tw
yaralanma, kanŞapkamı başıma geçirdim ve aynadaki görüntümü kontrol ettim. Tanınmayacağıma emindim. Kendimi bu kadar gizlememe gerek bile yoktu. Beni gören hiç kimseye rastlamayacaktım.
Önceki gece Seungmin'le günü planlamıştık. Bize izlememiz için kusursuz ve ayrıntılı bir yol şarttı. Korktuğumuz tek şey Fei'ydi çünkü terziden benim tören kıyafetlerimi teslim alacaktı. Ona denk gelmemiz muhtemelen ikimizin de sonu olurdu.
Saray bahçesinden kurtulduktan sonra sırt çantamı önüme çevirdim ve olabildiğince sessiz adımlarla yürümeye başladım. Kaçmak için en ideal saati de hesaplamıştık. Hatta kaçışımı o kadar iyi hazırlamıştık ki Seungmin milimetresine kadar konuştuğumuz yerde, şelaleye giden yolun çatallaştığı köşedeki ağacın arkasında beni bekliyordu.
Onu gördüğüm gibi adımlarımı hızlandırdım ve yanına vardığımda heyecandan kesilen nefesimi düzenlemek için ağaca yaslandım. Gülerek beni izliyordu.
“Daha önce hiç bu kadar gerilmemiştim.”
Başını salladı. “Tahmin edebiliyorum ama alış buna. Daha fazla odana tıkılmak istemeyeceksin.”
Kendimi ağaçtan ayırdım. Seungmin'le yürümeye başladık. “Kendini daha iyi hissediyor musun?” diye sordu Seungmin.
“Hm hm. Ateşim yok, sadece biraz öksürüyorum ama azıcık.”
“Sana evrenin en güzel dondurmasından tattıracağım.”
Gülerek ona baktım. “Öyle mi?”
Onaylarcasına bir mırıltı çıkardı ve konuşmaya devam etti. “Meyve parçacıklısı favorim. Nasıl biliyor musun, normal sütlü dondurma ama içinde portakal, çilek ve vişne parçacıkları var. Bir de yeşil bir şey var ama onun ne olduğunu bilmiyorum. Yine de tadı harika. Umarım boğazın çok kötü olmaz.”
Gülüşümü tutmaya çalışırken “Umarım olmaz,” diye mırıldandım. Seungmin kaşlarını çatarak bana baktıktan sonra gözlerini büyüttü ve koluma vurdu. “İğrençleşme! Yanlış anlaşılacak hiçbir şey demedim.”
“Ben de öyle.” diyerek kendimi savundum ama bu numarayı yutmadığı belliydi.
Bana oldukça uzun gelen bir sürenin sonunda Elflerin yaşadığı köye ulaşmıştık. Düşündüğüm ilk şey, hatırladığımdan daha güzel göründüğü olmuştu. Evler müthiş bir uyum içinde özenle konumlandırılmıştı ve hepsi rengarenk çiçeklerle süslenmişti. Her evin yanında küçük birer su çeşmesi ve bazılarının önünde meyve ağaçları vardı. Ayrıca büyük çoğunluğun kapısının önünde masaya veya çardağa sahip olduğunu söyleyebilirdim.
Ancak biraz tenha görünüyordu.
“Buraya en son babamla gelmiştim.” diye mırıldandım. “Neredeyse 10 yıl olacak.”
“Hiç ziyaret etmedin mi buraları?” diye sordu Seungmin ilgiyle. Onaylamayan bir ses çıkardım.
“Fei ilk başta saraydan çıkmamda bir sakınca görmüyordu ama ben zaten o zamanlar küçüktüm. Tek başıma köye inemezdim. Sarayda sözü geçebilecek konumda olan babamın arkadaşlarıysa saldırının tekrarlayabileceğini, bu yüzden benim sarayda kalmamın daha güvenli olduğunu söyleyerek Fei'yi ikna ettiler ve sonuçta Fei buna izin vermemeye başladı.”
Seungmin koluma sarıldı ve beni de peşinde yürümeye zorladı. “Bugünün tadını çıkaracaksın. Köyün bu kısımlarında sadece birkaç ev var. Asıl güzel yerler daha içte. Zaten fazla büyük değil, hemen sana bir tur attırabilirim. Açık hava sineması öteki uçta. Orası rüzgarsız ama kimseyi sıcaktan da boğmayacak bir yer. Sanırım Elfler bu yüzden sinemayı oraya kurmuş. Oraya gidene dek her yeri gezebiliriz, hem zaman geçmiş olur.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolf In Sheep's Clothing ;; Hyunmin
FanficHyunjin'in iki seçeneği vardı; ya kendisinin ve halkının yok olmasına neden olacaktı, ya da Seungmin'in ölümünü seyredecekti. tw // intihara eğilim, kendine zarar verme °•-•° | 2021 Mayıs [askıya alındı.]