemiyorum.
Jungkook birden durup elini çeneme koydu ve yerdeki gözlerimi kendine çevirdi. "Sadece bana bak Song Yun. Sadece bana bak ve rahatla tamam mı?" Kalbim küt küt atıyordu. Derin bir nefes verdim ve onayladım. Dans ederken bu sefer daha rahattım ve garip bir şekilde ayaklarım onun ayaklarına basmıyor aksine çok güzel hareket ediyordu.
Gözlerimiz birbirinden ayrılmak istemezce bakışıyordu. Şarkı bitmişti ama biz hala dans ediyorduk. Gözlerimi ondan ayırmak istemiyorum. Lütfen bu an hiç bitmesin demek isterdim ama birden elektirikler kesildi ve Jungkookla öylece kalakaladık.
Bi saniye
Ben bu karanlığı nereden hatırlıyorum?
Anılar birden beynimde yer edinirken Jungkook'u hızla bıraktım. O karanlığın içinde "Song Yun neden elimi bıraktın? Seni göremiyorum" diyordu hızlıca karanlığın içinde çantamı aradım. Bulunca içinden telefonumu çıkarıp hemen flaşı açtım.
Jungkook'un üzerine tutunca bana garip bir bakış attı. "Kusura bakmayın çocuklar burada olduğunuzu bilmiyordum" diyerek kapıdan biri gözüktü. Burada çalışan hizmetlilerden biri olmalı. "Sıkıntı değil"diyerek telefonumun flaşını kapadım ve Jungkook'a geri döndüm.
"Biraz mola verelim mi?" Dedi ciddi bir şekilde. Birden ciddileşmesine anlam veremesemde kafa salladım ve telefonumda sosya medyaya bakmaya başladım. Çünkü beynime hücum eden anıları kurcalamaya devam edersem utanç ve meraktan ölebilirim.
Biraz telefonu kurcaladıktan sonra Jungkook'a dönüp baktım. Ellerini yere koymuş garip hareketler yapıyordu.
Bu haline sessizce gülmeye başlafım. Ardından telefonumun kamerasını açıp onu çekmeye başladım. Garip hareketleri bile hoşuma gidiyorfu. Ondan gerçekten hoşlanıyorum. Acaba o geceyi hayırlıyor mu? Hatırlasa ne güzel olurdu.
Telefonumu dikey bir şekilde tutarak kameranın odağını yaklaştırdım. Saçlarını savuruyordu. Çok yakışıklı olduğunu söylemeliyim.
Birden gülümseyerek bana baktı. "Beni çekmek bu kadar mı hoşuna gidiyor. Yüzündeki gülümsemeyi görmelisin." Birden telefonu alel acele kapamaya çalışırken birden yanımda belirdi ve telefonu eline aldı.
Sanırım fotoları silmeye çalışıyordu. Hızlıca gidip telefonu aldım. "Silme ya. Seni çekmek çok eğlenceli. Hem seni çekmeye başlayınca hemen utanıyorsun bu çok tatlı" Diyerek kameramı tekrar ona tuttum ve gülmeye başladım.
Suratını kapatıp "Kes şunu" deyip duruyordu. Telefonu almak için adım attığında geri kaçtım ve o da peşimden gelmeye başladı.
Gülerek ondan kaçıyordum. Sonunda telefonu alıp o kaçmaya başladı ama ben kovalamadım eheh "İstediğin kadar silmeye uğraş onlardan bir sürüsüne sahibim sen evinde hasta olduğunda ve uyuduğun zamana bile" diyerek cadı gülümsememi sundum.
Telefonu bir kenara koyup ciddi bir şekilde bana yaklaşıp belimi kavrayarak dans etmeye başladı. Ne yaptığını anlayamamıştım ve birden dengemi kaybedip düşücekken sanki bunu planlamış gibi elini kafamın altına koydu ve yere düşerken kafamın yere vurmamasını sağladı.
Şu an ne yapmaya çalışıyor gerçekten anlamış değilim.
"Jungkook" dedim kısık çıkan sesimle. "Resimler yerine gerçeğine sahip olmak istemez misin?" Dedi sanırım ama doğru duyduğumdan emin değilim. "Efendim?" Dedim şok olmuşcasına. " O zaman bende sana sahip olabilir miyim? dedim" Bir şey demedim. Sadece öylece tepemdeki Jungkook'a bakıyordum.
"Bir kaç gündür kafamda boşluklar vardı ve sanırım onlar dolmaya başladı. O günü hatırlıyorsun değil mi?" Gözlerimi gözlerinden kaçırdım. "Hatırlıyorum dersem bana arkanı dönücek misin?" Cevap vermek yerine biraz daha yaklaştı.
"Song Yun seni öpebilir miyim?" Dedi güldüm. İşte bu kadar da kibar bi insan öperken bile soruyor. Sanırım.. "Öp beni Jungkook" ..sanırım çıldırıyorum.
...
El ele tutuşup okuldan ayrılırken cidden çok mutluydum. İkimizde birbirimize itiraf etmiş ve resmen sevgili olmuştuk. Uzun süren plotonik manyaklığım sona ermiş ve gerçekten hayallerimdeki aşkı bulmuş gibi hissediyordum.
Beni yurda bıraktıktan sonra telefonumdaki fotolara bakınıp çığlık atmaya başladım. Gerçekten çok tatlıydı. Çıldırcam!!
Bir saniye bu fotoğrafı ne zaman çekmiş
Şansa bak ana ekranım için ne kadar uygun ehehe
Ya uzun yazarım diyodum ama yine kısa oldu gerçekten özür dilerim ama yazıcak gerçekten bir şey bulamıyorum.
Zaten bu yavrucaklarımızı kavuşturduğumuza göre 1 ya da 2 bölüme final geliyor. Bir kitap daha bitireceğim için çok heyecanlıyım uu
Keşke şu son bölümleri yazarken saçmalamasam da ilham gelse düzgün bir şeyler yazsam.
Bu arada kitabı beğendiniz mi?
Gifler hoşunuza gitti mi?
Bölüm nasıldı?Sorulara cevap verirseniz çok mutlu olurum. Yıldızı parlatın lütfen.
Seviliyorsunuz <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEACH CANDY /JK
Teen FictionBir yerlerden yine bir Şeftali Şekeri belirdi. Bana hala gülümsemesini sunuyordu. Sinirlenmiştim. Yakasını tutup bağırmaya başladım. "Ben sana sadece sevdiğim çocuğun beni kıskanması için rol yap dedim. Gidip de beni kendine aşık et demedim." Başlan...