22. Bölüm- Beklenmedik Kişi

120 6 6
                                    


Medya Eddy ^^

Gerçekten de öyleydi, burası neler olacağı belirsiz, başımıza neler geleceğinden habersiz, nasıl olaylarla karşılaşacağımız konusunda bilinçsiz görevimizi yerine getirmek için uğraş vereceğimiz yerin tam başlangıcıydı. Birden kocaman adımlar atan Eddy'e yetişmeye çalıştım, adımları büyük, hızlı ve sabırsızdı. Kendinden emin adımar atmasına rağmen, ben bu işte tecrübesizdim ve henüz ne yapacağımız konusunda bir bilgiye sahip değildim. ''Nereye gidiyoruz?'' diye sordum hızlı adımlarına yetişmeye çalışırken. Bedenim şuan gerçekten yorgundu ve her an yere düşecek kadar halsiz hissediyordum. ''Eve.'' diye kısaca cevap verdi, bu cevabı için gerçekten kendimi ona teşekkür edip etmemek arasında kararsız kalmıştım. Birden elimi karnıma götürdüm, bir hastalığım vardı ve kendimi fazla yorunca böbreğim ağrıyor, ağrısı 1-2 saat sonra anca geçiyordu.

''Sorun ne?'' dedi bana dönerek. ''Şurada yemek yiyeceğiz, gerçekten hasta olup başıma iş açmanı istemiyorum.'' Gözlerini kısarak bir süre daha bana baktıktan sonra yürüdü, kafeye doğru ilerledi ve kapıdaki görevliye bir şeyler söyledikten sonra önce bana baktı, sonra da içeriye geçti. Ben de gözlerimi devirerek içeri geçtim.Oturduğu sandalyeyi hafif bir gürültüyle çekerek oturdum, daha sonra çalışan gelerek elimize menüyü tutuşturdu. Öylece baktım sadece, sonra aklıma okul geldi...

Alex, Jack, Aria, Bella, hatta bayan Nora bile bizim gitmemizi izlemişlerdi. Fakat Jack'in neden içerideki camdan bizi izlediğini tam anlayamamıştım da, neyse. Burada ne olacağı gerçekten merak konusuyken, bir de hayatımız tehlikeye girerse işlerin daha ne kadar ciddi olabileceğini düşündüm. Ne kadar ileri gidebileceklerini, bize en fazla ne kadar zarar verebileceklerini.

"Hey!" Diye bağırdı tanıdık ses. "Sana diyorum." Diye üsteleyince, öylece menüye dalıp gittiğimi yeni fark etmiştim. Eddy bana sinirli bakışlarla bakıyordu. Biraz beni korkutacak bir ifade vardı fakat kendimi toparlayarak menüyü hızla kapattım ve boğazımı temizleyip, masaya bıraktım.

"Ben şey," dedim karışık bir kafayla. "Fark etmez yani-" gerçekten şuan fazlasıyla saçmalıyordum, ne olmuştu bir anda?

"Ona da benimkinden getir," diye emretti çalışana. Sonra bana dönüp gözlerini kısarak baktı. "Neyin var senin, kendine gel."

Elimi başıma götürdüm ve ağrısını fark ettiğim anda birden gözlerim karardı. Tam siyah değildi, her şey sanki biraz bulanıklaşmış, bir de gözlerimin önünden bir şeyler uçuşuyordu. Soğuk ve sert eller bileğimi kavradı ve gözlerime baktı. Sonra hemen yanıma gelerek bileğimden tuttu ve sürüklemeye başladı. Tuvalete girdik, oradaki birkaç kız ufak çığlıklar atarak geri çekiliyordu. Sanki bir şey yaptı diye geçirdim içimden.

"Kesin sesinizi," diye tersledi Eddy onları. "Çıkın buradan." Başıyla kapıyı işaret etti, kızlar korkarak dışarı çıktı, ardından Eddy kapıyı kapattı ve karşımda dikildi. Gözlerimi başta bir yöne çevirdim. Sonra "Bana bak." Diye emir verdi, emirlerden nefret ederdim. "Bana bak dedim." Diye söylendi tekrardan.

Ben ona bakmayınca çenemden tutup yüzüne çevirdi beni. Gözlerine, tam olarak içine bakarak ona meydan okudum. Benden istediği bu muydu? Yapıyordum işte, ona bakıyordum.

"Neyin var senin?" Diye sordu kafasını yan yatırarak. "Neden bana böyle davranıyorsun? Ne yaptım sana ben, söylesene sorunun ne?" Gerçekten benimle derdi neydi?

"Sorunum yok," dedim tersleyerek. "Hem, bu seni ilgilendiren bir şey d-" baş parmağını dudaklarıma bastırdı. "Bu cümleyi tamamlama. Senden ben sorumluyum, küçük kız."

Kırmızı DokunuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin