"Aşırı yorgunum. Yorgunluktan ölüyorum. Bu iş beni daha ilk haftadan perişan etti." diye yazdı Ebru, önünde duran siyah ciltli ajandasının 35. sayfasına. "O, mal patronum beni kölesi falan sanıyor sanırım." (Aklına geldikçe sinirden elleri titriyordu.) "Hele bugün yaptığı o iğrenç hareket ...". (Kalemini ileri geri sallayarak, bir süre düşündü.) "Böyle devam ederse polis gideceğim."
Cümlesini bitirdiğinde, birden yerinden kalkarak mutfağa doğru harekete geçti. İşten gelir gelmez, üzerindekileri çıkarıp hemen duşa girmişti. Çıktığında, banyo kapısının hemen dışında; kedisinin onu bekliyor olduğu gördü. Sahibini gördüğünde şebeklik yaparak ayaklarına sürünse de; aslında onun, "Yemeğimi vermeyi unutma, pis orospu!" demek istediğini biliyordu. Üstünü giyinmeden ona hemen bir şeyler hazırlayıp önüne koymuştu. Kedinin çıkardığı tatminkar sesler, bu sonuçtan hoşnut olduğunu belgeler nitelikteydi. Odasına girdiğinde kapısını kilitlemeyi ihmal etmemişti. Evde o ve kedisinden başka kimse olmamasına rağmen. Kafasındaki havluyu çok sıkı sardığı için, çözmekte bir süre zorlanmıştı. Bornozunu çıkartarak yere attı. Aynaya doğru yaklaşıp, kendisini bir süre izlemeye koyuldu. Islak saçları yuvarlak omuzlarını dökülüyor; gözleri ise, gece lambasının loş ışığı altında bir çift kehribar gibi parlıyordu.
Buzdolabını açıp, kendisine bir sürahi soğuk su çıkarmıştı. İki bardak bana mısın demediği için, bir bardak daha suyu midesine indiriverdi. Duştan önce su içmediği için vücudunun fena halde hararet yapmış olduğunu düşündü. Susuzluğunu giderdikten sonra, güzel bir ekmek arası yaparak kendisine geleceğini umut ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İs
Mystery / ThrillerSizinle iletişim kurmayı başaran herkes, arkadaşınız olabilir mi? Ya bu bir insan değil de, antika bir mum ise?