30.BÖLÜM- YOLCULUK-

1.8K 92 0
                                    

Mehmet gözden kayboldu.Kısa süre sonra Arif bey gelmiş oldukça sıcakkanlı bir şekilde,
"iyi misin kızım" Canan  başını salladı.
"sen ve şu Mehmet tanıyorsunuz birbirinizi öyle mi " adamın dikkatle ona bakan bakışlarına, bakışlarıyla karşılık verdi,
"sadece tanıyorum başka bir şey yok "  sohbet kısa sürmüştü. Canan uzaklaşan Arif beye bakmadan yatağa gömüldü.

Mehmet hastaneden çıktı, arabasına binip  hızla eve sürdü. Rıfat'ın asla içeri giremediği o yere elini kolunu sallayarak girmesi  onun için normaldi. O yapılmaz deneni yapmış büyük patrona rest çekmiş biriydi. Eve girince Haleyi yatağında buldu. Kafasını kaşıyarak odada uzun uzun dolandıktan sonra boş odalardan birine geçip uzandı.

Canan  genç adamın ona verdiği yüzüğe bakarak, Mehmet'in bencil herifin teki olduğunu söyleyip durdu. Doğruydu bencil , kıskanç  ve açık sözlü biriydi.
"Canan uyumuş geç kaldık" Meltem elindeki küçük valizi açıp içinden bazı eşyalar çıkartıp dolaba astı.
"ona nasıl dicez Meltem"
"bilmiyorum"
"bilmesi gerek Mehmet denen adamın onu kandırdığını bilmeli Hale diye sevgilisiyle turistik bir adada çekilen görüntülerini görmeli"
"üzülür bilmemeli"
"Kızlar herşeyden haberim var" iki kızda şaşkın bakarken, yüzüğü gördüler. Meltem elindeki yüzüğe bakıp
"bu nerden çıktı gerçek gibi"
"Mehmet  verdi" İki kız birden dondu.
"o burdaydı beni merak etmiş , her zamanki tehditleriyle bunu parmağıma geçirdi"
"söylemedin mi onu istemediğini "
"söyledim anlamıyor adam anlamıyor" Canan haykırmıştı. Kızlar onu yataktan kaldırıp yüzünü yıkadılar. Sonra Kemal'e bakmaya götürdüler. Ona iyi geleceğini düşünmüşlerdi.

15 Gün sonra...........


Canan kızlarla otogarda bekliyordu. Eve gideceği için sevinçliydi yaraları iyileşmiş , keyfi yerindeydi. Kemalinde iyi olduğunu ölmeyeceğini öğrenmişti. Annesi onu arayıp rüyasında gördüğünü söyleyince dayanamadı .Biletini almıştı. Otobüs görününce hızla yanaşacağı perona geldi. 10 saatlik yol uzundu ama sonunda kavuşacağı ailesi için değerdi. Onlar için aldığı hediyeleri paketleyip bavula koymuştu. Özelliklede abisinin istediği kokuya çok sevinecekti.
"hadi kızlar hoşçakalın " Kızlarla vedalaşıp 6 numaralı koltuğa oturdu.
"selam söyle"
"tamam zaten sizde geleceksiniz yakında"
"evet gelicez deniz ve kum güzel olacak", Muğla seferini yapacak yolcu otobüsü Ankaradan uzaklaşıken o camdan uzun uzun dışarıyı seyretti.

Mehmet toplantıdan çıkmış  özel uçağını 1 saat içinde hazırlamaları için talimat vermişti. Rıfata bakıp
"durum ne"
"abi kız Muğlaya gitmek için harekete geçti"
"iyi " Mehmet sırıtarak arabasına atladı, kısa süre sonra Muğlaya vardı. İlk iş Bodrumdaki lüks oteline gitmek oldu. Çalışanlar büyük patronun otele teşvik edeceğini öğrenince en iyi şekilde hazırlanmışlar , gülümseyen yüzlerle onu karşılamışlardı. Patronun genç yüzü çalışanlarda oldukça farklı etki yarattı. Genç kadınlar patrona uzun uzun bakıp iç çekerken erkekler heybetli bu adama kıskanç gözlerle baktılar. Bir kadının istediği herşeyi vardı . Parası , ünü , işi , karizmatik halide  söz konusuydu. Mehmet hepsine baş onayı verdikten sonra oteli dolaşmaya çıktı. Yanındaki otelin müdürlüğünü yapan  adam ona bazı bilgiler veriyordu. Turizm sektörüne de yatırım yapıyordu ama pek ilgisini çekmiyordu. Yine de dikkatli dinleyip kazancını  ne kadar artırabiliriz diye  uzun süre kafa yordu. Genç kadınlar ona gülüp bikinileriyle yürürken o sadece Canan' ı düşünüyordu. Gelmiş olması gerekiyordu , küçük pansiyona akşama doğru gidecek kızı şaşkınlıktan belkide bayıltacaktı.
 

    Canan akşam Muğla il  sınırına ulaşmıştı. Yine de daha aşması gereken engin dağlar vardı. Dağların izin verdiği sürece dağların arasından otobüs geçerken o memleketine bakıyordu. Yeşil ormanlarına, sert yollarına  yarım saat içinde evinde olacaktı. Özlediği yuvasında olacaktı.
Canan otogarda abisinin arabasını gördü. Hızla valiziyle onun yanına gitti.
"abi", diyerek sarıldı. Ona  hiç benzemeyen abisi kardeşini kucakladı.
"sonunda gelebildin ufaklık" , abisi ona ufaklık derdi. Arabaya binerken
"yol uzundu abi bacaklarım uyuştu" Turistlerin pazarlarda dolanmasına baka baka küçük pansiyonlarına ulaştılar. Beyaz minik ev ona gülümsedi. Annesi her zamanki gibi komşularıyla yemek hazırlığı yapıyordu.
"anne "diye boynuna sarılınca annesi gözyaşlarını tutamadı. İki yaşlı kadın Canan'ı görünce fenalaştılar. Bir annesine bir de ona annelik yapmış komşularına kolonya tutmaktan yorulmuştu. Canan üst kata çıkıp eşyalarını odasına yerleştirdi. Uzun uzun denizi seyredip neşelendi. Ankaranın sade bozkırlığı burada yoktu. Süslenmiş  mavilikler ve onu karşılayan beyaz boyalı evler,  yaşanılası yerdi burası... Eşyalarını boşaltırken annesi onu izliyordu. Yaşlı kadın kızına bakıp iç çekti. Özlemişti hem de oldukça çok ama okuması onu mutlu ediyordu.

BEKLENEN by sealaterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin