Bir yerlerden yine bir Şeftali Şekeri belirdi.
Bana hala gülümsemesini sunuyordu. Sinirlenmiştim. Yakasını tutup bağırmaya başladım.
"Ben sana sadece sevdiğim çocuğun beni kıskanması için rol yap dedim. Gidip de beni kendine aşık et demedim."
Başlan...
Burnumu çekip Jungkook'a baktım. Ona artık bu sevgili oyununu oynamamıza gerek olmadığını söylemeliyim. İstemiyorum. Bunu yapmak cidden istemiyorum. Bugün ne kötü bir gün böyle.
Elimdeki peçeteyi yanımdaki çöp kutusuna attım. "Daha iyi misin?" Dedi Jungkook. Kızarmış gözlerimle ona baktım. "Evet" diyerek elimi ona uzattım. Elime tuhaf tuhaf baktıktan sonra elini elimin üzerine koydu. Kalbim gümlerken elini ittirdim ve elimi tekrar uzattım.
"Şeftali Şekeri"
Gülerek cebinden şeker çıkardı ve avcuma koydu. Gülümsemen niye bu kadar güzel geliyor. "Song Yun!" Yanımda Hyelin'in bağırmasıyla yerimde sıçradım. "Nereye daldın yine" dedi. Diyemedim ki daldığım okyanustaki köpek balığı çok yakışıklı. Öylece gülümsedim ve Hyelin'in koluna girdim.
"Gözlerin niye kızarmış senin?" Dedi hemen ruh halimin berbat olduğunu anlayan Hyelin. "Miğdem çok bulandı da istifra ettim biraz" dedim aklıma gelen ilk yalanı kullanarak. Çok sağlam yalan söyleyebiliyorum bu arada onu fark ettim. "Haa anladım" dedi ama bu sonra seninle konuşucağız demek oluyordu.
Felixle göz göze gelince gözlerimi kaçırdım. Onunla konuşmak istemiyorum. Herkes paten alanına ilerlerken ben miğdem bulandığı yalanımı öne sürerek kafelere yöneldim. Jungkook'un da peşimden geldiğini görünce sevindim. Yanımda olacaktı.
Bir masaya oturduk. "Ne içmek istersin?" Deyince bir şeyler söyledim ve o da almaya gitti. Derin bir nefes verdim. İçime bir şey oturmuş gibi hissediyorum. Bu duygu o kadar kötü ki anlatamam. Modumu yükseltmeye çalışıyorum gerçekten çok çalışıyorum fakat o ağrı gitmiyor. Her şey allak bullak oldu. Bu duyguları gerçekten bilmiyordum. Meğer ne kadar acı veriyormuş insana.
Jungkook'un bana seslenmesi aklımdaki düşüncelerin hepsinin kaybolmasına sebep oldu. "Song Yuun! Çikolata soslu mu olacak?"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elinde iki tane kahveyi tutmuş bana sallıyordu. Suratındaki ifade o kadar tatlıydı ki anlatamam. Bir erkek bana nasıl bu kadar tatlı gelebilir. Yüz ifadesi gülümsememe neden oldu. Elimi havaya kaldırıp bağırdım. "Eveet. Bol olsunn." Gülümsediğimi görünce o da gülümsedi ve "Tamaam" diyerek önündeki sos makinasına döndü.
Bana doğru geldiğini görünce yerimde dikleştim. Yan taraflara bakınmaya başladım ve Jungkookla aynı hızda bana yaklaşan Felix'i gördüm.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
