"Hayat bazen bizi alıp kuyunun bir dibine atıyor.Sonra birden bulutların üzerine çıkarıyor.İşte bu yüzden mucizelere inanmak lazım.En kötü günde bile."Burada bittim,tam burada. Çıkış yok. Karanlığa hapsoldum." Dediğiniz anda bile,bir mucizenin gelip kapınızı çalacağına inanın . Bunu size mucizeyi gerçekten yaşamış biri olarak söylüyorum.Bu benim hikayem.Bu benim mucizevi hikayem ... " demek isterdim size.
Ama hatırlarsınız ki biz hastalıklı ruhlardık. Biz tanrının varlığını bilen ve... ve sadece bilendik. İnanmanın ,yukarıda bir yerlerde olduğunu bilmenin yettiğini sanan zavallılardık. Zaman zaman hayatın önümüze sunduğu şeylerle tanrıya lanet bile okuma derecesine gelenlerdik.
Biz düşmüş inananlardık.
Düşmüş bir melek nasıl artık güçsüzse biz başından beri güçsüzdük. Güç'süzüldük.
Yerin yedi kat altında, cehennemin en harlanmış ateş kazanındayız ve bulutların üzeri diye bir şey yok artık.
Şeytana da kızamıyorum. Baş kaldırdığı tanrının ona verdiği görevi yapıyor...
O da düşmüş bir melek.
İsyan bizim doğamızda var. Onunda vardı. Ve cezalandırıldı. Zamanında tanrıyı çok sevdi.Onun için tanrının da en sevdiği meleklerinden biri olduğu söylenirdi zamanında... tanrı en sevdiği meleğini cehenneme sürgün etti. İnsanları cezalandırmak,bedel ödetmek için. Şeytan yüzyıllardır avaz avaz vaveylalarını attı yerin yeti kat altından. "Ben sizin kötülük yapmanıza neden olmuyorum." Dedi."Anlayın şunu. Ben sizin yaptığınız kötülüklerin bedelini ödetiyorum zavallı insan ırkı."
Sonra döndü diğer tarafa yaratıcısının onu duyduğunu bildiğinden avaz avaz kinini kustu ona . "Kim kazanacak bu oyunda ?" Dedi. "Kim kazanacak ?"
"Emirlerine uyuyorlar yine yeterli olmuyor... Seni memnun etmek için ne yapmak gerek ? İtaat etmeyince düşüyorsun.Uysanda kaybediyorsun.Günahkar olsan da fark etmiyor.Aziz olsan da ! Madem kimse kazanamayacak ne anlamı var ?Ne anlamı var!" Diyor.
Ve bir melek fısıldıyor usulca diğer meleklere. "إبْلٍيسْ" diyor. "إبْلٍيسْ yine isyan koşuşturmasında."
Beynimin içinde şeytan ,ve melek kendi savaşını verirken ben insanlığa geri dönüyorum. Dönmek zorunda kalıyorum. Dönmek zorunda bırakılıyorum.
İkisinin de sesini kesiyorum. Çünkü kuyunun dibinden çıkmam gerek. Çünkü kendi cenazeme gitmem gerek. Çünkü çünküsü çok işte. Ama ondan önce yapmam gereken bir şey vardı.Bir elimde cüzdanını diğerinde şu sıralar ruhumun derinliklerinde olduğu uçurumun kenarında olduğumuz sırada, ikimize de birnevi hatıra olarak aldığımız kumaş parçalarından onun bileğinden çıkardığımı tutarken 20 küsür yıllık evimden daha fazla evim gibi hissettiğim apartman dairesine kafamı kaldırıp irislerimi diktim.
Benim ölmem gerekiyordu.
Evet,belki şeytanla iyi anlaştığını söyleyen,kendine ateşten tanrı vasfını uygun gören adamım günahkardı ama mesela o bu evin balkonunda ve salonunda bana bir konuşma yapmıştı ki onu hiç öyle görmemiştim. O benim günahkar olmamam için kelimelerini sarfetmişti. Ama yine de benim ölmem gerekiyordu. Bu eylemi yaşamayı isteyen,kendime yaşatmak isteyen bendim zamanında."Sizi burada bekleyeceğim."
Caddedeki insan yığının ve arabaların peydah ettiği seslere eklenen yeni bir sesle kafamı sesin geldiği yöne doğru döndürmeden "istemiyorum." Dedim. "Patroniçenin yanına geri dön. Ben ...." dediğimde daha sindiremediğim şeyi içimden dile getirmekten daha zor olduğunu fark ettim sesli bir şekilde... Ve en acısı bu ya dile getiremedim. Bunun yerine "Alas'ın yanına gideceğim." Diyebildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Var Mısın İddiaya ?(Bitti)
ChickLitSenden sonra çok değiştim ben Alas,O kadar değiştim ki beni tanıyamazsın görsen, Beni seven herkesi kırıyorum, dinlemiyorum onları, umursamıyorum söylediklerini, bomboş yaşıyorum... Ne söylediğimin farkındayım..Ne insanların.. Ne sevdiklerimin..Niye...