39.Bölüm:Bu Aşkı Onun Sonu İçin Kullanacak:

230 25 2
                                    


Biz zavallı insanoğlu...
Ölümü bekleyen mi ?
Yoksa hiç yaşayamamış olan mı ?
Çok seven mi ?
Yoksa hiç sevilmeyen mi ?
Özleyen mi ?
Giden mi ?
Kalan mı ?
Sahi biz kimiz ?

Defterimi kapatıp çantama koyduktan sonra yağmurluğumu da giyip çantamı sırtıma geçirdim.

Nereye mi gidiyorum ?

Şeytanın inine...

Ama ondan önce evden nasıl çıkacağım muamma. Dün hastaneden çıkmıştım. Ve Gülfem teyze bana sürekli küçük bir kız çocuğu gibi davranıyordu. Oysa ben sadece birinin bana küçük bir kız çocuğu gibi davranmasını istiyordum. Onunla bir oyunun içinde olduğum bana oyundan babam olduğunu söyleyen Ateştenin... ve evet şeytanın ininin ne olduğunu bulmuştum. Yani bir bakıma bulmak üzereyim diyebilirim... Hastaneden çıktıktan sonra aklıma ilk gelen klasik bir şekilde bir bar olmasıyken internette kapsamlı bir araştırmadan sonra bu şehirde şeytanın ini adında tam 4 tane mekan bulmuştum. Hiçbiri de bar değildi. Bu beni şaşırtmıştı. Genelde böyle tuhaf isimlerin barlara verildiğine dair bir önyargım vardı . Bulduğum mekanlardan biri bir motor kulübü. Biri yaş aralıkları 16-18 arası olan veletlere ders veren bir dövüş kulübü. Biri 5-6 yıl öncesinde yangın çıktığı için harabeye dönen bir gotik kafe ve biri de bir dövmeciydi.

Hangisinden başlayalım dostlarım ?

Dövmeciyi en son bırakalım...

Velet dövüş derslerinden bir şey çıkacağını sanmıyorum o yaş aralıklarındaki insanlarla uğraşacak biri değildi sanki ...

Motor kulübü ve gotik kafenin yangından kalan kalıntıları ilk durak yerlerimiz olabilirdi.

Sinan denen manyağın dediği gibi bana söylediği yalanı bulamamıştım. Ama bu onu da bulamayacağım anlamına gelmiyordu.Aslına bakarsak bana sadece yalan söyleyen o tuhaf doktor değildi. Gülfem teyzeye beni kimin banyodan çıkardığını sorduğumda bana " çok korkmuştum o an hatırlamıyorum" demişti. Bence bir şeyler saklıyordu.Kısa botlarımı elime alıp odamın kapısını açtığımda koridora göz gezdirdikten sonra kendimi odamdan dışarı attım. Şu an arkadaşlarından birinin partisine gitmek için evden kaçan ergenler gibi hissetmemde bu sinir bozucu durumu daha da berbat bir hale getiriyordu.

Saat akşamın 7'siydi.

Gülfem teyze her zaman ki uğrak yeri mutfağında olmalıydı. Küçük erkek kardeşim büyükbabamlaydı. Rahatsızlandığı o meşhur olay yüzünden onu yalnız bırakmıyordu. Annemin şu izbandut adamı bahçede olmalıydı.Bugün işe giderken ona ateşimin çıktığı gün evde olmamasının kötü bir şeye yol açabilme ihtimalinden bahsetmiş tanrıya şükür ki o kadar kötü bir şey olmadı ama yine de evden ayrılmayacaksın bir süre demişti. Annemin beni düşünmesi gözlerimi yaşatsa da (!) bu kafamın içindeki en belirgin sorulardan birini tekrar gün yüzüne çıkartıyordu.

Evde beni taşıyabilecek kadar güçlü biri yoksa o gece,beni banyodan çıkaran kimdi ?

Yaşlı Gülfem teyzemin olmadığından yüzde bir milyon emindim.

Merdivenleri indiğimde Gülfem teyzenin mutfakta şarkı mırıldanışı kulaklarımda peydah olurken cebimi son kez kontrol ettim.Eskiden arada bir içine para tıkıştırdığım kafası yırtık oyuncak ayımdan biraz para almıştım. Şu yolculuklarımda lazım olacak diye. Evet cüzdanım ve telefonuma hatırlarsanız ki elveda diyeli baya bir zaman olmuştu.

Dış kapıya varıp yavaşça kapı koluna elimi attığımda tiz bir ses çıksada bunu Gülfem teyzenin duymamasını umdum. Şu an yemek hazırlamakla ,ilaçlarımla ve mırıldandığı şarkıyla meşguldür umarım...

Var Mısın İddiaya ?(Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin