15.Bölüm - Hafıza Kaybı

238 32 13
                                    

Gözlerimi açamamama rağmen sesleri duyabiliyordum. Gözlerimi açmak mı? Buna hâlim olduğunu sanmıyordum. Narkozun altında kalan dudaklarım acıyordu. Kolumu hiç hissetmiyordum bile. Sesimi çıkaramayacak kadar yorgun hissediyordum. Birinin yanıma oturmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Elimi tutmasıyla birlikte şaşırırken konuşmaya başladı.

“Sen bunları hak etmiyorsun Anastasia.”

Anastasia diye hitap etmesi hoşuma giderken içeriye birinin girmesiyle dikkatini oraya verdiğini hissettim.

“Biraz konuşabilir miyiz?”

“Bir sorun mu var?”

“Hayır, sorun sayılmaz.”

Yanımda oturan Alex ayağa kalkınca ayak seslerini duymaya başladım. Gözlerimi zorlukla açarak etrafıma bakındım. Yatak, lavabo, giysi dolabı ve yatakla komodinden başka bir şey yoktu. Ağzımda duran narkozu kesmediğim elimle çıkartarak tek elimden destek alarak doğruldum.

Etrafta kimse yoktu, tekli odadaydım. Ayağımı yataktan sallandırarak çarşafı üzerimden attım. Koluma bakarak içimden söverek ayağa kalktım. Bir adım attım, sonra bir adım daha...

Kahretsin! Başım dönüyordu. Sanki yer ters dönmüş gibi hissettim. Tutunmak istedim fakat sağ elimin tarafı boş olduğundan sol elim de dikişliydi. Dengemi kaybederek düştüm.

Başımdaki acıyı hissedince sağ elimi başıma sürdüm. Kanıyordu, komodine çarpmış olmalıydım. Gözlerim tekrar acıyla kapandı.

Alex’den

Doktor Anastasia’yı yormamamı istemişti, dikkat edip ona destek olmalıydım. Tekrar odaya gidip kapıyı açtığımda karşımda olan şeyle şok yaşadım.

“Yardım Edin!” diye bağırdığımda biraz önce konuştuğum vampir doktor gelip içeri girdi.

“Kahretsin! Hemşire çağır, hemen.!” şoktan donup kalmış hareket edemezken kalbim hızlanmış, Anastasia’ya bir şey olmasından korkarcasına çarpıyordu.

Hemşire sesi duymuş olmalı ki koşup içeri girdi. Beraber Anastasia'yı kaldırıp yüzüstü yatırdılar.  Başındaki kanamaya müdahale ederlerken sanki hayat  bana bir oyun oynuyormuş gibi hissettim.

Olduğum yerden ne kadar hızlı gittiğimi fark etmeden koştum, koştum. Nefessiz kalmama rağmen koştum. Kalbimin bu kadar acımasına anlam veremezken dışarıdaki bir ağacın altına oturup olanları düşündüm.

YARIM SAAT SONRA.

Anastasia’nın yanında olmalıydım diye kendimi azarlarken doktor beni konuşmak için odasına almıştı.

“Bak, çok zor biliyorum ama..”

“Ne zor?”

“Anastasia geçici olarak hafızasını kaybetmiş. Bazı şeyleri hatırlayabilir. Ne zaman hafızasının yerine geleceği belli değil. Ona geçmişte yaşadıklarını hatırlatırsanız belki biraz olsun yardımcı olabilir.”

Hiçbir şey söyleyemedim. Bugünkü bilmem kaçıncı şokumu yaşarken hiçbir şey söyleyemedim.

“Ne?”

Sessizce ne olduğunu anlayamazken yerimden kalkıp Anastasia’nın yanına gidip oturdum. Gözlerimin içine bakıyordu. Sakin, hiçbir şey olmamış gibi oturuyordu.

“Merhaba ben Anastasia.”

Beni hatırlamıyor muydu? Boğazım düğümlenmiş, ne söyleyeceğimi bilmeden kırgın kırgın baktım ona. O kadar şeyi hatırlamaması ne saçmaydı öyle.

Odaya giren kişiye baktım. Aria gelmişti.

“Anastasia!” diye koşarak sarıldı. Anastasia geri çekilip kaşlarını çatarak söylendi.

“Sen kimsin?”

“Ne?"

Aria da benim kadar şaşkın ve üzgün surat ifadesiyle Anastasia’ya bakarken gözünden düşen damla Anastasia’nın elinde paramparça oldu.

Gözünden gelen diğer bir damla yaşı elinin tersiyle silip gülümsemeye çalıştı. Buruk bir gülümseme...

Elini ona uzatıp seslendi.

“Ben Aria.”

“Ben de Anastasia.”

Elini sıkıp bana baktı.

“Bak bu da arkadaşım Alex.”

Her şeye tekrardan başlıyorduk, her şey yine mi yaşanacaktı? Anastasia herkesin kalbini acıtacak mıydı? Haklıydı aslında. Herkes onun kalbini böylesine acıtmışken, şimdi de sıra ondaydı.

Aria dayanamayıp dışarı çıktığında peşinden gittim.

“Hey,” dedim mutlu olmaya çalışarak. “Güçlü olmalıyız Aria.”

Gözlerinden akan yaşlar durmuyordu.

“Söyle.” dedi gözlerime bakarak. “Sen güçlü müsün?”.

“Evet,” dedim gerçekçi olmaya çalışarak. “Güçlüyüm.”

“Hah, gözlerinden anlayabiliyorum   Alex. Güçlü olmak zor bir şeydir. Eğer durabilirsen karşısında hiçbir şey olmamış gibi, durursun. Ama bunu benden isteme.”

O arkasını dönüp giderken, söylediklerini sindirmeye çalışıyordum. Anastasia’nın sözleri bir türlü aklımdan gitmiyordu. “Merhaba ben Anastasia.”

Onca yaşadıklarımızı bir anda unutması zor geliyordu. Zoruma gidiyordu, resmen gözlerimin önünde kayboluyordu. O ellerimden gidiyordu ama hiçbir şey yapamıyordum. Gözlerimin içine bakıyordu ama hatırlamıyordu işte. Tüm olanlar onun suçu değildi.

Rüyamda gördüğüm Anastasia o muydu? Gerçi sadece hayaldi hepsi. Hepsi aptal düşüncelerdi. Ben Anastasia’yı hiç elde edemem ki. O beni sevemez ki...

Çaresizdim, her şey karşısında çaresizdim.

Kırmızı DokunuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin