**
...Giriş...
***Telefonumun alarmını onuncu kez kapatmak için elimi yatağımın başındaki komidine attığımda gözlerim hâlâ kapalı idi. Yıllardır bizimle ilgilenen yardımcımız Gülfem teyze yine koridorun başından uyanmam için sesleniyordu. "Hadi evladım !Annen Elis'e söyle çabuk kalksın geç kalacağız " diyor.
Geç kalmam zerre kadar umrumda değil.Tamam belki biraz umrumda olabilir,ama bu ufacık bir yüzde. Düşüncelerimi bir kenara itip ayaklarımı yatağımdan sarkıttım. Tam bu sırada da ağzım yırtılacak derecede esnedim. Her sabah kendimi insana benzetmek için saatlerce uğraşırdım.
Saçlarım benim bile rengini çözemediğim bir renkti. Bazılarına göre Turuncu,bazılarına göre kırmızı.Onlar ile çok uğraşırdım, bence kuaför olsam daha çok işe yarardım da neyse.
Ayağa kalkarak odamdan dışarı çıktım. Odamın olduğu katta ki banyoya ilerlerken aynı zamanda da pijamamın belini düşmemesi için tutuyordum. Sürekli bu durumu yaşamaktan bıkmıştım. Kilo verdiğimi düşünmedim hiçbir zaman ama bu belimden düşen kıyafetleride sadece o şekilde açıklayabiliyordum.
Banyoya girdiğimde aynada kendime bakmadan ihtiyaçlarımı giderdim. Tekrar koridor da ilerler iken duyduğum ses ile hafifçe tebessüm ettim. Her şeye rağmen onu seviyordum. Kardeşim Savaş. Üniversiteye gidiyor. Bu güzel aile tablosunda tek eksik herkesin gözüne batmıştır tabi.. Baba denen kavram.. 25 yaşındayım Üniversiteyi bitirdim ve annemin şirketinde işe başlıyorum gün itibari ile. Kardeşim ise Üniversite 1'de . aramızda 4-5 yaş var. Babam bizi terkettiğinde çok küçükmüşüm o da daha yeni doğmuş bir bebekmiş ama hiçbir şey hatırlamıyorum.
Daldığım düşünce aleminden kendimi kurtardıktan sonra aralık kapıdan ona baktım hâlâ homurtulu homurtulu sesler çıkarıyordu. Gülümseyerek kendi odama geçtim. Savaş Korkmaz her zaman çocuk ruhlu idi. Asla bizi terkeden babamız ile ilgili sorular sormaz sanki bizim dünyaya gelmemiz için tek gerekli kişi annemiz Yıldız Korkmaz'mış gibi davranırdı.
Ama ben hep merak etmiştim. Onu hatırlamıyor olmaktan nefret ederdim. Acaba onun soyadı bize annemizin soyadından daha çok yakışırmıydı diye düşünürdüm. Ya da yüzünü düşünürdüm mesela yanaklarını sıkmalık bir yüzü var mı diye hayal ederdim.Bu yüzden çabuk dönsün isterdim.
büyüyünce farkettim ki onunla ilgili merak ettiğim herşeyi ben zaten yakınlarımdan bulabilirdim. Dedemin Soyadı ile büyüdüm.Dedemin yanaklarını sıkarak saçlarıyla oynayarak büyüdüm.Sonra dedim ki kendime aslında çabuk dönmesi için bir neden yokmuş .
Annem o konuda asla konuşmazdı.Bize bir tane fotoğrafını bile göstermemişti onun. Dedemin bize söylediğine göre genç yaşta Üniversitede tanışıp dedemden gizli evlenmişler Üniversite sonunda.Ama dedem asla annemi evlatlıktan reddetmemiş söylediği tek şey "o gittiğinde ben varım " olmuş.Dediğinide yapmış. Büyükannem'i ise ben ortakokul zamanlarımda iken kaybettik. Kalp krizi.. Korkmaz ailesi aslında çok zorlu yollardan geçti ama dimdik.Ya da ben öyle sanıyorum. Dedemin her gün biz onlarda iken "siz rahatınıza bakın ben 2-3 saate döneceğim " değişleri için hep yine çok önemli işleri var sanırdım. Ama sonra anladım onun tek işi karısı idi. Karısını görmeye giderdi..
"Hep kıskanmışımdır Büyükannem'i ileride benim eşimin mezarıma,takım elbise,kravat ve bir adet kırmızı gül ile geleceğini sanmadığımdandır sanırım.Eski aşklar böyleymiş demek ki biri gittiğinde bile hâlâ ona saygı duymak. Aşkını bitirmemek." Diye geçirdim içimden sanırım büyüdüğümü hissetmiştim bu sabah o yüzden bu kadar düşünce karmaşasına bodozlama girişmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Var Mısın İddiaya ?(Bitti)
ChickLitSenden sonra çok değiştim ben Alas,O kadar değiştim ki beni tanıyamazsın görsen, Beni seven herkesi kırıyorum, dinlemiyorum onları, umursamıyorum söylediklerini, bomboş yaşıyorum... Ne söylediğimin farkındayım..Ne insanların.. Ne sevdiklerimin..Niye...