• { 1 } •

382 45 124
                                    

“Biliyor musun, bazen dışarı çıkma şansım olsaydı bile senden başka biriyle arkadaş olamazmışım gibi hissediyorum.”

“Bana bunu düşünmene sebep olan bir şey söyle.”

Keyifsizce omuz silktim. “Sıkıcı biriyim.”

Minho sırıttı ve alaycı bir tonda konuştu. “Kendini hafife alıyorsun, Hyunjin. Güzel bir kişiliğin var, ayrıca zevklisin de. Arada takıntılı gibi davrandığın oluyor ama pek de umrumda değil. Beni bile kıskandıracak kadar güzel bir yüze ve fiziğe sahipsin. Annen ve babanın seni yaparken dolgun dudak geni paylaştırma konusunda hiç cimri davranmadığı gayet belli.”

Onca iltifatına karşın ailemi anması nedeniyle yine o ruhsuzluk hissi içime oturmuştu. Annem ve babam yaklaşık 9 yıl önce bir saldırıya uğramıştı. Nedenini hiçbirimiz bilmiyorduk, ancak onların ruhlarını parçalayanların Su Perileri olduklarını biliyorduk.

İsimleri kulağa ne kadar saf ve iyi kalpli geliyor olsa da hayatımda tanıdığım en nefretlik canlılar onlardı. Gerçi bir ruhları olmadığı için onlara canlı diyesim bile gelmiyordu.

Bizi, yani Elfleri, Su Perilerinden ayıran en büyük özellik bizim parıltılı ruhlara sahip oluşumuzdu. Her Elf'in bir ruhu vardı. Fiziksel görünüşümüz oldukça sıradandı, kendi aramızda güzel veya yakışıklı diyebileceğimiz yüzlerimiz ve bazılarımızın çekici vücutları vardı. Dış görünüşü bir başkasıyla kıyaslandığında o kadar da güzel denilemeyecek Elfler vardı ancak hepimizin ruhu parıltılıydı. Henüz hiçbir Elf'in ruhunu görmemiştim ama bana anlatılanlar gayet gerçekçiydi. Örneğin, ölen bir Elf'in ruhu vücudundan ayrılır, ruhu oldukça güzeldir. Ruhunu yakalayan bir başka Elf onu bedenine tekrardan kavuşturabilir. Elflerin ruhlarını Elflerden başka hiç kimse tekrardan kullanamaz, ayrıca bir ruha sahip diğer canlılar için kesinlikle bir yaşamı daha olacak diye bir kural yoktur. Bu sadece Elflere özgüdür. Eğer bir Elf'sen ve ruhun başka bir Elf tarafından yakalanmışsa senin için bir son yoktur.

Öte yandan Su Perileri için bunlar geçerli değildi. Su Perilerinin ruhları yoktu. Onlar öldüklerinde yaşamak için ikinci bir şansları olmuyordu. Ruhları olmadığı için de ruhlarında olması gereken parıltılar onların fiziksel bedenine işlemişti. Karakterleri gerçekten kötüydü ama etkileyici bir görünüme sahip olmayan hiçbir Su Perisi bulamazdınız. Belki o kadar güzel görünmeyen Elflere rastlayabilirdiniz ancak herhangi bir Su Perisi tarafından büyülenmemeniz olanaksızdı. Ayrıca ellerinden kurtulmanız da.

Bir Su Perisi'yle karşılaşıp da hayatta kalabilenler sadece benim sarayımda çalışan birkaç kişiydi. Annemi ve babamı öldürmeye geldiklerinde onlara karşı koymaya çalışan muhafızlarım ve bakıcım bana hayatta kalabildikleri için şanslı olduklarını söylerlerdi. Su Perileri ormanın en kuytu köşelerinde yaşarlardı ve yolunuzu kaybettiyseniz bu sizin için son demekti. İşin en kötü tarafı onlar ruhunuzun ormandan kurtulup tekrar Elf köyüne dönmesine izin vermezlerdi. Aynı anneme ve babama yaptıkları gibi ruhunuzu paramparça eder, aramızda tutulan gizli çetelede kendi taraflarına bir çizgi daha eklemiş olurlardı. Su Perileri evrende gelmiş geçmiş en tehlikeli ve acımasız yaratıklardı.

İçimde onlardan birini taşıma düşüncesi korkunçtu. Su Perileri kötülüğün beden bulmuş haliydi. Bunu mecaz anlamda söylemiyordum. Onlar şeytanın soyundan gelirlerdi ve ruhlarını ilk var olduklarında ona teslim etmişlerdi. Mükemmel derecede göz kamaştıran kişiler için melek gibi ifadesi kullanılırdı, değil mi? Ama meleklerin soyundan gelen Elflerdi ve biz Su Perilerine olabildiğinde zıttık.

Su Perilerinin aileme saldırdıkları gün bana kendilerinden bir parça verdiklerini ve bu sayede bir melez olduğumu sadece sarayda yaşayanlar ve bir de Minho biliyordu. Ben bir Elf olmaya karar vermiştim, kesinlikle bir Su Perisi gibi hissetmiyordum. Onların yaptıkları... Kötüydü işte. Ben kendimi asla kötü biri olarak hayal edemiyordum. Zaten içimden ahlaka veya artık benim sayılabilecek yasalara aykırı davranışlar sergilemek gelmiyordu. Çevremdeki birkaç kişiyi mutlu etmeye çabalardım. Çiçekleri sular, atlarımı besler, derslerime çalışır ve bana gelen mektupları gözden geçirirdim. Kılıç eğitmenimin benimle yaşıt oğlu Minho sık sık beni ziyarete gelirdi ve birlikte zaman geçirirdik.

Wolf In Sheep's Clothing ;; HyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin